İstanbul sokakları

180 121 10
                                    

"İstanbul iki deniz arasında bir inci
Parçasıdır."

NEDİM

Bana ayçiçeği demesi hoşuma gitmişti.
Bir kaç dakika sonra yukarı kata çıktı.
Eskiden odamda telefon oynamak dışın-
da hiç bir şey yapmazdım.

Doktorlara senelerdir hiç zorluk çıkar-
mazdım çünkü onlar beni tedavi ediyorlardı.

Bana iyi davranıyorlar ama kalbi hızlanmasın diye dışarı çıkmama izin vermiyorlardı.

Benim de tek çarem o hastaneden kaç-
maktı.

Ve bana Ceren yardım etmeseydi rüyamda bile kaçamazdım. Ve bu ateş denen çocuk beni bırakmayacak gibi
duruyordu.

Daha demin de belki bir gün demişti yani burada biraz daha kalacak gibiy-
dim.

Valla bana göre hava hoş. Bu çocuk beni asla çekemezdi çünkü açık konuş- mak gerekirse  çenesi düşük bir insan- dım.

Her şeye bir cevabım vardı. Ama napıyım kendimi erdirecek halim yok yani bu çocuğun benden çekeceği var- dı.

Bir süre boş boş oturup kendimle konuştum. Ardından aşağı inen ateşi gördüm üzerinde bej renk bir kargo pantolon beyaz tişörtüyle üzerinde çok hoş duruyordu ve nike ayakkabılarıyla
uyum halindeydi.

Benim üzerime doğru inceleyici bir bakış attı ve "hazırsan çıkıyoruz" dedi anlamaz bakışlarla ona baktım.

Dışarımı çıkacaktık. Üzerime bir de ben bakınca yere düştüğüm için kirlenen sarı elbisem kirlenmiş beyaz ayakkabılarım resmen gri olmuştu.

Bana yeni kıyafetler ve eşyalar lazımdı.
Ama benim nefesimi kesen şey yeni eşyalar değil ilk kez dışarı çıkacak olmamdı o geceden önce hiç dışarı çıkmamıştım.

Evden çıkalı yaklaşık yarım saat olmuştu ve ben aval aval dışarıyı izliyordum bunu yaparken yüzüm şekilden şekle giriyordu ve bu onu güldürüyordu.

Şuana kadar istanbul'da gördüğüm her şeye aşık olmuştum. Bir çok gökdelen ve ferahlatan denizi içimi ısıtıyordu.

Ama asıl güzelliği şimdi fark ediyordum
Ağzım açık bir şekilde izliyordum kendimi tutamadım ve "hayatımda gördüğüm en mükemmel şey." dedim içtenlikle bu muazzam şey karşısında ağzım açık kalmıştı.

İnternette boğaz içi köprüsünü görmüş- tüm ama canlı canlı görmek içimi kıpır kıpır etti. Kocaman köprüden Avrupa yakasına doğru geçtik.

Arkama doğru köprüye baktım sanki son defa görüyormuşum gibi izledim köprüyü.

Ateşin varlığını bile unutmuştum ki sesini duyana kadar "bu kadar hayran kalacağını bilmiyordum." Dedi

Sonra bir alış veriş merkezinin otoparkına doğru ilerledik.

Ardında arabayı park edip aşağı indik ve avm'nin kapısından içeri girdik devasa ve ihtişamlı girişten sonra yürüyen merdivenle bir üst kata çıktık.

Bir mağazaya girip kadın bölümüne ilerledik. Kendime yaz ayında olduğu- muz için sarı tonlarında bir çok elbise aldım bir kaç tane pantolon ve eşofman altı aldım bol giyinmeyi seviyordum.

Bir kaç tane tişört aldıktan sonra üzerimi değiştirmek için bir kabine girdim her zaman ki gibi sarı elbise giydim.

Zaten sarı renk hayatım olmuştu.

ayağımada düz beyaz bir ayakkabı geçirdikten sonra sarı bir kurdeleyle saçımı topladım ve çıktım.

Daha sonra mağazadan çıktık ve bakım mağazasına girdik gerekli bakım eşyalarını aldıktan sonra avm'den çıktık.

Arabada ilerlerken meraklı gözlerle çevreyi izliyordum. Sonra arabayı park etti ve aşağı indik.

Benim elimi tuttu ve hızla yürüdük karşıma çıkan devasa galata kulesini görünce içim mutluluktan içim kıpır kıpır oldu.

Biraz sıra bekledikten sonra merdiven- lerden yukarı çıktık her katta farklı şey- ler vardı. En son gökyüzüne ulaşınca İstanbul ayaklarımızın altında kaldı.

Galata Kulesinden ayrıldıktan sonra biraz daha gezmiş ve İstanbul'u tanımıştım.

En son karnım acıktığım için bir restoranta gitmiştik ve hava karardığı için köprü parıl parıl parlıyordu.

Yemeğimi büyük bir iştahla bitirdikten sonra arkama yaslanmış hiç bir şey düşünemiyordum.

Benle konuşan Ateşi bile yeni fark ediyordum.

"Yemeği beğendinmi?" O kadar doymuştum ki ne dediğini bile anlaya- madım. "Hı" dedim hayvan gibi.

Dudağının kenarını kıvırıp konuştu "hı değil efendim" dediğinde utançtan yüzüm kızarmıştı "o kadar doymuşum ki hiç bir şey algılayamıyorum bu arada ne demiştin."

"Ben sorumun cevabını aldım teşekkür-
ler" dedi ki ben neden bahsettiğini anlamaz anlamaz ona bakıyordum o ise bu duruma gülüp alay ediyordu.

İstanbul hayal edemeyeceğiniz kadar güzel ve hayal edemeyeceği kadar kötü insanların yaşadığı bir yer.

Restorantdan çıktığımızda arabayla boğazı gören bir sahil kenarına gittik ve bir banka oturup denizi izlemeye başla- dık arada uzun süreli bir sessizlik oluş- tu.

Bu sessizliği uzun sürdürmeyip konuş- ma kararı aldım.

"İstanbuldamı büyüdün? " diye sordum cevabı gecikmedi "evet doğma büyüme İstanbulluyum." Deyince aklıma ilk gelen şeyi ona aktardım.

"Haa yani şu yalıda büyüyenlerden" dedim alaycı bir ses tonuyla o ise hayır der gibi kıkırdadı "yoksa aile baskısından evden kaçıp mafya olanlardan." Dedim ses tonunu değiştirmeden.

"Gibi gibi" deyince ürperdim ne yani şu an karşımda mafya mı vardı. 

Ver Allahım ver bu kulunun çekmediği ne var ki zaten gerekirse mafyaya bile yaşar dimi.

Kendi kendime konuşurken o bana bakıp yüz ifadem gülüyordu "bana mafya der gibi bakma seninde kafa iyi değil galiba"

"Bunu bana söyleyen sen olmamalısın" dedim sesim yapmacık bir ses tonuyla çıkmıştı.

"Bu konuda benim mafya olmam sonuca nasıl varıldı acaba"

Aslında bunu bende anlamadım bunu düşünmemi o sağlamıştı.

Yan taraftan gelen sese doğru başımı çevirdim bir genç  vardı ve şarkı söylüyordu öğrenci olmalıydı onun bu haline üzülsemde müzikle ilgilenmesi hoşuma gitmişti.

Onu dinlemeye başladım. Ogün sanlıso- yun Saydım adlı şarkısından bir parçay-

"Saydım kaç gün oldu."
"Saydım kaç gece doldu"
"Saydım, hergün aynı dön, dön istersen" "Geceler boyu sesine uyandım"
"Sen sandım, ellere uzandım ben"
"Sana değil kendime kızardım ben"
"Sen giderken"
"Aramadım ama elim gitti telefona"
"Soramadım ama kalbim yine yan ya- na"
"Saramadım o belinden bir daha"
"Sen giderken"
"Saydım, kaç gün oldu."

Diye devam etti şarkı o sırada ateş işe göz göze geldik bir iki dakika sonra kalktık ve arabaya binip eve doğru yol aldık.

ilk kez bugün dışarı çıkmıştım ve asıl mükemmel olan ise tüm gün İstanbul'un fevkalade sokaklarında geçmişti.

İstanbulda...

(Sokakta şarkı söyleyen gencin söylediği şarkı Ogün Sanlısoy'un Saydım adlı şarkısından alıntıdır.)

Ayçiçeğinin KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin