Günlerden cuma. Bu gün anneannemlere köye gidecektik. Uyandım, servise yazdım, tam yüzümü yıkarken bir şey farkettim. Doğum lekem bu sefer daha da kızarmıştı. Neyse artık, krem sürüp geçiştirdim. Gidip çantamı toplamam lazımdı. Sadece en önemli (!) şeyleri alıyordum. Fön, şampuanlarım, öz bakım setim ve birkaç parça kıyafet işte.
***
Anneannemlere geldik. 2 saatlik uzun bir yolculuktu. Yine de, en azından kuzenimi görecektim. Kuzenim; Uzun boylu, ela gözlü, kumral bir kız. Aşşırı güzel. Erkek olsaydı evlenirdim bile o kadar yani.
***
Baya baya eğlendikten sonra gitme vakti gelmişti. Yarın geri dönecektik. Doğum lekeme son baktığımda eski haline geri döndüğünü farkettim. "Sonunda iyileşti" diye düşündüm.
***Uğur'un yüzünden anlatım:Akşam olduğuna göre uyuma vakti gelmişti. Saate baktım. Oha! Saat 01.37! Ben burada kaç saat ders çalışıyordum? Hmm... ders çalışmaya saat 5te başladığıma göree- lan! 8 saat ders çalışıyormuşum! Guinnes rekorları kitabına girmeliydim! (Çok fazla ünlem oldu sanki...)
Yatağa girerken içimde bir rahatsızlık hissettim. Sanki bir şey olacakmış gibiydi. Gözlerimi kapattım... ve karşımda bir siluet belirdi! İlk önce karabasan sandım. İlk değildi, bunun yüzünden sakindim ama sonra haraket edebildiğimi hissettim. "Hassiktir!" Normalde çok küfür kullanan insan değilimdir ama orada neredeyse altıma sıçmıştım! "Onu bul!" Diye emretti siluet üstüme üstüme gelirken. "Kimi?" Diye sordum geriye çekilirken. "Seçilmişi!" Dedi siluet. Ya her bok beni buluyor, anladım da, bu bok da beni bulmak zorunda mıydı yani? Birden karşımda bir siluet daha belirdi. Daha iyi gözüküyordu. Bir kadın! Bir kızdı bu! İçimden bildiğim bütün küfürleri saymıştım. "Onu bul!" Diye emretti yine. Abi sen daha beni nereden tanıyorsun? Kan ter içinde uyandım. Kızın siluetini unutmamak için hemen bir kağıda çizdim. orta boylu, uzun saçlı, esmer bir kızdı. Yüzünü %100 unuttum ama hatırladığım tek şey; boynunda garip bir leke vardı. Şey gibi... Şey... Hah! Doğum lekesi. Doğum lekesine benziyordu! Bütün tanıdıklarımı gözden geçirdim. Böyle bir doğum lekesi olan birini hatırlamıyorum. Ama birinin boynunu görmemiştim. İklim. Bu garip kız hep boynunu saçlarıyla kapatıyordu. "Sırrın ne İklim?" Diye sordum içimden.
***
İklimin yüzünden anlatım:
Off, sonunda yatağımızla buluştuk derken bizi yine okula kaldırdılar. Bence okul kaldırılmalı. Okula giden her öğrencinin fikri bu olduğundan çok takılmadım. 30 dakika giden serviste arkadaki bağırışlara aldırış etmeden k-drama izledim. En sevdiğim k-drama. ghost doctordu aşırı güzel ve çok az aşk var. öyle yapış yapışlı k-dramalardan nefret ederim. Birisinin de söylediği gibi; Öp beni yala beni şap beni şup beni hsbhdabjhd.
***
Okula geldiğimde direkt olarak denizin yanına gittim. Giderken Uğur'u gördüm. Kara kara bir şeyler düşünüyordu. Beni gördüğü anda yanıma koştu. "İklim, boynuna bakabilir miyim?" Abi pedofili misin? "Ne için?" Diye sordum aniden gelen sinirle "Bir şey merak ettim de" Hah, çok masum. "Hayır. İzin vermiyorum!" Baya kızmıştım. Benim boynuma bakmak kim sen kim? Benim boynuma exim bile bakmamıştır be! "Tamam tamam sakin ol." Tam aklıma ex gelmişken söyleyeyimdedim "Birde, benim yanıma çok yaklaşmasan iyi olur. Kıvanç yeniden görürse bu sefer daha pis benzetir" Kıvanç, varolduğun ve beni kıskandığın için sağol. Diye düşündüm. Umarım bu sözlerimi aklının ucuna not etmişti. Etmese de onu dövecekler zaten. Neyse bende Deniz'in yanına gittim. "Ooo kız. Ne bu haller edalar cool girl gibi geziniyorsun ortada?" Heh. Her zamanki Deniz işte. "Ha bu arada Mert seni arıyordu her yerde" "Kim? O küçük kendini bir şey sanan zorbacık(!) mı? Ne lazımmış?" "Sana özel bir şeyler söyleyecekmiş." Onun gibi bir bokun benimle ne özeli olabilir ki? "Hah! O da burada. Söyle bakayım ne istiyorsun kankamdan Mert?" "Özel olarak söyleyebilir miyim İklim?" Sanki benden korkuyormuş gibi konuşuyordu. "Hayır canım! Ben onun en yakın arkadaşı olarak burada duracağım!" Dedi Deniz sinirli sinirli. "Sen ne olduğunu söylemeden ben hiçbir yere gitmem!" Mert Deniz'in hiçbir yere gitmeyeceğini anladı. Nefes alıp verdi. (Lan oğlum ben bile merak ettim uzatmasana! "Yazar") "İklim, ben... ben senden hoşlanıyorum" "Oğlum sen deli misin?" diyerek girişti hemen Deniz. "sen daha kaç yaşındasın kankamdan hoşlanacaksın? on beş mi? on altı mı? hadi git, vaktimizi çalma bizim." Her ne kadar haklı olsa da o an Deniz'e çok kızdım. Çocuğun en büyük hayali çökmüş gibi gözüküyordu. Yazık, diye düşündüm. İyi ki ben de böyle bir şekilde aşık olarak moralimi bozmuyordum. Benim kitap karakterlerim vardı. Ve evet, kitap kurduyum!. Neyse bende hep konuyu uzaklaştırıyorum. Mert umutla bana baktı. "Mert, beni anlaman lazım. Sana da gidip sekizlerden bir kız gelse dese ki, 'ben seninle çıkmak istiyorum' muhtemelen hayır diyeceksin. aramızda 3 yaş var. Ne yazık ki evet diyemem, ve bana çıkma teklif eden hatta sadece benimle konuşan erkekleri Kıvancın ne güzel benzettiğinden haberin yok bence". Kıvanç bana yapışan erkeklere karşı çok güzel bahane oluyordu sağolsun. Mert, bana bakarken neredeyse ağlıyordu. O giderken arkamda bir nefes hissettim. Başımı çevirdiğimde arkamda Uğur'u gördüm. Boynuma bakmaya çalışıyordu. "Bak Uğur. Sapık mısın, pedofili misin nesin bilmem ama hemen buradan git yoksa Kıvançtan önce ben benzetirim seni!" Delirmiştim. Bu nasıl ahlaksızlıktır ya. "İklim. Benimle kantine gelir misin? Sana acil bir şey söylemeliyim. Garip bir şeyler oluyor" "Bunu söylediğinden sonra bir daha bana yaklaşmayacaksan olur".
Kantine geldik. Bir masa seçtik ve oturduk. "Ne demek istiyordun?" "Bak İklim. Dün gece ben bir rüya gördüm. Rüyamda karşımda bir siluet vardı ve-" sözünü yarıda kestim "Ne! O sana da mı geliyor?" "Ben o kime geliyor bilmiyorum ama bana seçilmişi bulmamı, bulmazsam kötü şeyler olabileceğini söyledi. Sonra da seçilmişi gösterdi. Yüzünü hatırlamıyorum ama onun boynunda bir doğum lekesi olduğunu farkettim. Tanıdığım herkesi hatırladım ama hiçbirinde böyle bir doğum lekesi yoktu" Aklımda olması gerekenden biraz(!) fazla soru vardı. Neden ben? Neden o? Neden biz? ve daha niceleri... "Bunu ikimiz de gördüysek o zaman aramızda bir bağlantı olmalı" Bir anda boynumda keskin bir acı hissettim. Sanki orada bir şey yanıyormuş gibi. Uğur bunu farketti "İyi misin? Kötü hissediyorsan revire gidelim" "Yok sağol. ben hemen lavaboya gidip geliyorum" Kantinden koşarak çıktım. Aman Allahım bu nasıl bir acıydı böyle. Ama acı kantinden çıkarken azalmaya başlamıştı. Oh rahatladım diyip geri dönerken yine yanmaya başladı. Kantinden uzaklaşırken ağrımayı bırakıp, kantine yaklaşırken yanmaya devam ediyordu boynum. Bunun kantinle nasıl bir alakası vardı? Oraya buraya gittiğimi gören Uğur hemen yanıma koştu. o bana yaklaşırken boynum daha fazla yanmaya başlamıştı. Uğurla bir bağlantımız olduğunu anlamıştım. Bu sefer kesin. Aklımda bir ses duydum
İyi misin?
Bu da neyin nesi böyle?
Bilmiyorum ama sanırım telepati
sen kimsin ki?
Uğur.
Amk bu çocukla aramızda kesinlikle bir bağlantı var. Baksana benimle telepati yoluyla konuşuyor.
Her şeyi duyuyorum ayıp oluyor yalnız.
Bak Uğur. Büyük ihtimalle seninle bundan sonra böyle konuşacağız. Ne zaman sana yaklaşsam boynum yanıyor. Şimdi lavaboya gidip boynumu kontrol edeceğim. Sen ise düşüncelerimi okumayacak aklımdan çıkacaksın
Çıktım bile bayy
Hemen lavaboya koştum. Aynaya baktığımda neredeyse bayılacaktım. Doğum lekem kıpkırmızı olmuş, üstünde azar azar ateş yanıyordu. Göz kapaklarım da ağırlaşmıştı. Kendimi çok tutamadan bilincimi kaybettim.
Nasıl? bu seferki bölümü biraz uzun yazayım dedim. Umarım beğendiniz canlarrr. yeni bölümü ne zaman yayımlarım bilmiyorum. Biraz yoğunum çünkü lgs öğrencisiyim. Yeni bölüm haftaya gelir büyük ihtimalle. Hadi görüşürüzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seçilmiş kişi /1 aylık ara verilecek/
FantasyBaş kahramanımızın bir gün okula gidince başına çok garip bir olay gelir, ve o bunun hayatına takla attıracağından bihaberdir. Ben, Ayşe. Ve bu yazdığım (yada yazmaya çalıştığım) ilk kitap olacak (inş)