🌊🦋Bölüm 9: Kocho Evi 🦋🌊

91 4 10
                                    

...3 ay sonra...
Giyuu'dan

27 Şubat... Çocukluğumun öldüğü gün...
Okazaki'de ailemin mezarlığının başındaydım... Her yıl olduğu gibi ziyaretimi yapıyordum. Diğerleri beni tek bırakmamış, benimle birlikte Okazaki'ye gelmişti. Aylar önce hayatıma girseler bile dostum diyebiliyordum onlara, birine vurulmuştum hatta. Sanemi sırtımı sıvazladı sonra yanıma oturdu. "Aptal," ona döndüm. "Ne?"
"Aptal, bir acısı olan sen mi varsın ha?" Boş boş baktım. "Özet geçeyim, babam 10 yaşımda bıçaklanarak öldü, annemi... Ben öldürmek zorunda kaldım. 5 kardeşimi annem öldürdü, Genya'yı korumak için annemi öldürdüm." Kanım dondu o an. O kalpteki ağırlığı çok iyi biliyordum. Her yükün sana binmesini biliyorum.

Kyojiro'nun coşkusu sönen sesi kulaklarımı doldurdu. "Annem ben çok küçükken hastalıktan hayatını kaybetti, babam bizi terk etti." Çaresizlik...

Obanai'nin gölgesi üzerime düştü. "Aileme ne oldu bilmiyorum o iğrenç deneylerin yapıldığı yetimhanede bende büyüdüm." Bildiğin her şeyin bir yalan olması...

Shino arkamdan bana sarıldı. "Annemle babamı hiç görmedim." Boşluk... Bilmediğin şeylere özlem...

"Tengen diğer yanıma oturdu. "Miras kavgası. Benden bir yaş küçük kardeşim diğer kardeşlerimi ve babamı öldürdü. Bende onu mecburen öldürmek zorunda kaldım." İstenmeyen... Zorunluluk...

Mitsuri'nin heyecanlı sesi yerine keder vardı. "Ben... Ailem ve kardeşlerim hep yanımdaydı ama... Ben hep dışlandım." Zorbalık... Aidiyetsizlik... Öznefret...

Dolan gözlerimi sakladım. Niye hiçbirini bana daha önce anlatmadılarda şimdi? Sanırım sıra bendeydi. Net olarak onlara anlatmamıştım. "Babam en yakın arkadaşını ağırlıyordu. O yemekte babam zehirlendi. Masaya kan kusarak düşen başı... Hiç unutamadım. Annem ve ablamla kaçtık. Çok zaman geçmeden bizi buldu. Annem biz kaçalım diye ölmeyi göze aldı. Ablam... Ona teca..." Cümlemi tamamlayamadan kelimeler boğazıma dizildi. "Gözümün önünde ablama tecavüz ederek öldürdü. Ve sadece bir kaç bin yen daha fazla kazanmak için yaptı bunu. Bizim şirketi batırdı, başardı." Bir an önce bitsin diye hızlı konuştum. Shino kollarını daha çok sıktı.

Yazar notu: seriden biraz sapsam ne olur ki değil mi?😚

Yanaklarım ıslandı. Başımı Sanemi'ye yasladım. Hep beraber sarıldık. Gözyaşlarımı sildim. Ne kadar onları özlesem de güçlü olmalıydım. Eskisi gibi değilim. Ayağa kalktım. Ailemin mezarına son kez baktım. Mezarlıktan çıktık. "Bir söz verelim." Dedim. Mitsuri. "Ne sözü?" Dedi. "Daima yanyana olacağız." Aynı anda gülümsediler. Onlar bana yardım etti. Aslında pek bir şey olmamıştı. Sadece benden vazgeçmemişlerdi işte. "Söz." Dediler. "Söz." Dedim. Kimseyi kaybetmek istemiyorum artık... Bu söze ihtiyacım vardı. Çünkü bir kişiyi daha kaybetmeyi kaldıramazdım.

