Vatan, bayrak ve millet bu üçü Türk askeri için vazgeçilmezdi. Türk milleti bu üç temel gaye uğruna yaşardı ve gerekirse ölürdü.Siyah tulumum ve siyah topuklu ayakkabılarımla askeriyede yürüyordum. Dün çatıştığımız ülke bu konuyu uluslararası dava haline getirmiş ve milletler toplantısı talebinde bulunmuştu. Orada Türk askeri adına bulunmam gerektiğini söylemişlerdi. Emir üzerine yanıma timden birini almalıydım.
Timin bulunduğu salona girdiğimde ilk karşılaştığım kişi beni görür görmez ıslık çalan Uraz olmuştu. "Bu ne güzellik Yüzbaşım yine gözlerimi kamaştırıyorsunuz."
Uraz yine şaşırtmıyordu.
Korku Timi
Yüzbaşı İlayda Karyeli
Kıdemli Üsteğmen Savaş Pilotu Arslan Kılıç
Üsteğmen Tuğrul Yılmaz
Teğmen Umay Öztürk
Asteğmen Uraz Kaya
Asteğmen Tomris DemirOnlar bizdik.
Onlar vatanı uğruna her şeyi yok sayabilecek ve gerektiği zaman vatan için seve seve canını feda edebilecek altı Türk askeriydi.
Uraz’a cevap olarak nazikçe tebessüm ettim. Bakışlarım köşede oturmuş sakince kitap okuyan Arslan’a takıldı.
"Arslan." sözlerimle başını yavaşça kaldırdı ve gözlerimiz kesişti. Yavaşça ayağa kalktı. "Buyurun Yüzbaşım." dedi.
"Benimle geliyorsun." dedim ve arkamı dönüp yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. O da yavaş adımlarla peşimden gelmeye başladı.
"Bir sorun mu var Yüzbaşım ?" dedi ve hemen ekledi. "Yoksa yine saldırı mı var ?"
"Evet, Arslan saldırı var. Koca vatanı korumaya sadece seni götürüyorum ve bu halde gidiyorum. Düşmana da topuklu fırlatacağım." dedim ve ardından minik bir kahkaha attım. "Dün çatıştığımız ülke toplantı talebinde bulundu." dedim hızlı bir şekilde ciddi tavrımı geri takındım. "Sen de benimle geliyorsun."
"Peki, tam olarak ne yapmam gerekiyor ?" dedi ve meraklı bakışlarını bana çevirdi.
"Şuan gidip bir takım elbise giymen gerekiyor." dedim ve ekledim. "Seni bekliyorum."
Hızla yanımdan ayrıldı. Bende en yakındaki lavaboya girip makyaj yapmaya başladım. Oldukça dolgun olan dudaklarıma kırmızı bir ruj sürdüm. Yeşil gözlerimi çerçeveleyen kirpiklerime hacim verdim ve açık bıraktığım kızıl saçlarımı düzelttim.
Makyajım bittikten sonra lavabodan çıktım. Bu sırada takım elbisesini giymiş yanıma gelen Arslan’ı gördüm. Heybetli vücudu ve uzun boyu olan bir adamdı. Siyah saçları ve siyah gözleri beyaz teniyle harika bir uyum içindeydi. Takım elbise de ona oldukça yakışmıştı.
Koridorda yavaş adımlarla yürüdük. Yaklaşık yarım dakika sonra dışarıya çıkmıştık. Arabanın yanına ulaştığımızda yolcu koltuğunun kapısını açtı. "Buyurun Yüzbaşım." dedi.
"Teşekkür ederim." dedim ve koltuğa oturdum. Kapıyı kapattı ve ardından kendi yerine geçti ve arabayı çalıştırdı.
Araba çalıştıktan sonra dakikalarca hiç konuşmamıştık. Bu sessizlik can sıkıcıydı.
"Anlat," dedim birden bunu beklemiyor olacak ki oldukça şaşırdı.
"Ne anlatayım Yüzbaşım ?" dedi. Şaşkınlığını gizleyemiyor muydu yoksa gizlemeye gerek mi duymuyordu ?
" Bana şöyle davranmayı bırak." dedim şaşkınlığı katlanmıştı.
"Yanlış bir şey mi yaptım Yüzbaşım ?" dedi bir yandan arabanın kontrolünü sağlamaya çalışıyordu, bir yandan da afallamış bir ifadeyle yüzüme bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VATAN UĞRUNA
Teen FictionVatan için nelerden vazgeçilebilirdi ? Ailemizden... Arkadaşlarımızdan... Sevdiklerimizden... Sevenlerimizden... Kendimizden... Vatan için her şeyimizden vazgeçebilirdik. Biz vatan yolunda gerektiği zaman canımızdan bile vazgeçebilecek altı Türk ask...