Yalnız ve yetersiz hissetmekten kendimi alı koyamıyorum.
Bu zamana kadar beni ilk plana koyan hiçbir insan olmadı, annem bile. Farklı şehirlerdeyiz ama haftada bir arayıp formalite bir konuşma yapar. Babamla ise daha nadiren konuşuruz.
Okulda edindiğim arkadaşlıkların hepsi çıkar ilişkisinden ibaretti. Yakışıklı ve çalışkan olduğum için benimle konuşanlarla doluydu etraf. Chan hyung'u da o zamanlarda tanımıştım.
Acil çıkışta arkaşlarımla ettiğim bir kavga yüzünden ağlıyordum ve bir anda içeri girdi. Ağızında yakılmamış bir sigara vardı, sigara içmek için gelmişti buraya. Beni ağlarken gördüğünde yanıma oturdu ve bir süre konuşmadı. Sessiz geçen dakikalar ardından sigarayı yakıp bir kez içine çekti ve bana uzattı. Kullanmadığımı söyledim. "Dumanı üflediğinde dertlerinin de uçtuğunu göreceksin." Dedi bana. İlk o zaman yüzünü inceledim. Çok yakışıklı gelmişti. Ona inandım ve hak vermek istedim. İlk sigaramı orada içtim. Hiçbir derdimi uzaklaştırmadı. Yine de ona güvendim. Beni sevdiği için yanımda olduğunu biliyordum. İşte bu yüzden ona borçlu hissediyorum. Onu mutlu etmek için her şeyi yapmak istiyorum.
Sarhoş olduğum gün. Bardaydık. Öpüşen bir çifte baktığımı fark etmişti ve bana sırıtarak yaklaştı. Uzaklaşmak istemedim, çakırkeyiftim. Dudaklarıma baktı bir süre ve kahkaha attı. "Bahse varım öpüşmeyi bilr bilmiyorsundur Seungmin."
"Ne?" Diyebildim. İşte o zaman anladım ne istediğini. Eğer bana o gözle bakıyorsa hazırdım. Onun için bunu yapabilirdim. Ayrıca onu seviyorum?
Ne yazık ki Chan hyung haklıydı. Daha önce bir defa öpüştüm, liseden bir kızla. İkimizde küçüktük ve nasıl olduğunu bilmiyorduk bile. Tek yaptığımız dudaklarımızı değdirmekti. Onun istediği kadar deneyimli değildim, onu tatmin etmeyecektim.
Çalan telefonum düşüncelerimi dağıtıp yok etti. Zaten elimde olan telefonu kaldırıp arayan kişiye baktım. Hiç şaşırmamıştım. Bu adam ilgiye aşıktı.
"Buyrun efendim?" Telefonu kulağıma götürdüm ve cevapladım.
"Nerdesin Seungmin?" Kalınlaşmış sesinin ardından burnunu çekmesini işitmiştim.
İki gündür hastaydı ve bu gün antrenmana gitmemeye karar vermişti. (Zorlamam sayesinde) Ama bu gün tam üçüncü kez arıyordu.
"Okuldan çıktım şimdi. Bir sorun mu var?"
"Hemen evime gel."
"Neden?" Dedim gözlerimi devirerek. Cidden ilgiye aşıksın.
"Çok hastayım ve kılımı bile kıpırdatamıyorum. Üstelik kahvaltı bile edemedim. Bana bakacak birilerine ihtiyacım var.."
"Ve o kişi benim çünkü?"
"Çünkü olabilecek başka biri yok?"
"Menajerinize sormaya ne dersiniz?"
"O çok meşgul. Ayrıca sen bir şeyler yaparken ilzemek eğlenceli. Minho çok sıkıcı.."
"Sizi eğlendirmem için mi çağırıyorsunuz beni?"
Buraya doğru gelen taksiyi görüp hemen elimi sallamıştım ve yavaşlayarak durmuştu.