Kar yağışı durduğu için otobüse binebilirdik. Kaldığımız otele geçtik. "Son sınavlarda bittiğine göre eğlence planlarımızı yapabiliriz." Dedi Shino. 1 aylık kaytarma 3 ay inek gibi çalışmamıza mâl olmuştu. Buluştuğumuzda tek yaptığımız ders çalışmaktı.

Nezuko, Makomo'dan destek aldığından daha iyiydi. Hatta travmasını epey yenmişti. Bir şeyler düzeldiği için o kadar mutluydum ki. Ailemin acısı dinmesede azalmıştı. Kamado kardeşler iyileşmişti. Dostlarım vardı. Sevdiğim vardı... Hiç bir zaman mutluluğun bana gelmeyeceğini düşünürdüm. Evet salağım ben.

Ama hayat iniş çıkışlarla doludur. Bir düşürür bir kaldırır, bir alır bir verir, bir ağlatır bir güldürür. Hiçbir zaman hep gülmezsin, hep ağlamazsın.

Bu akşam Tokyo'ya geri döndük.

***

"Abla kaç aydır Giyuu'dayım bir izin ver eve gireyim." Gülme Giyuu, sakın patlama. Kanae-san Shino'yu resmen kendi evlerine almıyordu ve bende kalması konusunda fazla ısrarcıydı. Bir çöpçatan da Kanae'miz var. "Yani hazır beraber yanlız kalabilecekken niye bu kadar ısrarcısın Shinobu ne olmuş yani?" Kanao'nun yaşı küçük olmasa Tanjiro'yla çöp çatanlık yapacaktı. Sanemi'nin ortadan kaybolmalarını sanki biz bilmiyoruz ya neyse. Tartışmaları garip bir hal almaya başladı. Araya mı girsem? "Ben bir süre sizde kalsam Kanae-san? Nasıl olur?" Shino bana hayalet görmüş gibi baktı. "Ayy Giyuu tabiki de olur istediğin kadar kalabilirsin." Az önce benim eve gitmemiz için Shino'nun valizini almazken ne ara içeri taşıdı hiç bir fikrim yok.
Hafif delilik görüyorum. Bende valizimi alıp içeri geçtim. Müstakil evdi. İlk kat beyaz krem mobilyalarla ferah şekilde döşenmişti. "Açsanız bir şeyler hazırlayayım." Shino'daki psikopatlığa göre oldukça sakin kibar biriydi. "Ben açım abla, Sen Giyuu?" Ben niye birden çekinmeye başladım? Ben ve çekinmek? Boğazımı temizledim. "Olur." Dedim.

Shino'yla valizleri yukarı çıkardık. Shino'nun odası krem duvarları beyaz, çiçekli mobilyaları ile tam ona göre gibiydi. "Ben nerede kalacağım?" Shino bana yastığını fırlattı. Gülerek havada yakaladım. "Tabiki beraber! Misafir odasında kalmayı düşünmüyorsun heralde?" Yastığı aynı şekil fırlattım. Tam yüzüne gelip yatağa düşmesine sebep oldu. kollarımı iki yanına sabitledim. "Ablam var, gece belki." Hmmm. Aklımı okumada üstüne yok. "Ney gece?" Dedim. Sırf sinir etmek için. Gözlerini kıstı. Masum gibi sırıttım. Ağzını açtığı an dudaklarına yapıştım. Özlemiştim onu öpmeyi. Okazaki'de kederden pek konuşamamıştım zaten özlemiştim öpmeyi -Sadece iki gün Okazaki' de kaldık- Öhöm! Uzun süredir özlediğim dudaklarında dilimi gezdirdim. Omuzlarımdan ittirdi. "Tamam yeter aklıma kötü şeyler geliyor." Sırıttım. "Ne yani şimdi her zaman öpemeyecek miyim ben seni? Fesat Shino." Oyunuma ayak uydurdu. "Evet öyle, beni her istediğin zaman öpemezsin." Yoo öperim. Ensesinden tutup kendime çektim kısa bir öpücük bırakıp geri çekildim. "Aşağı inelim şimdi Kanae-san şüphelenir." Kaşlarını çatmış bakıyordu. "Ne oldu." Parmağını önümde salladı. "Bu sondu bundan sonra istediğin zaman öpemezsin." Güldü. "Ne niye üzüldün birden ha?" Bilerek dudağımı büzdüm. İkimizde dayanamayıp kahkahayı bastık. Aşağı indik.

Kanae-san sukuyaki ve onigiri yapmıştı. Sofrayı hazırlamaya yardım ettim. Kanao'yu çağırıp masaya geçtik. Yemekte bir ton soru sorup bizi epey darlayınca Sanemi'nin adını andığım an sindi. Nazik ve kibar mı demiştim? Evet öyle yanında psikopatlıkla beraber. Kocho'larda genetik var niye mi? O soru öyle birden sorulur mu?! "Hiç birlikte oldunuz mu?" Ben direk öksürünce foyamız ortaya çıkmıştı.
Çook diyesim var. Kapı çaldı. Kanao yerinden zıpladı. "Ben bakarım." Shino, Kanae-sana baka baka sırıtıyordu. 'Shino ne halt yedin?' Bakışları atınca daha çok sırıttı. Kanao Sanemi'yle içeri girince anladım. Ben boşuna psikopat demiyorum ki.
Kanae-san kıpkırmızı olmuştu bile. "Giyuu?" "Sanemi?" Shino kahkaha attı. Hemen elleriyle yüzünü kapattı. "Pardon böldüm neyse neyse siz devam edin." Psikopat Shino.
Kanae-san eli ayağı dolaşmış şekilde kalktı. "Sanemi şey... Gel otur sanada tabak hazırlayayım." Sanemi kaşlarını çattı. Rol yapıyor ve Sanemi anlamadı. İntikam! "Eee hazır Shino'yu benim eve postalamışken siz ne yaptınız?" Bombayı attım hadi bakalım ölmesem iyidir. Sanemi bordoya dönerken Shino ve ben gülmekten yarılıyorduk. "He? Ney? Eee ne dedin?" Kanae-san gülümsüyor ve daha bir şey dememem için bakışlar atıyordu. Ben akıllanır mıyım? "Giyuu. Seni. Öldürürüm." Evet, biliyorum. "Cevabımı alamadım." Dedim. Ve bu bardağı taşıran son noktaydı. Bana doğru koştuğu an masadan fırladım. "Ya bir şey demedim az SAKİN!" Sandalyedeki minderi kafama fırlattı. oturma odasına kaçtım. "Siz espri yapıp dalga geçerken sorun yok ben yapınca suçlu oluyorum!" Yastıkları ardı ardına fırlattı. "Eee cevap vermedin hala." Manyaksın Giyuu, canın dayak istiyor. "Kes ulan!" Üst kata kaçmaya yeltenirken bileğimden yakalayıp koltuğa çekti. Boşluğuna pek acıtmayan beni bırakmasını sağlayacak kadar tekme attım. "Uzak dur benden şiddet bağımlısı!" Bizi gülerek izleyen Shino ve Kanae-sanın arkasına geçtim. Kanae-san o sıra Sanemi'yi sakinleştirmeye çalışıyordu. Shino'nun arkasına iyice sokuldum. "Gece alacağım bunu acısını haberin olsun." Bedeninin kaskatı kesildiğini hissettim. Başı ağır ağır bana döndü. "Sakın." Sırıttım. Geçmiş olsun Shino.

________________________________
Öyle boş kalmasın diye biraz eğlenelim.
💮

🌊🦋GİYUUSHİNO FİCTİON🦋🌊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin