.
.
.
"Jungkook"Diye seslendi koca adam
Her yerde küçüğünü arıyordu.
"yanıma gel küçüğüm"
Diye söyleniyordu sahilde
Kafasında ki sesler onu zorluyordu lakin adam vaz gecmiyordu.
"Hadi küçüğüm evimize gidelim okşayayım saçlarını"
"Jungkook asabımı bozma bu saka komik değil "
Diye diye saatlerini harcadı.
En sonunda aklına onu gördüğü ilk yer geldi.
Gece 00.00 koşarak ilerleyen adımlar ici ses dolu kafa ve kendini kaybetmis bir adam.
Adımlarını durdurdugunda taşa bağlı bir kağıt gördü.
Eline aldığı kağıdı açtığında belirli noktaları goz yaşları sayesinde kurumuş ıslaklikta olan yazıları okumaya başladı.
Kahveleri küçüğünün benlerini aradı.
icinde fırtınalar esiyordu.
Kafasına vura vura küçüğünün adını haykırıyordu.
Yalvarıyordu tanrıya.
Onu bu kâbustan uyandırması icin
Küçüğünün şakası olmasını istiyordu her şeyin.
Onu kendi elleri ile maviye itmişti.
Göğsüne kadar ıslaklık.
Tenine değen su çözümdü belkide.
Kendini parçalayarak düşünüyordu adam.
Gözleri mavide.
Elleri saçlarında kendine zarar veriyordu diz çökmüş mavi.
Küçüğünü istiyordu.
Onun göz bebeklerinde kaybolmayı istiyordu.
Küçüğünü doyasıya yaşamak istiyordu.
Küçük mutluluklara dokundun mu?
Mavinin arkasındalar.
.
.
.
.
.