Herkese merhabalar tekrardan bölümün gecikme sebebi işe girmem olduğu için resmen bölümü yazamadım..YB yazmak harbi bazen insanın kafasını çorba ediyor.Umarım bölüm hoşunuza gider.
Kontrol etmeden atıyorum yorum ve beğeni unutmayın ❤️😘
---------------------
Jungkook
Dün gece ne olduğuna gelecek olursam, babam'ın yanına uğradığımda beni yemek masasına oturur vaziyette karşılamış, hemen karşısında tek porsiyon tabakla benim oturmamı beklemişti.
Beni neyin beklediğini çok iyi bildiğimden ses etmemiş, tabağın hemen önündeki sandalyeyi çekip oturmuştum. Küçüklüğümden beri yaptığım en ufak bir hatada en ağır şekilde cezalandırmaktan kaçınmazken, bunlar sadece onun 'mükemmel varis' kalıbına uyabilmem için yaptığı sadece bir kaç şeyden biriydi.
Bana bir süre hiç bir duygu barındırmayan gözlerle bakarken, tıpkı gözleri gibi duygu barındırmayan sesiyle, ''Sana bu gece çocukça davranmaman gerektiğini söylemiştim.'' diyerek elinin tersiyle tabağı daha çok önüme itmişti. Cevap vermek yerine robottan farksız bir şekilde önümdeki mantar soteyi kaşıklamaya başlamıştım.
Başımı öne eğdiğim için saçlarım yüzümü kapatırken bir nebze olsun dolan gözlerimi karşımda azrail gibi dikilen adamdan saklamaya çalışıyordum.
Arkamdan gelen adım sesleriyle birlikte derin bir nefes almış, '' Seni doğru yolda tutmaya çalıştıkça, sen inatla o yoldan çıkmaya devam ediyorsun.'' demiş hemen arkamda duran adamlara verdiği işaretle eline tutuşturulan kemerle dudağımın kenarı hafifçe kıvrılmıştı.
Önümde ki artık boş olan tabağı ileri doğru itip oturduğum yerden kalkmış ve babamın yanına doğru ilerlerken bu gece kendimi susmaktan vazgeçip, ''Senin istediğin gibi yıllarca davrandım ve sonuç? İnan bana istediğini yap umurumda bile değil, zaten bir sike yaradığı yok sende biliyorsun.'' diyerek üzerimde ki ceketimle beraber gömleğimi çıkarıp tam karşısında dikilmiştim.
''Sonun annen gibi olması için mi bütün bu çaban?'' bir yandan bana cevap verirken bir yandan da kollarını sıvayarak tam arkama geçmişti.
Salonda yayılan ufak kıkırtım onu sinirlendirmiş olacak ki ensemden tuttuğu gibi yere oturmam için baskı yapmış, '' Hayır ama inan bana senin sonun ondan daha kötü olacak, senin yerinde olsam bu fırsatı iyi değerlendirirdim, bay jeon.'' derken sırtıma yediğim sert kemerle, ellerimi dizlerimin üzerinde sabit tutmaya çalışmıştım.
Mantara kendi bildim bileli alerjim vardı ve doktor kesinlikle tüketmemem gerektiğini söylemiş, kanımı zehirlediği için erken müdahale edilmediğinde beni ölüme kadar götüreceğini dile getirmişti. Babam o günden beri bunu cezalarım için bir vazgeçilmez olarak kullanmıştı. Saatlerce yediğim kemer yüzünden sırtımdan akan sıcaklıkla gözlerimi kapatmış, yavaştan bulanan midemle baş etmeye çalışmıştım.
Yarım saat süren bu ceza yaşından dolayı olsa gerek yorulduğu için bırakmış ve işi adamlarına devredip sadece izlemeye başlamıştı. Acıdan dişlediğim dudaklarım yüzünden ağzıma yayılan kan ile birlikte midem daha fazla dayanamamış ve salonun ortasına kusmam sadece saniyeler sürmüştü.
Ellerimi yere koyarak destek almaya çalışırken önüme atılan bez ile birlikte ondan duyduğum gecenin en soğuk sesiyle, '' Şimdi de salonu temizlemen gerekecek, oysa cezan tamda bitmek üzereydi." diyerek ayağının ucuyla bezi elime doğru atmıştı.
"Öyle mi? Üzgünüm ama siz de oldukça kötü bir yalancısınız bay jeon." demiş, bezi alıp kustuğum alanı temizlemeye başlamıştım. Bütün bu olanlar ile birlikte sadece iki saat sonra eve gitmeme izin verilmiş, araba kullanmak için enerjim olmadığı için, insafa gelip beni eve bıraktırmıştı.
