- Başlangıç -

58 10 3
                                    

"Kader demiş; Yolu çizen ben değilim, sizsiniz. Ben kalemi verdim, yolu da çizdiniz. Karşınıza ne çıkıp çıkmayacağına karışmam."

Ne doğru bir söz değil mi? İnsan elinde ki kalem ile çizer yolunu. Ne ile karşılaşıp karşılaşmayacağını kimse bilemez. Asıl kalemi tutan kişinin bilmesi gerekir bunu. Başkasının değil.

Fakat, ben bunu yapamadım.

...

Birden bire çalmaya başlayan ağır ve yüksek siren sesleri, yanıp sönen kırmızı ışıklar ile boyamıştı odayı. Vişnu, sirenlerin çalması ile hızla arkasını dönüp etrafına bakınmaya başladı. Kaşlarını çatmış, gözleri büyümüş ve incecik dudaklarını bir birinden ayırmış bir şekilde etrafına bakarken, aynı anda hilal şeklinde ki tezgahına doğru ilerliyordu. Acele ile gittiği tezgahın da, incecik parmakları ile bir çok düğmeye rastgele basmaya başladı. İlk uyandığımda gördüğüm rasgele yanıp sönen kare ışıklar bile sönmüş, sadece yanıp sönen kırmızı ışıklara dönmüşlerdi. Ben ne olduğu hakkında bir fikrim yokken, sadece içime atmam gereken sinirim ile beraber çatılan kaşlarım ile Vişnu'ya seslendim. "Hey, ne oluyor?!"

Vişnu, düğmelere dokunmayı bıraktı ve tek bir düğmeye basarak bangır bangır bağıran siren seslerini susturdu. Önlüğünü sırtından çıkartıp bir köşeye fırlatıp, dudaklarını iki kenara doğru sertçe kıvırdı. Hızla başını bana doğru döndürüp gözlerini bana kenetledi. "Bana daha sonra diklenebilirsin. Fakat, şimdi sana bir soru soracağım." Dediğinde etrafta derin bir sessizlik oluştu. Ben kulaklarımı dört açmış sorusunu beklerken, hala olayları kavramaya çalışıyordum. Vişnu, o sırada tek kaşını havaya kaldırıp, gülümsemesinin ardında görünen bembeyaz dişlerini sıktı ve; "Kaçmayı sever misin?"

Vişnu, bunu dediğinde bir gözünü bana karşı kırptı. Ben ona çatık kaşlarım ile anlamsızca bakarken, birden bire içinde olduğumuz metal yığını haraket etmeye başladı. O anda arkadan cızırtılı bir ton ile yükselen bir ses; "Kanundan kaçış modu, aktif!"

Hala kıpkırmızı olmuş odanın içerisinde iken, yavaş yavaş haraketlenmeye başlayan metal yığınının içinde dengemi sağlamaya çalışıyordum. Vişnu ise bir anda uzaktan duyulmaya başlayan siren sesleri ve cama yansıyan kırmızı-mavi ışıklar ile beraber kafasını tezgahına döndürdü. Bir elini tezgahında duran bir kola yerleştirdi, diğer elini ise tezgahta ki tuşlardan birine koydu. O anda önün de beliren bir ekran, dışarısı olduğunu düşündüğüm bir yeri gösteriyordu. Çıkan ekran ile beraber, ekranın iki yanında iki küçük ekran daha belirdi. Bu ekranlar büyük ekran aksine, bize doğru gelen bir kaç mavi ve kırmızı ışıklı metal yığınlarını gösteriyordu.

Yavaş yavaş haraket etmeye başlayan metal yığını, büyük bir gümbürtü ve sarsıntı ile hızla haraket etmeye başladı. Ben daha yeni yeni dengemi sağlamışken, gümbürtü ile sırt üstü yere kapaklanmam bir olmuştu. Sürekli olarak devam eden gümbürtüler ve sallantılar eşliğinde yerde yatarken, bana doğru gülümseyen ve heyecanı gözlerinden okunan Vişnu'ya sakince bir soru sordum.

"NE OLUYOR -şok edici küfürler- ?!"

-Vişnu-

Sanırım, savaş koyu'na son girişimden sonra, her zaman ki gibi tekrar polisleri peşime takmayı başarmıştım. Her seferinde yaşım gereği hapse girmesem de, peşime polis takıp yakalatırlar, velilerime haber verildikten sonra bir kaç haftalığına ev hapsi verirlerdi. Bir çok kez gerçekleşen bu olaylardan sonra polisler ile iyi anlaşan biri haline gelsem de, adalet dostluk tanımazdı.

Deli adam Mares ile sakin konuşmamızın ortasında iken, çoktan peşime düşen polisler yerimi tespit etmişlerdi. Yeni nesil polislerin oldukça hızlı olduklarını kabul etmem gerek. Ben daha hazırlık yapmaya fırsat bulamadan dibimize kadar girmişlerdi. Ben o anın paniği ile biraz fazla endişeli görünsem de, alışık olduğum bir durumdu. Soğuk kanlılığımı koruyarak sadece bangır bangır bağıran siren sesini susturmaya yarayan düğmeyi arıyordum. O sırada bir soru sorma gereği duyduğum mares'e öylesine bir soru sorduktan sonra, her zaman yerini unuttuğum düğme, büyük ve kırmızı yapısı ile sanki beni çağırıyordu. En sonunda bulduğum düğmeye elim ile hızla basıp, aynı anda sirenleri susturmuş, kaçış modlarını aktif edip, peteri haraket etmesi için uyandırmıştım. Önceden avucum ile kavradığım haraket kolunu yukarı doğru hafifçe çekerek, peteri ayaklandırdım. Bu saniyelik süreçte kısa kısa sarsıntılar olsada ben çoktan alışmıştım. Buna rağmen maresin fazla tepki verdiğini düşünüyorum. Denge özürlüsü olabilir mi?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 09 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÇarmıhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin