Oylamayı unutmayınn
Bugün günlerden çarşambaydı. Hazırlanmış şirkete gitmek için beni almalarını bekliyordum. Üstümde beyaz tişört, altımda siyah pantolon vardı.
Dün normal geçmişti. Leo ile birkaç kere mesajlaşmıştık. Çalan korna ile binadan çıktım. Arabanın içindeki adam beni görünce indi. Arka koltuğun kapısını açtı.
Kesinlikle arkaya oturmazdım. Arka koltukta beni araba tutuyordu.
"Beyefendi araba beni tutuyor. Arkaya oturamam." Eliyle arka koltuğu gösterdi. İnat değilmiydi.
Ön kapıyı açamamla kapanması bir oldu. Tekrar eliyle arka tarafı gösterdi.
"Siz Fransızlar kıt mısınız." Adam telefonu çıkarıp kulağına götürdü. Bende salak gibi dikiliyordum. Adam konuştuktan sonra telefonu bana verdi.
" Alo, yenge ne oldu?"
" Ne yengesi be doğru konuş"
"Tamam Arya yenge ne oldu?" Neden binmiyorsun arabaya?" Allah'tan sabır dileyerek konuştum.
"Arkada beni araba tutuyor. Yolcu koltuğuna binmek istiyorum." Ben konuştuktan sonra Fransızca konuşma sesleri geldi. Konuştuğu kişinin Leo olduğunu düşünüyordum.
"Tamamdır yenge, sen telefonu adama ver." Telefonu adama verdim. Kısa bir süre sonra adam telefonu kapattı. Yolcu koltuğunun kapısını açtı. Bende hızla oturdum.
Diyorum bu Fransızlar sorunlu diye. Bir arabaya binmek bu kadar zor olur mu?
Araba durduğunda etrafa baktım. Bir sürü binanın olduğu yerdeydik. Arabadan inince yanıma bir adam geldi.
"Hoş geldin yenge"
"Yenge deme demedim mi sana. Yenge olmam için ya evli ya da sevgilim olması gerek. Benim bildiğim kadarıyla yok."
"Tamam Arya Hanım, buradan" Gösterdiği yöne doğru ilerlerken söyleniyordum.
"Hanım ne Allah aşkına" Valla boşuna demiyorum sorunlular diye.
Asansöre binip beklemeye başladık. Ne yapmam gerektiği hakkında bir fikrim yoktu. Akışına bırakmıştım.
Asansör durunca Oliver önden ben arkadan yürümeye başladık. Bir odanın karşısına gelince kapıyı çalıp içeri girdi. Benim de girmem için yol verdi.
Etrafa baktığımda büyük bir odanın içinde olduğumuzu anladım. Büyük masanın arkasında ki sandalyede adını tam bilmediğim Leo oturuyordu. Oliver'ın oturmasıyla bende karşısına oturdum.
Leo bana, ben ve Oliver'da ona bakıyorduk. Ortamda derin bir sessizlik vardı. Yüzüme uzun uzun bakılmasını sevmiyordum. Başımı hayırdır der gibi salladım. Gülüp Oliver'a döndü. Onlar konuşurken bende telefona bakıyordum.
Leo masadaki telefondan biriyle konuşuyordu. Kısa süre sonra içeriye başka bir adam girdi. Niye hiç kadın yoktu burada.
Elindekileri masaya koyduktan sonra bir şeyler söyleyip gitti. Adamın arkasından bakarken aksanlı bir ses duydum.
"Başlayalım mı?"
⭐
Leo'nun başlayalım mı demesinin üzerinden bir saat geçmişti. Ve hala başlamamıştık. Çünkü ben takıntılı birisi olduğum için farklı kalem kullanamıyordum.
Leo ya bunu dediğimde hemen istediğim kalemi aldırmaya adamlarını göndermişti. Sorun şu ki kalemi hiçbir yerde bulamamışlardı.
Ben de evimdeki kalemi almaya göndermiştim. Gelirken neden almadıysam.
Biz de o sıra Leo ile örnek çizimlere bakmıştık. Gerekli olmadıkça konuşmamıştık. Zaten Leo'da çok konuşamıyordu.
Leonore tasarımı tamamen bana bırakmıştı.
Artık adını tam olarak öğrenmiştim. Birkaç belgenin üstünde ismini görmüştüm.
Leonore Martinez. Güzel bir isimdi.
Odaya elindeki kalemim ile Oliver girdi. Hem kalemi hem de evin anahtarını verdi.
"Bunun için mi bu kadar uğraştık. Diğer kalemlerden farkı ne?" Evet maalesef ki haklıydı düz klasik bir kalemdi. Ama takıntılıydım işte.
"Bu dediğin kalem benim kalemim. Onunla ilgili doğru konuş." Oliver başını sallayarak hafifçe güldü.
⭐
2 saatin sonunda taslağı bitirmiştim. Bedenim uyuşmuştu. Kalemi bırakıp vücudumu esnettim. O sırada Leonore sert ve aksanlı sesiyle konuştu.
"Bugünlük yeter. Teşekkürler geldiğin için. Devamını önce yaparız." Son cümlesiyle gülümsedim.
"Devamını sonra yaparız o zaman. Ben gideyim." Yaptığım ima ile güldü.
Gerçekten güldü. Sabahtan beri ifadesizce oturuyordu. -ben çizimle uğraşırken o hep gülümsüyordu Ama ben fark etmemiştim-
Eşyalarımı toplayıp ayaklandığımda "Bir dakika bekle." dedi. Ona döndüğümde telefondan birini arıyordu.
Kısa sürede odaya Oliver geldi.
"Déposez Arya à la maison."
(Arya'yı evine bırak.)Konuşmasından tek Arya dediğini anlamıştım. Merakla Oliver'a döndüm.
"Seni ben bırakacağım." Evet. Şuan hayatımdaki zor konuşmalardan birini yaşıyordum. Ben 'gerek yok' diyeceğim o ısrar edecek.
Bunun yaşanmaması için başımı onaylar bir şekilde salladım.
Leo ayağa kalkıp yanıma geldi. Maşallah nazar değmesin şu boya posta bak.
Ona bakmam için boynumu bayağı kaldırmam gerekiyordu.
Elini bana uzattı. "Sonra görüşürüz tekrar." Uzattığı elini sıktım. Adamın eli benim elimden daha bakımlıydı.
Elimi çekip kapıya doğru yürüdüm. Oliver önde ben arkasında gidiyorduk.
Yarım saatlik yolculuk sonrası evimdeydim. Birkaç işimi halledip uyumuştum.
Bölüm SonuNasıldı?
Düşüncelerinizi lütfen yazın.
VOUS LISEZ
Ben Mafya Değilim
Teen FictionLeonore Martinez, aradığı adam yerine Arya'ya mesaj atar. Yarı texting