0.1

169 60 10
                                        

Oy vermeyi unutmayın

Güne lanetler diliyordum. Günüm boş ve sıkıcı geçmişti.

" Allah'ım hayatıma biraz aksiyon kat böyle olmuyor. Sessiz sakin hayat istemiyorum"

Biraz mal olabilirdim. Ama birazcık. Üniversite için 3 yıl önce İzmir'e geldim. Şuan mimarlıkta son sınıfım. Ailem Ankara'da yaşıyor. Ben burdaki 1+1 evde kalıyorum. Babam sağolsun herşeyimi karşılıyor.

Yatmak için üzerime beyaz tişört ve altıma şort giydim. Bu sıcakta ne giymem gerekiyorsa.

Yattığımda aklıma sabah mesaj atan adam geldi. Yanlışlık yapılmıştı. Umarım fark ederdi. Kısa sürede uykuya daldım.

~

"Es-tu prêt?"

(Hazır mısın ?)

"Oui, quand tu dis 3. 1- 2- 3 ouvert."
(Evet 3 diyince. 1-2-3 aç.)

Gelen konuşma sesleriyle ve kapı sesiyle sıçradım. Karşımda iki adam vardı.

"Siz kimsiniz İMDAT YARDIM ED- "

"Fermez-la. "
(Kes sesini)

Birisi ağzımı kapatmış diğeri ellerimi arkadan bağlıyordu. Sonra gözlerimde kapandı. Korkuyordum. Havalandığımı hissettim. Birisi kucağına almıştı.

"Restez détendu, ne vous fatiguez pas. Le patron va vous fatiguer de toute façon."
(Rahat dur yorulma. Nasılsa patron seni yoracak.)

Konuşmasının ardından ikiside gülmeye başladı. Tepki veremiyordum. Uykumdan uyanmış kaçırılıyordum.

Binadan çıktığımızda tüylerim diken diken oldu. Rüzgar esiyordu ve ben pijamalarımlaydım. Aklıma kötü şeyler geliyordu.

Ayaklarım yere değince sırtımdan ileriye doğru itildim ve oturtuldum. Ses gelmiyordu. Ağlayamıyordum.

Sessiz geçen yolculuk beni biraz sakinleştirdi. Ama yine de gergindim.

Şuan ben kaçırılıyodum. Ciddi ciddi kaçırılıyodum. Bir anda debelenmeye başladım.

"Se détendre."
(Rahat dur.)

Adamın dediğini anlamamıştım. Bu daha çok hareket etmeme ve ses çıkarmama sebep olmuştu.

"Fermez-la."
(Kes sesini.)

Konuşmaya çalışırken ağlamaya başladım. Ağlamaya başlamamla saçımı çeken bir el hissettim.

"Je t'ai dit de te taire."
(Sus dedim sana.)

Ağlamama hıçkırık da eklenmişti. Saçımı daha çok çekince ileriye tekme savurdum.

"Ah" Ayağım adama çarpmasıyla inlemesi bir oldu. Ben ne olucak diye beklerken sol yanağımda yanma hissettim. Saçlarıma asılarak sarstı.

Ellerini üzerimden çektiğin de oturduğum koltuğa sindim. Hıçkırığımı tutmaya çalıştım. Yoksa bu adam öldürecekti.

Araba durduğunda gözlerim açıldı. Adam sinirle kapıyı açarak beni arabadan dışarı itti.

Kafamı kaldırdığımda önümde silahlı adamlar vardı. Bu görüntü ağlamamı tekrardan şiddetlendirdi.

" Que se passe-t-il ici. Qui est cette fille?"
(Ne oluyor burda bu kız kim ?)

Konuşan adamın gözleri üstümde takıldı. Üstüme baktığımda tişörtümün yakalarının açılmış olduğunu gördüm. Yanıma yürümeye başlamasıyla geriye gitmeye çalıştım.

" Tout le monde baisse la tête"
(Herkes başını eğsin.)

Yanıma yaklaşıp ağzımdaki bantı açtı. Açtığı gibi konuştum.

" Bak yanlışlık oldu. Vallahi ben Mafya değilim. Bak Mehmet erkek ben kızım." Tabiki dediklerimden bir bok anlamadı. Hayatımda ağlamadığım kadar ağlamıştım ve ağlamaya devam ediyordum.

Önümde eğildi. Kollarından birini bacağımın altından diğerini sıtıma koyup kaldırdı. Eve doğru yüremeye başladı.

"Calme-toi, ne pleure pas."
(Sakin ol ağlama.)

" Ya anlamıyorum nesini anlamıyorsunuz Fransızca bilmiyorum."

"Oliver viens ici immédiatement."
(Oliver hemen buraya gel.)

"Et voilà, patron"
( Buyur patron)

Eve girdiğinde salon gibi yere götürdü. Adam o kadar korkutucu duruyorduki ağzımı açamadım. Sessiz sessiz ağlıyordum. Koltuğa bıraktı beni. Bacaklarımı kendime çekip oturdum.

"Amenez les hommes."
( Adamları getirin.)

Konuşmasıyla içeri arabadaki adamlar geldi. Onları görmemle hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ettim.

" Que s'est-il passé dans la voiture ? "
( Arabada ne oldu ?)

"La jeune fille ne s'est pas reposée. Nous aussi, nous avons été un peu malmenés patron.
(Kız rahat durmadı. bizde biraz hırpaladık patron.)

Patron denen adam kaşlarını çattı. Fransızca yanındaki Oliver isimli adama birşeyler dedi.

"Qui est cette fille. Lui demander s'il va bien ?"
(Kim bu kız. Sor iyimiymiş.)

Patron dedikleri adamın konuşması bitince yanındaki Oliver bana bakarak konuştu.

"İyimisin?" Kötüyüm. Allah Allah kaçırılmışız burda üstüne dayakta yemişiz.

Ters olmaması için başımı evet diye salladım. Benim bu cevabımla patrona dönüp bir şeyler dedi.

Kısık sesimle Oliver'a dönüp konuştum.

" Oliver beyfendi ben neden burdayım. Niye kaçırdınız beni " ağlamaktan sesim kısık çıkmıştı.

"La patronne demande pourquoi tu es ici et pourquoi tu as été kidnappé. "
( Patron kız neden burda olduğunu ve niye kaçırıldığını soruyor.)

" Mehmet allait être kidnappé. Pourquoi cette fille est-elle ici ?"
(Mehmet kaçırılacaktı. Bu kız neden burda ?)

"Nous sommes allés à l'endroit écrit dans l'adresse et il n'y avait que cette fille. "
(Biz adreste yazan yere gittik bu kız vardı. ")

" Dites à Mehmet de les amener à l'entrepôt, ils ne peuvent rien faire."
(Andre söyle bunları depoya götürsünler, bir işide yapamıyorlar.)

Patronun bağırmasıyla biri gelip puştları götürdü. Ağlamam dinmişti.

" What is your name? "

Cidden birde adımımı soruyordu. Beni tanımıyor da neden kaçırıyor.

"Arya, beni neden kaçırdınız valla birşey yapmadım. Evdeydim en son. "

Oliver ve o konuşmaya başladılar. Bende etrafı inceliyordum. Büyük bir salondu. Gerginlikten üşüyordum ve şortluydum. Oliver beyfendi yanıma yaklaştı

"Bu sen misin ?" Telefonda dünkü mesajlaşmaları gösterdi. Kafamı aşağı yukarı salladım.

" Bakın ben Mafya değilim. Mehmet ismi erkeklere konur. Ben has kızım. Lütfen beni bırakın. "

Dediklerimi Fransızca adama söyledi. İkiside mal mal sırıtıyordu. Ben ne diyorum onlar ne diyor ya.

" Arya Mehmet denen adamın numarası yanlış kaydedilmiş. Numara onun zannedip sana yazmış. Adresinide konumundan buldular. Onun yerine sen kaçırıldın. "

" Dün yazdım o kadar ben değilim diye düştüğüm hale bak. Ben gidiyim o halde. " Ayağa kalkıp çıkışa doğru yürüdüm.

İkisi konuşmaya devam ederken kolumdan çekildim. Patron denen adam kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

" tu ne peux pas y aller."
(Gidemezsin)

Bölüm Sonu

Ben Mafya Değilim Où les histoires vivent. Découvrez maintenant