Sabah'a kadar mide bulantım ve kusmam devam etmiş, çıkan ateşimle üzerime giydiğim kalın üzerinde tavşan desenleri olan pijamamla yatağın içine gömülmüştüm. Gece'nin başından beri arama ve çağrılar ardı ardına kesilmemiş ve hiç birine cevap verecek gücü kendimde bulamamıştım. Gözlerim gece boyunca tuttuğu yaşları bir bir serbest bırakırken artık kendimi tutmamış, odayı dolduran hıçkırık seslerim dönüp dolaşıp yine bana geliyordu.
Güneş kendini göstermeye başladığında çalan telefonumla daha fazla erteleme şansımın olmadığını bilerek açmış, karşı hattan gelen bir kaç tıkırtı sesiyle,'' Tanrı aşkına jungkook neredesin sen? Gece beni bıraktığından beri sana ulaşmaya çalışıyorum. '' çıkan endişeli sesiyle, duyduğum tıkırtı sesleriyle bulunduğu alanı terk ettiğini fark etmiştim.
Yanıma geleceğini söylerken onu beni dinlemesi için zar zor ikna edip olup biteni anlatmış, şirketi bir süreliğine idare etmesini istemiştim.
Şirketle ilgilenirken ondan gizli bir şekilde Taehyung'a ulaşmasını istemiş ve olan biten herşeyi anlatmasını istemiştim.
''Jen, gelme sakın sen sadece taehyung' a ulaş ve olan biten herşeyi ona anlat. O herifi batırmam için sağlam bir koza ihtiyacım var ve bunu da ancak o bulabilir." demiş, ona fırsat vermeden telefonu kökten kapatıp geri uykuma dönmüştüm.
"Jeon! Aç şu gözlerini. Jeon uyan!"
Gittikçe daha net hale gelen sesle huysuzca mırıldannış, yorganı üzerime daha çok çekmek isterken tam tersi yönde giden yorganla küfürlerimi sıralamıştım.
"Havale geçiriyorsun, Jeon." duyduğum derin tınıyla gözlerimi açmadan onaylamış, duyduğum kıkırtı sesiyle zorla açtığım gözlerimle önce bulanık olan görüş açımla öylece beklemiştim.
Görüş açım iyice netleşirlen tepemde dikilen herifle umursamaz bir şekilde ayağımın dibine toplanan yorganı ayağımla üzerime atıp geri uyku moduna geçmiştim.
"Zoru oynamak istiyorsun demek.." bilincimi açık tutmaya çalışırken üzerimden ikinci kez çekilen yorganla ağzımı açıp küfür etmek için hazırlanmış, koltuk altlarımdan ve bacaklarımdan tutup kucaklamam ile çığlık atmam bir olmuştu.
"Hey! Ne yapıyorsun?" refleks olarak kollarım güçsüz bir şekilde boynuna sararken aldığım kokuyla başımı omzuna koyarak uykuma kaldığım yerden devam etmek istemiştim.
"Hastaneye gidiyoruz, bana bir dahakine aracı göndermeden bizzat ulaşmanı istiyorum." Sesinde bariz sinirle yorgun bir şekilde gülümsemiştim. Aniden aklıma gelen şeyle başımı omzunda hafifçe geriye kaydırmış, yan profilini izlediğim esmer bedenle gergince yutkunmuştum.
Çoktan evden çıkıp arabaya ilerlerken kulağına yaklaşmış," Sence başımda böyle biri varken direkt ulaşabilir miydin? Hem bu durumun sebebi sadece dün gece yemekte aynı anda lavaboya gitmemizdi.." sesim sonlara doğru titrerken yüzümü saklanmak istercesine bulunduğum konuma daha çok sinmiştim.
"Siktiğimin herifi."
Kendi kendine konuşurken ne dediğini anlamamıştım ki o an için sorgulamadan sadece doya doya aldığım sert odun kokusuyla gece boyunca dalmadığım uykuma dalmıştım.
Bilincim tam anlamıyla kapanmadan önce telefonda konuştuğu kişinin Seokjin olduğunu ve onun sahibi olduğu hastaneye gideceğimizi anlamıştım. Bunun dışında duyduğum uğultulu seslerin sebebini düşünme fırsatım olmamış ve derin bir uykuya dalmıştım.
Diğer bölüm biraz zaman atlaması olucak fic fazla uzun tutmak istemiyorum..
Bu bölüm kısa oldu ama diğer bölümleri daha uzun tutmayı düşünüyorum...
Sonunu pek istediğim gibi bağlayamadım ama yine de arayı çok açmak istemedim.
Yeni bölümde görüşmek üzere❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Wins All ❃Taekook
FanfictionJeon Jungkook, nişanlısı ile birlikte gelinlik bakmak için gittiği ünlü tasarıma sahip gelinlikleriyle tanınan mağazanın sahibi olan Kim Taehyung'un oldukça dikkatini çekmişti. Bu pov @taekookum_liz instagram hesabına aittir.