Çalan alarmımın sesiyle uyandım. Sabah ezanı daha yeni okunuyordu. Bende hemen yataktan doğrulup banyoya ilerledim.
Bir güzel abdestimi aldım. Abdest almak beni çok rahatlatıyordu. Sanki her abdest alışımda defalarca temizleniyor gibi hissediyordum. Ama mesela duş alırken bunu hissedemiyordum.
Namazımı kıldım. Her namaz sonunda yaptığım gibi bir de şükür namazı kıldım. Tesbih çekip duamı da ettikten sonra giyinmek için dolabıma ilerledim.
Bu sefer bi değişiklik olarak kahverengi uzun tunuğimi giydim. Altına da siyah geniş bir pantolon giydim. Ve siyah şalımla da kombinimi tamamlamış oldum.
Okul bizim eve uzak olduğu için erkenden çıkmamız gerekiyordu. Daha buradan durağa yürüyecek duraktan otobüse binecek ve otobüsten indikten sonra bi 5-10 dakika okula yürüyecektik.
Neyse zaten yürümeyi severdim.Gerçi sevmesen de yürüyecektim ama neyse...
Çantama telefonumu da atarak odamdan çıktım. Annem de mutfakta kahvaltı hazırlamaya başlamıştı bile. Onu yine korkutmak isterdim ama bundan vazgeçtim, çünkü korkmasını istemiyordum. Zaten babamın baskısından yeterince korkuyordu. Bide ben eğlence için onu korkutmayayım dimi.
"Sabah şerifleriniz hayırlı olsun annecim"dedim kapıdan içeri girerek. Dolaptan kahvaltılık malzemeleri çıkartarak bana gülümsedi ve "sanada kızım"dedi.
"Gelsene sana kahvaltı hazırladım. Otur da bir şeyler ye. Aç aç gitme okula."dedi.
Ama benim canım bir şey yemek istemiyordu.
"Anne canım bir şey istemiyor sana afiyet olsun"
"Olmaz kızım bir şeyler atıştır. Bak sonra derslerine adapte olamıyorsun"
"Anne eğer bir şeyler yersen kusarım haberin olsun"dedim annem kusma lafını duyunca yüzünü buruşturdu.
Allah'ım böyle çok tatlı oluyordu.
Tatlı kadın.Sabahları iştahım olmadığı için bir şeyler yiyemiyordum.
Annemin yanaklarından öptükten sonra kapıya doğru ilerledim. Ayakkabılarımın bağcıklarını bağlarken yukarıdan kader hoplaya zıplaya yanıma yaklaştı.
Hani bunun sırtı kırılmıştı.
Benden daha dinç gözüküyor şu an.
"Günaydın yıldızım" kader yıldızları çok sevdiğimi bildiği için bana hep 'yıldızım' derdi. Yıldızım demesini severdim. "Günaydın bebeğim"dedim gülümseyerek
Beraber konuşa konuşa binadan çıktık. Biraz ilerledikten sonra bi yukarıdaki sokaktan da selin'i alıp, yürümeye devam ettik.
Yirmi dakikalık yürüyüşte kader yine komik olmayan ama kendisinin katıla katıla güldüğü espiriler yapmaya başladı. Selin yine kaderle laf dalaşına girdi ve bende onları ayırmakla uğraştım. Böyle böyle durağa gelmiştik.
Orobüse bindik bize yer kalmamıştı. Mecburen ayakta kalmak zorunda kaldım. Neyse ki ilk durakta inecektik. İlk durakta otobüs durdu ve biz otobüsten indik. Okula doğru yine yürümeye başladık.
Burada ben,selin ve kader'den ayrılmak zorunda kaldım. Çünkü ben sayısal onlarda eşit ağırlıktaydılar. Ben kendi sınıfıma geçtim. Sırama oturdum sınıf sessizdi. Birkaç kişiden başka kimse sınıfta yoktu. Bende bunu fırsat bilerek test çözmeye odaklandım.
Evet herkesin sınıfında olan o inek öğrenci bendim. Bundan şikayetçi değildim. İleride kendi mesliğimi elime alıp annemi babamın elinden kurtarmak istediğim için çok çalışırdım. Zaten son senemdi. Bunu iyi değerlendirmem gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖDEV ARKADAŞIM | 👉TEXTİNG 👈
General FictionGece: aaaa hep sorumu soruyon sen Gece: hem neden sana yazdığımı merak etmiyor musun? Buz dağı: ediyorum da... Gece: da? Buz dağı: önce kim olduğunu söyle Gece: insan nasıl ödev arkadaşını unutabilir Buz dağı: ödev arkadaşı?