2.BÖLÜM

24 3 2
                                    

(2 gün önce)

“Timi dağıtmamalıyız. Bu bana hiç doğru gelmiyor.” dedi Ömer Albay.

“Üst kurulun kararlarını sorgulayamayız.” dedi Mustafa Yarbay.

“Dağıtırsak neler olacağını tahmin edebiliyorsundur Mustafa. Sonucunda ne olacağını da biliyorsun.” diye çıkıştı Ömer Albay bu sefer ses tonu daha sertti.

“Biliyorum, kararda ise sadece görev için dağılacakları yazıyor. Sonra tekrar toplanırlar.” Dedi Mustafa Yarbay. Ömer Albay’ın aksine rahattı.

O kadar kolay değildi. İlayda geri gelmezdi. Geri toplanmaları en az ayrılmaları kadar yıkıcı olurdu. Ömer Albay aklında bin bir senaryo geçirdi. Hepsi tim adına oldukça yaralayıcıydı.

(Günümüz)

Yıllar önce verdiğim söz aklıma geldi. Her ne olursa olsun bu timin dağıtılmasına izin vermeyecektim. Şimdi elimdeki kağıda bakıyorum da başaramamıştım. Bütün üst kurul üyeleri imzalamıştı. Yargıdan geçmiş bir karardı. Elim kolum bağlıydı, çaresizdim. Üst kurulun sözü üstüne söz söylenemezdi.

Çok zordu. Nasıl yapacaktım ? Bu kararı onlara nasıl söyleyecektim ?

Tomris’in ifadesini şimdiden tahmin edebiliyordum. Tahmin edilebilesi bir tepki verecekti. Çünkü o da benim gibiydi. Ailesi şehitti ve o da bizi tek ailesi olarak görüyordu.

Göz yaşlarıma artık engel olamıyordum. Arslan yavaşça yanıma yaklaştı ve dizlerinin üzerine çöktü. Eliyle omzumu sıvazladı.

“Yüzbaşım üzmeyin kendinizi geçer.” dedi nasihat edercesine.

“Geçmiyor ki.” dedim yakaran bir tonda. “Geçmiyor. Annesizlik geçmiyor, babasızlık geçmiyor. Sonra bir dala tutunuyorsun ailen yerine koyuyorsun onları. O dalı da kesiyorlar. Herkes gitti.” dedim ve ağlamalarım biraz daha şiddetlendi.

Başımı göğsüne çekti. Bu hareketi belki yıllar sonra o kadar iyi geldi ki şu soruyu ona yöneltmekten alı koyamadım kendimi. “Biraz böyle kalabilir miyiz ?”

“Kalabiliriz.” dedi Arslan.

“Gitme.” Dedim ve derin bir iç çektim. “Sende gitme. Çok yalnızım Arslan sen de gidersen kimsesiz kalırım. Sen de gitme.”

“Gitmem.” Dedi. Anlıyor muydu beni ? Yoksa sadece teselli mi ediyordu ?

Anne bak kızın yine yalnız kalacak, yine mutsuz olacak. Özür dilerim anne. Ben yine sözümü tutamadım. Çok özür dilerim...

Hıçkırıklarım, iç çekişlerim ve göz yaşlarım birbirine karıştı.

Özür dilerim anne...

Beni bu sefer affetsen olur mu ?

Arslan yavaş yavaş saçlarımı okşadı. Babamda böyle yapardı. Ne zaman ağlasam yanıma gelir, önce geçeceğini söyler ve bana sarılırdı. Ardından ağlamam bitene kadar yavaşça saçlarımı okşardı.

Baba bak yine ağlıyorum ama bu sefer yalnız değilim. Sen olsaydın hiç yalnız hissetmezdim.

Ağlamalarım azaldı ve bir süre sonra tamamen durdu.

“Teşekkür ederim.” dedim ve Arslan’ın gözlerine minnet dolu bir ifadeyle baktım.

“Biraz faydam olduysa ne mutlu bana.” dedi ve omzumu dostane bir şekilde sıvazladı.

“Sizden ayrılma fikri beni o kadar üzüyor ki anlatamam.” dedim sesimde hala o kırgın tını hakimiyet sürüyordu.

“Ben de kendimi timde çok iyi hissediyordum ama elden ne gelir ki ?” dedi o da benimle aynı kırgınlıkları yaşıyordu. Kolay şeyler yaşamamıştı o da. Kız kardeşinin doğumunda annesini kaybetmişti ve bildiğim kadarıyla babası onlara çok değer veren bir insan değilmiş. Kardeşine hem annelik hem babalık hem de abilik yapmıştı.

VATAN UĞRUNA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin