Bölüm 3.

2.6K 76 6
                                    

Anasını satayım tuzak...

Evet, bu bir tuzaktı.

İç sesimi duymuşlar gibi bahçenin ışıkları bir anda açıldı. Karanlıkta saklanan korumalar artık ortaya çıkmış, dört bir yanımı sarmışlardı.

Başımı arkaya atıp gözlerimi kapadım. Tuzağa düşmüştüm...

Kaçış pilanım yerle bir olmuştu.

Ve bu altı yıl önceki hatamdan daha çok canımı yakıyordu.

Bu sefer karşısında rezil olduğum kişi babam değil, belki de en büyük düşmanımız olan Kanlı Ay cemiyetiydi.

Yoksa örgütü mü demeliyim?

Ama anlayamıyorum niye bu kadar zahmete girdiler ki? Kaçmaya çalıştığımı anladıkları anda beni yakalamak varken niye buraya kadar gelmemi, korumalarını bayıltmamı, yaralamamı izlediler? Zevk mi alıyorlardı?

Kendimi gladiatörler gibi hissediyorum.

"Yakalayın."dedi tam karşımda duran esmer adam. Adı Koray Atik'ti galiba.

Korumaların ikisi kolumu tuttuklarında zorluk çıkarmadım. Zaten yakalanmıştım.

Koray denen adam önde, bizse onun arkasından içeri girdik. Merdivenleri çıkıp koridoru döndüğünde bir kapının önünde durdu. Beni kontrol etmek ister gibi arkasını dönüp kahverengi gözlerini üzerimde gezdirdi. Rahat durduğumdan emin olduktan sonra kapıyı tıklattı.

"Gir." İçeriden gelen komut üzerine Koray kapıyı açıp içeri girdi. Biz de onun arkasından.

Burası büyük salondu. Modern bir havası olacağını düşünmüştüm ama oda resmen XIX yüzyıl vibe ı veriyordu. Sağ tarafta büyük bir şömine vardı. Elektron şömineydi ama taştandı. Sol duvardaysa kocaman kahverengi bir dünya haritası vardı. Haritanın üzerinde bazı kısımlar işaretlenmiş, küçük notlar yapıştırılmıştı. Karşı duvarsa baştan başa tahta kitaplıktı. Kitaplığın önünde kırmızı üçlü bir koltuk vardı. Geniş koltuğun sağ ve sol tarafında ikişer koltuklar daha vardı. Bu beş koltuğun ortasındaysa tahta bir sehpa.

Odaya aşık olmuştum ama belli etmeyecektim.

Korumalar omuzlarımdan tutarak beni diz çökmeye zorladıklarında burada yanlız olmadığımızı hatırladım. Az önce bahsettiğim koltuklarda 7 kişi oturmuştu. Kendilerinin 7'ler grubu olduklarını anlamak zor değildi.

Geniş koltukta 3 kişi yan yana oturmuştu ve bakışları benim üzerimdeydi. Sol taraftaki tekli koltuklarda iki kişi oturmuştu. Biri kitaptan bişeyler okuyor, diğeri de ne okuduğna bakmaya çalışıyordu. Sağ tarafta oturanların biri büyük bir ciddiyetle gazete okuyordu. Diğeriyse telefonda birşeyle uğraşıyordu. Galiba gönderilen sesli mesajı dinlemek için telefonu kulağına götürdü ama kulağında kablosuz kulaklığın olduğunu hatırlamış olacak ki telefonu tekrar indirdi.

Katiller olarak bahsettiğimiz o Kanlı Ay üyeleri bunlar mıydı?

Fazlasıyla masum gözüküyorlar.

Karşımdaki üçlü koltukta oturan kişi diğerlerinin dikkatini çekmek için yavaşça öksürdü. Telefonla uğraşan adam dışında hepsi önce başta oturan kişiye sonra bana baktılar.

Garibim, kulaklık yüzünden birşey duyamıyor.

"Tuna."dedi az önceki kişi ama duymadığını görünce Tuna denen adamın yanındaki kişiye bir bakış attı. Adam emri anlamış olacak ki gazetesini kenara bırakıp yanındaki kişinin kulağındaki kulaklığı çıkardı.

"N'oluyor amk."dedi adam kaşlarını çatarak etrafına bakarken. Ardından beni farkettiğinde diğer kulağındaki kulaklığı da çıkarıp sehpanın üzerine koydu.

"Asel Avcı."dedi tepemde dikilen Koray namlı koruma. "23 yaşında. İzmirli. Albay Aykut Avcı'nın tek kızı."

"Albay mı?"dedi bay kitapkurdu kaşlarını çatarak Koray'a bakarken. "Albayın kızının burda ne işi var Koray? Satın almadan önce kontrol et demedik mi?"

"Aras'a kontrol etmesini söylemiştim, efendim."

"Ee?"

"Bilmiyorum, efendim. Bir yanlışlık olmuş anlaşılan."

"Sikeyim böyle işi."dedi karşımdaki koltukta oturan kişi ayağa kalkarken. Ellerini ceplerine yerleştirmiş şömineye doğru yürüyordu. "Evimizde ecelimizi besliyoruz resmen."

"Tamam."dedi gazeteci adam. "Abartmayın. Olan olmuş." Ardından bakışlarını bana çevirdi. "Niye kaçma fırsatın varken son anda durdun? Kapılar açıktı. Kaçabilirdin."

"Bir terslik olduğunu anladım."

"Adamlarımızdan dördü bayıltılmış. Biri de kolundan bıçaklanmış."diye efendisine rapor verdi Koray. Gazeteci bey ve diğerlerinin gözleriyse onun değil benim üzerimdeydi.

"Baban sana birkaç numara öğretmiş anlaşılan."dedi Tuna gözlerini kısarak bana bakarken. Ben onunla bakışmaya devam ederken şöminenin başındaki adam bize döndü.

"Misafir odasına götür Koray. Kapısına dört koruma yerleştir."

_________________

Oy vermeği unutmayın pleasee

Öptüm hepinizi bysss

578 kelime.

Kanlı Ay örgütü:7'ler  +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin