VI

1.4K 146 31
                                    

-


Taehyung'un dilinden.

1 hafta su gibi gelip geçmişti. Düğün için yapılan hazırlıklar epey dağıtmıştı kafamı. Delta'yı özlemek için çok fazla vaktim olmamıştı.

Şimdi ise gösterişli at arabasının içinde Jeon krallığına doğru yol almıştık. Bizim krallıkta beni uğurlamak için yapılan tören beni epey yormuştu ancak gözümü kırpmadan yolu izliyordum. Bir an önce oraya varmak ve eşimin güzel kokusunu içime çekmek istiyordum.

İçime oturan yoğun özlemle gözlerim dolmuştu. Burukça gülümsemiş ve kötü düşünceleri aklımdan çıkarmaya çalışmıştım. Bugün benim düğün günümdü, kesinlikle mutsuz olmamalıydım.

Bunları düşünürken gözlerimi ağrıtan uykusuzluğa direnmek zordu artık. Kafamı arkaya yaslarken gözlerimi kapattım usulca.

-

Kolumu dürten şey beni uykumdan tatsızca uyandırmıştı. Yüzümü buruşturarak gözlerimi inatla açmamaya çalıştım ancak aniden kolumun çimdiklenmesiyle acıyla inleyerek uyandım.

Jimin at arabasının kapısında dikilmiş ve sinirli sandığı ama onu tatlı gösteren surat ifadesiyle bana bakıyordu.

"Sabahtan beri seni uyandırmaya çalışıyorum! Vardık, kalk hadi."

"Pis Jimin, insan uyuyan birisini böylesine uyandırır mı? Hem de en mutlu gününde!"

"Kral ve Kraliçe sizi karşılamak için gelmiş, Delta da öyle."

"Ne! Jimin, saçıma bak. Nasılım? Güzel miyim? Bozulmuş mu saçım? Çok mu çirkin görünüyorum? Uyandıktan sonra ekmeğe benziyorum resmen. Of, keşke uyumasaydım."

Elimle yüzümü kapatıp dolmaya yüz tutmuş gözlerimi sakladım. Yanımda ayna bile yoktu. Ya Delta beni beğenmezse?

Tam o an ellerimi yüzümden çeken elle neye uğradığımı şaşırmıştım. Karşımda şuan görmeyi en son bekleyeceğim kişi dururken dolu gözlerimden akan yaşları durduramamıştım.

Şaşkınlıkla yüzüme bakan Delta, yanlış bir şey yaptığını sanarken kendini uzaklaştırdı benden.

"Sorun ne, omega'm?"

"Bakma lütfen, ben çok çirkin görünüyorumdur şu-"

Lafımı bölen bir çift dudağı dudaklarımın üzerinde hissettiğimde kısıkça inledim. Ağlamanın verdiği duygusallık ve 1 haftanın özlemi üzerimdeyken en ufak temasına bile inleyecek durumdaydım.

Sıcak dudakları yoğun bir zevkle dudaklarımı emerken kollarımı boynuna doladım. O da öne atılarak beni belimden kavradı ve kucağına çekti. Her ne kadar at arabasından beni kucağında indirdiği için sonradan günlerce utanacak olsam da, şuan bunu düşünecek durumda değildim.

Ensesindeki yumuşak saçları okşarken acemice asıldım dudaklarına. Alt dudağımı ağzının içine alıp çekiştirirken ona ayak uydurmaktan başka bir şey yapamıyordum.

Kucağında benimle birlikte saraya doğru irerlerken olduğumuz durum bir anda beynime nüfus etmiş ve hızla kucağından inmeye çalışmıştım. Sadece çalışmıştım çünkü kalçalarımı sıkıca kavrayan kemikli elleri buna izin vermiyordu.

Delta's Aphrodite.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin