V

1.8K 152 30
                                    

-

Taehyung'un dilinden.

Sabahın parlak ışıkları yüzüme doğru vururken istemsizce uyanmıştım. Gözlerim hâlâ kapalıyken yanağımı altımdaki sert göğüse sürttüm.

Bilincim bir anda açıldığında bu hissin yabancı olduğunu anladım. Kafamı kaldırıp doğrulduğumda derin bir nefes aldım. Yanlış olduğunu söylesem de beni dinlemeyip yanımda uyuyan bedene baktım.

Sert çene hattı ve yüzünün kusursuzluğu kurdumu da, beni de çok fazla etkiliyordu. Nasıl bu kadar mükemmel olabilir bir insan? Onu hiç bu kadar yakından incelediğimi hatırlamıyordum. Fırsat varken bunu değerlendirmek istedim.

Sağ yanağında gözüme çarpan küçük yara izine baktım. Neden olduğunu merak ettim o an. Derin bir iz değildi ancak dikkatli bakıldığında belli oluyordu.

Baş parmağımı narince üzerinde gezdirdim. Kimisine göre bir kusur gibi görünebilirdi ancak ben onun bu yara izine bile âşık olabilirdim.

Yüzüne doğru eğileyerek yarayı öptüm. Bir anda belime dolanan kollar ve yerlerimizin değişmesiyle neye uğradığımı şaşırdım.

Yanağıma ve yüzümün bir çok yerine saniyesinde konan öpücüklerle dilim tutulmuştu resmen. Az önce uyuduğunu sandığım için onu gizli gizli öpmem ve şimdi onun beni durmadan öpmesi utanmamı sağlamıştı.

"Günaydın omega'm."

"Günaydın."

Şirince gülümseyerek yüzüne baktım. O da aynı şekilde bana karşılık verdiğinde gözleri dudaklarıma kaymıştı. Nereye baktığını anladığımda ben de dudaklarına doğru yaklaştım.

Aniden yaranan yüksek tansiyonlu ortamı bozan şey çalan kapı olmuştu.

Hızla onu göğsümden ittirip üzerimden attım. Sinirle ettiği küfürleri duymamazlıktan gelirken açılan kapıyla Jimin girmişti odaya.

Ona bir kez daha yakalanmış olmamız beni utandırırken, Jeongguk sanki hiç oralı değildi. Yataktan kalkmadan yanağıma ıslak bir öpücük bırakıp terketmişti odayı.

Elimi yanağıma koyup öpücüğün etkisinden çıkmaya çalışırken çoktan yatağa yanaşmış Jimin, sinsi bir ifadeyle yüzüme bakıyordu. Ona dünki durumu anlatmamıştım hâlâ.

Yatağın kenarına oturduğunda meraklı gözlerle bana baktı.

"Ee, anlat bakalım. O pozisyon neydi öyle?"

"Yah! Ne pozisyonu Jimin, yanlış gördün sen."

"Aynen, adamın siki deliğine direnmemişti zaten."

Onun bu utanmazca konuşması beni iyice kıpkırmızı ederken bu konuşmadan sıyrılmaya çalıştım. Hızla ayağa kalkıp banyoya irerledim.

"Duş alacağım, benim için kıyafet seçersin."

"Lan Kim Taehyung! Kaçma, anlatacaksın her şeyi."

-

"İyi yolculuklar dilerim, gelecek hafta görüşeceğiz zaten."

"Elbette, biz de düğün hazırlıklarını yapacağız. Umarım her şey sorunsuz yetişir."

"Gönlünüzü rahat tutun kraliçem, çocuklarımız için en iyisini yapacağınıza şüphemiz yok."

Annem ve Kraliçe Jeon arasında dönen konuşmadan sıkılmış ve gözlerim Deltam'ı aramıştı.

Bakışlarım Kral Jeon'un arkasında yer alan bedenin kehribar gözleriyle kesiştiğinde büyükçe gülümsedim. Onu 1 hafta göremeyecektim. Kurdum ve ben şimdiden özlemeye başlamıştık bile. Ancak sorun değildi. 1 hafta sonra tüm benliğimle hayatımın sonuna kadar onun eşi olacaktım.

Kral ve Kraliçe gösterişli at arabasına binerken, Jeongguk da diğer arabaya binecekti. Hüzün ve şimdiden baş kaldıran özlemimle onun da arabaya binmesini bekledik. Kral ve Kraliçe'nin arabası çoktan saraydan çıkarken, Delta hâlâ ayakta duruyordu. Bir sorun olduğunu düşünürken Delta'nın babamın kulağına eğilip bir şeyler söylediğini gördüm. Daha sonra babam gülümseyerek başını sallamış ve yanımıza gelmişti.

"Delta seninle konuşmak istiyormuş Taehyung, biz saraya geçiyoruz."

Ağzım açık bir şekilde babamı dinlerken utançtan kıpkırmızı olmuştum yine. Ne kadar da doyumsuzdu bu adam!

Kimi kandırıyorum? Gitmeden önce ona sıkıca sarılmak için deliriyordum.

Vakit kaybetmeden elbisemin eteğini avcumun içine toplayıp Deltam'ın yanına doğru irerledim. Kral ve Kraliçe çoktan saraya girmişken rahat bir nefes aldım. Yüzündeki sinsi gülüşle bana bakarken kalbim tekledi. Bu adam beni öldürmek istiyordu.

Belime sarılan kollarla ellerimi boynuma doladım. Belimden bastırarak kendine çektiğinde kısıkça mırıldandım.

Yumuşak saçlarına parmaklarımı doladığımda sarhoş ifadesine baktım. Dudaklarım deli gibi dudaklarını öpmek isterken, o da bunu farketmiş ve öne atılarak dudaklarıma saldırmıştı. Alt dudağımı ağzının içine alıp emerken istemsizce inlemiştim ağzına doğru.

Kurdum Delta'sına kur yaparken, benim de ondan bir farkım yoktu.

Belimi kıvırarak daha çok çekiştirdim saçlarını. Bu haraketime kıkırdarken dudaklarından ayrılıp gülüşüne odaklandım.

Ben, daha 1 gün önce tanıştığım adamın gülüşüne âşık olmuştum.

-

Yorum istiyorum.

Delta's Aphrodite.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin