3

712 71 57
                                    

Hayatım boyunca bundan daha aptalca bir an yaşayamazdım sanırım. Tek bildiği ders çalışmak ve evde kedisiyle oynamak olan sıradan birisiydim ben, sadece bir arkadaşım vardı ve kimseyle de öyle kolay kolay samimi olamadığımdan kendimi yalnız olarak tanımlardım.

Sokaktan geçen herhangi biri gibi normaldim işte, Giray'ın iddia ettiği 'sen özelsin,' safsatalarına inanacak kadar kafayı yememiştim henüz, onların aksine.

"Siz ne dediğinizin farkında mısınız?" diyebildim dakikalar sonra, gözlerimin içine bakmaları yüzünden bildiğim tüm kelimeler aklımdan uçup gitmişti sanki.

Bize bir şans ver. Sesi kafamın içinde yankılanıyordu.

Giray'ın mavi gözlerine odaklandıktan hemen sonra, "Seni bir daha asla ama asla görmek istemiyorum," dedim net bir sesle. Beni neyin içine çekmeye çalıştıkları hakkında hiçbir fikrim yoktu fakat bu saatten sonra kimsenin eğlencesi olmaya hevesli değildim.

Geriye adımladığımda adını bile bilmediğim herif, ki bakışlarının tüylerimi ürperttiğini de es geçemezdim, "Biz ciddiyiz Özgür," demişti. Çatık kaşlarımla yüzüne baktığımda daha sakin bir şekilde devam etti. "Senden gerçekten bize bir şans vermeni istiyoruz."

"Benimle dalga geçmeyin! Ne istediğinizin gerçekten farkında mısınız siz?"

"Ama mon cheri," dedi Giray bana doğru bir adım atarak. Tekrar bir öpücük vakası yaşanmasın diye uzaklaştım ondan, artık yakınımda olmasına izin verebileceğimi sanmıyordum. Hareketimi fark ederek adım atmayı kesti, sesli bir nefes verdikten hemen sonra, "Aylardır peşinden koşuyorum glikoz şurubum, istersen bir bu kadar daha da koşarım ama en azından konuşup kendimizi güzelce açıklamamıza izin ver lütfen olur mu?" diyerek gözlerini kırpıştırdı. Mavi gözleri çakmak çakmak benim kahvelerime tutunurken hissetmem gereken duyguların birazını bile hissetmediğim için kendime kzımakla meşguldüm. Beni izinsiz öptüğünde sinirlenmeli ve bunu yanında sevgilisi de varken yaptığı için midem bulanmalı, o sevgilisi de sanki oyun oynamak ister gibi benden bir şans istediği için rahatsız olmalı ve tüm bunların da ötesinde, arkamı dönüp gitmeliydim sadece. Yaptığı ve yapacağı hiçbir açıklama durumu değiştirmemeli, düşüncelerime yön vermesine izin vermemeliydim.

"Şaşırdığını biliyorum güzel çiçeğim." dedi benim sessiz kalmama karşın. Yüzünde anlayışlı bir gülümseme belirirken "Ama inan bana her şeyin bir açıklaması var, yeter ki dinle mon bébé d'amour." diye devam etti cümlesine.

Bana böyle içimi görür gibi bakmasından nefret ediyordum. "Tamam, açıkla. Dinliyorum." Gerginlikten kasılan omuzlarımla birlikte gözlerimi kırpmadan yüzüne bakıyordum. Tıpkı istediği gibi konuşmasını dinleyecek ve sonrasında bir daha asla peşimde dolanmayacağından emin olacaktım.

"Nasıl?" Etrafına bakındı. "Böyle mi? Yolun ortasında mı tatlı şekerim?"

Sesli bir nefes verdim. Hava iyice kararmaya başlamıştı ve artık ciddi anlamda eve gidip uyumak istiyordum. Üstelik daha çalışmam gereken bir sürü dersler varken beni bu şekilde oyalamaları can sıkıcıydı. "Başka önerin varsa söyle yoksa gidiyorum," dedim sabırsızca.

"Senin evine gidebiliriz." Kalın bir ses bakışmamızı böldüğünde başımı çevirip kollarını göğsünde bağlayarak bizi dinleyen bedene baktım. Deri ceketi, boynunda görülen dövmeleri, kaşındaki piercing ve sert yüz hatlarıyla tam olarak uzak durmam gereken biri gibi görünüyordu. Bunun ön yargı olduğunun farkında olsam da elimde değildi, lisedeyken annemin itinayla uzak durmamı tembihlediği o serserilere benziyordu.

Saniyeler süren incelemem son bulduğunda, "Neden yabancı birilerini evime götüreyim ki?" dedim saçma fikrine kaşlarımı çatarak. Tanımadığım ve biraz bile güvenmediğim halde sokak ortasında konuşmak dahi zor geliyordu. Ve buna rağmen bir tanesiyle dakikalar önce öpüşmüştüm ben... hala inanılmaz geliyordu.

ASLA BELKİ | B×B×BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin