Aşka düşen divane gezer.

56 26 9
                                    

Bundan sonra olaylar pek de zor gelişmemişti, ikisi de duygularını kabullendiğinden olsa gerek her şey asadan çıkan sözsüz bir büyü kadar hızlı ve yolundaydı.

Zindanların ardındaki iksir dersleri, ders aralarındaki tatlı şakalar, aynı sırayı paylaşmalar, sıra altından el ele tutuşmalar, Barty'nin hiçbir şeyi kasten doğru yapamayıp Regulus'u sinirlendirmesi, kahkaha sesleri, öpücükler...

Dışarıdan bakıldığında her şey olağan görünüyordu. Barty onlar çıkmaya başlamadan önce de son derece yapışkan biriydi ve Evan dışında hiç kimse aralarındaki bu aniden yükselen çekimi fark edememişti.

Evan ise... Tamamen tesadüfen (!) ikisinin sürekli yalnız kalmaya çalıştığını ve kendisini başlarından savdıklarını fark edip bir gece ikisini yatakhaneye kadar takip etmişti.

Kapının önünde duyduğu öpüşme sesleriyle içeri dalınca onları iş üstünde yakalamanın getirdiği o zafer hissiyle -sonuçta en yakın iki arkadaşının ondan bir şeyler saklamasını istemiyordu- yüzünde büyük bir gülümseme meydana gelmişti. Gördüğü her bulanığın üstüne atladığı için binanın kum saatinde puan bırakmayan oğlan böyle bir olayı nasıl sakin karşılamıştı, Regulus bunun cevabını hâlâ bilmiyordu.

Diğer ikisi bu gülüşü açık bir aşağılama olarak algıladıklarından Regulus'un yüzü kızarmaya başlamış, Barty ise koruma içgüdüsüyle onu hafifçe arkasına aldıktan sonra sahte bir sinirle "Kapı çalmak nedir hiç bilmez misin sen? Siktir git." demişti. Evan onun her zamanki gibi alay ettiğini bildiğinden hiç istifini bozmadan odanın içinde birkaç adım atarak bulduğu ilk yere oturdu ve onlardan olayın tamamını anlatmalarını istedi. Daha doğrusu, bunun için onları ikna etmesi gerekmişti.

"Sonunda oldunuz ve bana anlatmaya tenezzül etmedin mi, Crouch?" diye çemkirdi Evan, Barty'e. Regulus son derece paranoyak olduğundan ve eğer Orion'un kulağına giderse en iyi ihtimalle sonsuza dek ev hapisi cezasına çarptırılacağından kimsenin bilmesini istememişti ve Barty yemin edene kadar da onunla çıkmayı reddeceğini açıkça belirttiğinden Barty'nin pek fazla seçeneği yoktu.

Sorusuna karşılık kaşlarını çatan Regulus kollarını göğsünde birleştirdi ve az önce onları bölmesinden duyduğu rahatsızlığı onu iğneleyerek ortaya çıkartmaya hazırlandı. Bu sırada Barty oturduğu yatağın üzerinden kalkıp dolabından bir içki almış ve siyah saçlı çocuğun arkasından yaklaşıp elindeki bardağı verirken yanağına ıslak ve uzun bir öpücük bırakmıştı. Bu sırada siniri geçtiğinden Evan bu fırsatı kaçmak için kullandı.

"Evan ne zamandır biliyor?" diye sordu tekdüze bir sesle. Vücutları arasındaki birkaç santim, sarı saçlı çocuğun eğilip kafasını onun omzuna yaslamasıyla son buldu. Bir elini beline atıp onu yatağa doğru yürütürken, kafası neredeyse boynuna gömülü olduğu içifısıldar gibi çıkan sesiyle cevapladı.

"Yaklaşık bir buçuk sene." Ve sevgilisinin nasıl şoka uğradığını çok yakından seyretmeye fırsatı oldu. Bir buçuk sene, özellikle onların yaşlarındayken çok şey ifade ediyordu.

Bu çocukluğunu ve gençliğin ilkbaharını onu severek geçirdiğini gösteriyordu. Ve küçük bir çocukken, homofobik bir ailede yetişmesine rağmen onu kalbinden söküp atamadığını. Kesinlikle aynı duyguları paylaşıyorlardı ve Regulus'u asıl dumura uğratan şey buydu.

"Bir buçuk sene!? Ve başka kızlarla yatmaya devam ettiğin koskoca bir yıldan bahsediyoruz. Yanlış mı yorumluyorum?" Barty'nin yatağında yan yana oturduklarında boy farkından dolayı, gözlerinin içine bakmak için kafasını biraz kaldırması gerekmişti.

"Evet ve aslında erkeklerle de."

Yüzüne yumruk yeme ihtimaline karşı tetikte olarak söylediği sözlerden sonra Regulus elini onun göğsüne yerleştirmiş ve hafif bir baskı uygulayarak sırtüstü yatağa uzanmasını sağlamıştı. Ardından esnek bir hareketle bir bacağını diğer tarafına doğru uzatmış, hiç çekince duymadan kucağına yerleşmişti. Daha sonra ise bir eliyle yataktan destek alırken üzerine doğru eğildi, diğer eliyle de fazla sıkı olmayacak şekilde boğazını sıktı.

Barty işte tam da bu yüzden onu sinirlendirmeye bayılıyordu. İçtenlikle yan gülüşlerinden birini sundu.

"Tekrar söyle." Gözlerinde kararlı ama oyuncu bir öfke, hiç dinmeyecek gibi duran bir kıskançlık seçilebiliyordu ve beyaz teni kırmızıya çalmaya başlamıştı. Neyse ki sevgilisi bunu nasıl dindireceğini biliyordu.

"Reggie~" Oyunbaz tavırda söylediği isimle siyah saçlı olan konuşmaya devam etmesini ima ederek "hm?" gibi bir mırıltı çıkardı, tek kaşını kaldırdı ve yüzünü daha çok yaklaştırdı.

"Bak, Bay-Mükemmel-Black'in bana aşık olacağını tahmin edemezdim, değil mi? Hatta bu ihtimal dahilinde bile değildi, ben de seni unutmanın iyi bir fikir olacağını düşündüm ama başaramadım, tamam mı?"

Alttan alttan Regulus'un gri gözlerine kilitlenmiş olan bal rengi gözler çok şirin görünmüştü o an, öyle içten bakıyordu ki samimiyetine güvenmemek elde değildi.

Yine de Regulus duyduklarına karşı sinirlenmişti, bu yüzden dudaklarını sertçe onunkilere bastırmaktan çekinmedi. Elini boynu ve çenesi arasındaki o yumuşak doku boyunca gezdirip Regulus'a yaraşır bir zarafetle çenesini tuttu ve yavaşça aşağı çekerek dudaklarını aralamasını sağladı. Alt dudağını dudaklarının arasına aldı, ardından az önce öptüğü için zaten hassaslaşmış olan ince deriye dişlerini hafifçe sürttü.

Sarı saçlı oğlan sesli bir nefes verdi ve kızarmış dudaklarından dökülen melodik bir mırıltıyla birlikte omuzlarını kaldırıp sırtını dikleştirirken ellerini sevgilisinin kıvrımlı beline yerleştirdi. Regulus aldığı mırıldanmayla dudaklarının üzerinde gülümsediğinde, bu Barty'de onu daha çok öpme isteği uyandırdı. -Hatta öyle çok ki, nefes alamayana ve ciğerleri dile gelip isyan edene kadar, deve kuşları uçana kadar ve daha birçok garip metafor düşündü ama aklı başından gitmiş olduğundan tasvir edemiyordu.- Yine de aklı, ellerini kullanacak ve onun belinde hayali daireler çizmeye başlayacak kadar yerindeydi.

Sonunda ciğerleri yenik düştüğünde ilk çekilen Regulus oldu. Alnını diğerinin alnına yaslayıp soluklanırken Barty kalçasıyla beli arasındaki boşluğu okşamaya devam ederek onu rahatlatmaya çalışıyordu. Saçlarının kokusunu içine çekerek alnına bir öpücük kondurduğunda elleri durdu ve oluşan sıcak atmosferi bozup ona sarıldı. Ellerini yavaşça siyah buklelerin üzerinde gezdiriyor, iyice mayışmasını sağlıyordu. Kucağında kedi gibi kıvrılmış yatan sevgilisinin kokusunu içine çekerek alnına tekrar bir öpücük kondurdu.

Hogwarts'ı en çok bütün dünyayı dışarıda bırakıp aşklarını gönüllerince yaşayabildikleri, baş başa kalabildikleri bu kısa anlarda seviyorlardı.

"Geçti mi sinirin?" Her zamanki alaycı tavrıyla sormuştu. Karşılık beklenmeyen bir soruydu ve Regulus da bunu bildiğinden cevap vermek yerine sevgilisinin boynuna kafasını gömdü. Ve hayatında ilk kez, kıyafetleriyle -hatta üniformalarıyla- uyumaktan rahatsızlık duymadan onun kokusu eşliğinde huzurlu bir uykuya daldı.

--
Fark ettiyseniz bölüm atma hevesimi arttıran biri var, beklemede kalın. <3

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Zehirli Ruhlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin