2

718 73 50
                                    

Çantamı toparlayıp saatlerdir eğilmekten tutulan boynumu esnetirken gözüm masanın bir köşesine bırakılmış zencefilli kurabiyeye kaydı. Saatlerdir ders çalışıyordum ama tüm o yoğunluğun arasında bile bir şekilde kendini belli etmeyi başarmıştı ahmak herif. Bütün gün geliştireceğim uygulamanın veri tabanı hakkında düşünürken gelmiş, sessiz sedasız masama kurabiye ve kahve bırakıp gitmişti. O andan sonra ise düşündüğüm tek şey sırf ben seviyorum diye aldığı kurabiyelerdi.

Tüm dengemi alt üst etmesinden nefret ediyordum.

Yavaş yavaş güneş batarken ikinci öğretim öğrencilerle dolmaya başlayan kantine bakıp gözlerimi ovuşturdum. Bugün biraz hasta ve biraz da yorgun hissediyordum, tek arkadaşım okula gelmediği için ona ders notları çıkarmış, teslim tarihi yaklaşan ödevlerim hakkında hiçbir şey yapamadığım için stresle ders çalışmaya çalışmıştım ancak bunda da iyi değildim çünkü tek bir kurabiye ile aklım başka yerlere kaymıştı.

İki aydır pes edeceği günü bekleyerek hata mı ediyordum? Hayatımda ilk defa birisi bana olan ilgisini saklamayarak gözler önüne seriyordu ama onun da sevgilisi vardı. Kendisinden ayrılmasını umursamayan garip bir sevgiliydi ancak önemli değildi, beraberlerdi sonuçta.

Bazen, bölümdeki bazı arkadaşlarımın onun ve gizemli sevgilisi hakkında konuştuklarını duyardım. Giray tüm okulda tanınan ve sevilen birisiydi, dolayısıyla yaptığı çoğu şey ile göz önünde oluyordu. Sevgilisi onu okula bırakıyordu ve birden birileri bunun hakkında konuşmaya başlıyordu. Kantin sırasındayken telefonda ona aşkım diyordu ve ne kadar çekici bir ses tonu olduğundan bahsediyordular, ders çıkışı elinde iki kahve ile arabaya biniyordu ve Giray çok düşünceli birisi oluyordu.

İnkar etmiyordum, bana olan ince davranışlarını istesem bile görmezden gelemiyordum zaten. Bazen benim bile aklıma gelmeyecek küçük şeylere takılıyordu. Bir keresinde hava yağmurluyken pantolonumun paçalarını katlamıştı mesela, kulaklığım kıyafetime dolanmasın diye özenle düzeltmiş, sınavdan önce midemin bulanmasını tahmin edip yeşil çay almış, bazı günler akşama kadar ders çalışıyorum diye çantama gizlice el feneri bile atmıştı. Çok düşünceli, nazik ve onu reddetmemi güçleştirecek kadar mükemmel birisiydi.

Ancak sevgilisi olduğu gerçeğini hiçbir zaman unutamıyordum. Bunun da ötesinde, sevgilisi varken bana böyle davranıyor olması gerçekten rahatsız ediyordu beni. Gece kafamı yastığa koyduğumda ve o gün olanları zihnimde yeniden yaşattığımda, iki saniye boyunca hissettiğim kalp çarpıntısı yerini suçluluk duygusuna bırakıyordu. Sanki hiç görmemem gereken güzel bir rüyadan uyanmış gibi hissediyordum, bana gerçek hayatı ve o hayattaki yerimi unuttuğum her an hatırlatıyordu farkında olmadan.

"Mon cheri, dersin bitti mi? Seni bekliyordum."

Kantinden çıktığım gibi yanımdan gelen sese döndüğümde mavi gözleri kısılarak gülümseyen yüzü ile karşılaştım. Son zamanlarda aklımdan çıkmaması yetmiyor gibi bir de sürekli etrafımda olması işleri zorlaştırıyordu. Ona hiçbir şey söylemeden yavaşça yürümeye başladığımda adımlarını benimkilere uydurarak yanımda yürümeye başladı. "Artık konuşmuyor muyuz glikoz şurubum?"

Hırkamın önünü kapatıp kızıl gökyüzüne bakarak derin bir nefes aldım. Saatlerdir basık bir salonda ders çalıştıktan sonra güzel havanın bir iki saniyeliğine tadını çıkarmak iyi gelmişti. "Ama tatlı şekerim," diye fısıldadı yanımdaki beden. Ona şekerin zaten tatlı bir şey olduğunu söylememek için dudaklarımı ısırmak zorunda kaldım. "Gerçekten üzülüyorum," diye devam etti cümlesine. "Lütfen konuşur musun benimle?"

Sesi gerçekten de üzgün geldiği için duraksadı adımlarım. Benden bir hayli uzun olması yüzünden kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda büyük bir ilgiyle izliyordu beni. "Beni rahat bırakmanı söylediğim her seferde daha çok geliyorsun üstüme," diye mırıldandım. Önüme dönerken omuz silkmiştim. "Ne yaparsan yap işte."

ASLA BELKİ | B×B×BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin