Sabah uyandığımda neredeyse her yerim ağrıyordu. Sıcak yataktan çıktıktan sonra çıplak ayaklarım zemin ile buluşunca irkildim, banyoya geçip yüzümü yıkadım ve salona doğru ilerledim. Nisa çoktan kahvaltıyı hazırlamış telefonu ile ilgileniyordu, Gülten ise hala uykunun etkisinde bacaklarını kendine çekmiş boş boş duvara bakıyordu.
Herzaman ki yerime geçtim. Gültenide yanımıza çağırdıktan sonra kahvaltımızı etmeye başladık. Üstümüzü giydikten sonra arabanın gelmesini bekledik.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Gecenin kombini)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Nisanın kombini)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Gültenin kombini)
***
Aradan geçen 15 dk sonucunda araba gelip bizi almıştı. İş yerine geldiğimizde Alaz' ın kapısını tıklattım içeriden gel komutunu duymayınca bende içeri girdim. Ama Alaz içeride değildi. Masasına doğru yaklaşınca bir mektup gördüm.Normalde izinsiz dokunmazdım ama üstünde "geceye" yazıyordu. Mektubu zarftan çıkarıp okumaya başladım.
Sevgili patronun bugün çok hasta işe gelemeyecek malesef, ama sakın canını sıkma çünkü sende buraya geliceksin.Bu tatlı patronuna bakıcak kimse yok. Bir sıcak çorba bile yok.Hemen hayır deme sakın.(gelmek zorundasın kovarım)