2. bölüm

77 9 19
                                    

(Hikayenin zamanı şu şekilde, son bölümde 1 yıl sonra demeden önce çocuklar 8' li grup maçlarından sonra 9'lu maçlara katılacaklar.)
Bu arada kızın ismi Hena Asena

)Bu arada kızın ismi Hena Asena

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Evet hikayemize devam edelim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Evet hikayemize devam edelim.

Çok yorgundum. Kulaklığımı kulağıma taktım. Sakın bı müzik açtım. Uyumaya başladım.
........................................................................
Uyandığımda babama sordum:
- Baba,inmemize ne kadar kaldı? Babam:
- Uçak yarım saate iniş yapacakmış. Lavaboya gittim. Saçımı başımı düzelttim. Lavabodan çıktım yerime oturdum. Uçakta anons yapıldı:
- Sayın yolcularımız, uçağımız 15 dakikaya iniş yapacaktır. Kemerlerinizi takınız. Derin bir nefes aldım. Camdan dışarı baktım uçak iniyordu. Kalbimde küt küt atıyordu, ne de olsa istediğim her şeyi yapacağım yer Japonya olucaktı. Yapacağım şeyleri düşünürek uçaktan indim. Sadece boksu gerçek anlamda hayatıma geçirmiştim. Bakalım judo ve futbol gerçek anlamda hayatıma girecek miydi yoksa sakinleşmek için kullandığım oyuncaklar olarak mi kalıcaktı. Bunu ben ve zaman belirleyecekti. Hadi bakalım başlayalım!

Japonya'da ki evimize doğru bı taksiyle yol aldık. Taksiden indik eşyalarımızı da bir nakliyeciden ayarlattırdık. Babam:
- İstersen bı turla gel,hem etrafı görürsün. Evden çıktım saat daha erkendi. Saatin 6'sın da bı koşu yapmaya çıktım. Akıllı saatime baktığımda neredeyse 1 kilometre koşmuştum. Buda benim 1 saatimi aldı. Bir markete girdim su aldım. Bir banka oturdum. Telefonla uğraşıyordum. Kulaklığımı kulaklarımdan aşağıya indirdim. Suyumu içerken karşıda dört tane çocuk gördüm. Üç tanesi tıpa tıp aynıydı. Sadece saç şekilleri, ayakkabı ve kıyafet renkleri farklıydı. Sanırım üçüzlerdi. Öbürü ise üçüzlerden biri değildi. Üçüzler karşılarında ki çocuğa sert davranmaya başladılar. Telefonumu alıp video kaydına başladım, ne de olsa Japonya'ya yeni gelmiştim. Her an herşey başıma gelebilirdi. Evet kendimi savunabilirim ama onları ihbar etmem gerekirse ne yapacaktım? Video kayda alırken dik saçlı sarı renk giyinmiş çocuk karşısında ki çocuğun karın boşluğuna bir tekme atmıştı. Çocuk geriye doğru afalladı. Kırmızı renk giyinmiş çocuk da karşısında ki çocuğun kolunu geriye doğru bükmüştü. Çocuk bağırdı, bağırınca dik saçlı çocuk etrafa baktı ve beni gördü kaşlarını çatarak bana bakmaya devam etti. Kahküllü çocuk karşısında ki çocuğun kulağına eğilip birşeyler söyledi. Çocuk belli ki korkmuştu. Korkuyla başını salladı ve oradan uzaklaştı. Videoyu kapattım, üçüzler bana doğru geliyordu. Hızlıca banktan kalktım. Yürümeye başladım telefondan konum uygulamasına bakıyordum ki telefonum kapandı. Korktum ama sinirlendim olduğum yerde durdum ellerimi yumruk yaptım. Telefonumun şarjı bitmiş olabilirdi ama yansıması işime yarayacaktı, telefonumu ön yüzünü arkaya bakacak şekilde elimle tuttum. Telefonun yansımasına baktım. Kırmızılı çocuk elini omzuma doğru atacakken çocuğun kolunu tuttum kendi belimi çocuğa yakınlaştırarak ayaklarımdan güç aldım. Çocuğu yere attım. Dik saçlı çocuk bana saldırcakken kahküllü onu durdurdu ve konuşmaya başladı:(Japonca)
- Belli ki kendini savunabiliyor. Kızı korkutamayız. Ben:
- Kahküllü doğru söylüyor öbür ikiniz onu dinleseniz iyi edersiniz. Kahküllü güldü. Kırmızılı yerden kalktı ve konuşmaya başladı:
- Telefonundan bizim görüntülerimizi silersen iyi edersin. Kendimiz için değil senin adına kötü olur. Güldüm:
- İstesem de bunu yapamam maalesef. Kahküllü:
- Yani, bu ne demek oluyor? Telefonumu gösterdim:
- Kapalı, telefonum kapalı.
Kahküllü:
- Peki, evin nerede? Ben:
-Bilmiyorum dedim, Japonya'ya yeni taşındık. Kahküllü:
- Tam olarak ne zaman taşındınız? Anlam veremedim bu soruya ama cevapladım:
- Çok,çok daha yeni 1 saat önce geldik. Üçüzler şaşırır ifadeyle bana baktılar. Kahküllü:
- O zaman seni bizim evde misafir edelim hem telefonunu şarj edersin, ne dersin? Normal şartlarda böyle bir şeyi kabul etmezdim fakat şuan başka çarem yoktu. Ben:
- P-peki teşekkürler ama saat daha çok erken, akşamüstü geçsek olur mu? Dik saçlı çocuk:
- Oh oh, ne güzel birde bunun keyfini bekleriz. Sinirlendim, yüzüne yumruk aticakken kahküllü kolumu tuttu:
- Sakin olmayı deneyebilir misin? Ben sinirlenmiştim:
- Of ! Tamam her neyse bir daha görüşmemek üzere! Ordan uzaklaşmaya başladım. Yürüdüm, yürüdüm saat kaç bilmiyordum ama hava kararıyordu. Bir tane saha gördüm,toprak bir zemini vardı. Sahaya indim bir yere oturdum. Bir kız ve köpek gördüm. "Zach" diye bağırıyordu. Futbol antrenmanı yapıyor gibi gözüküyordu. Arkasından da bir çocuk gelmişti. Çok bağırıyordu. Bana sertçe bir şut atılmıştı,top uzaktan gelmişti ama çok sert ve hızlıydı. Top gelirken arkasından o gıcık üçüzler çıkmıştı. Daha çok sinirlendim:
- Hey ne yaptığını sanıyorsun! Kenara çekildim top bana isabet etmedi. Üçüzlerin üstüne yürüdüm. Ellerimi yumruk yaptım:
- Siz kimsiniz ya?! Kibirli kibirli hareketler filan, hayırdır evde prenses gibi mi yetişiyorsunuz? Kahküllü:
- Ev demişken, bı adam seni arıyordu kızın olduğunu söyledi ve seni tarif etti. Ben:
- Ee? Kahküllü:
- Yani eve gitmek istiyorsan bizle gelmek zorundasın. Ben:
- Peki sizde ki gıcıklık zorunlu mu?
Gözlerimi devirdim. Arkadan gül kurusu renginde saçları olan kız:
-Ouzo, bu kız kim? Kırmızılı,kıza döndü:
- Hiç kimse. Çok sinir olmuştum, bana şut çektikleri topu almaya gittim ve olduğum yerden abanarak topa vurdum. Top hızlı ve sertti, hepsi şaşırmış bı şekilde bana baktı. Ben:
- E,gitmiyor muyuz? Dik saçlı cocuk topu almaya gitti. Geldiğinde yol almaya başladık. Ben:
- Siz böyle sıkıcı mısınız? Kahküllü:
- Adın? Ben:
- Hena Asena. Kahküllü:
- Japon isimlerine benzemiyor,
nerelisin? Ben:
- Türküm! Sizin adınız ne? Kahküllü:
- Ryuuji Furuya. Dik saçlı çocuğu gösterdi,o ise Kota Furuya öbür kardeşimin adını duydun zaten. Kızı gösterdi, Erika Takatou öbür çocuk da Shou Outo. Ryuuji elini uzattı:
- Memnun oldum, ne kadar harika bir tanışma olsa da. İçimden:
- Ben hiç olmadım ama.. Erika ile ve öbürleri ile tanıştım. O şekilde yolu geçirdik. Ryuuji:
- Baban olduğunu söyleyen adam burada. Ben:
- Teşekkürler fakat sizin eviniz nerede? Ryuuji yanımızda ki evi gösterdi. Ne yani yan komşumuyduk? Yüzüm buruştu. Kota:
- Ne o? Pek sevinmedin galiba, her neyse senden kurtulduğumuz için şanslıyız. Ben:
- Bende öyle! Hızlıca eve girdim telefonunu şarja taktım. Evi gezdim, iki katlı klasik bir evdi. Evin ön bahçesine çıktım. Babam yanıma geldi, oturdu:
- Kızım bugün neredeydin, endişelendim senin için. Sana ulaşamadım da. Ben:
- Babacım, telefonumun şarjı bitti sonra üc tane çocuk senin beni aradığını söyledi ve beni buraya getirdiler. Babam:
- Evet canım, yan komşumuzun üçüz oğulları. Babaları ile tanıştım gayet düzgün insanlar. İçimden:
- Tabi,tabi! Eve girdim, odama çıktım yatağıma uzandım. Kim tahmin edebilirdi ki ilk günümün boyel olacağını? Derin düşüncelerimle uykuya daldım...
-----------------------------------------------------------

Bölüm nasıldı, fikirlerinizi belirtin lütfen. Bu bolüm 940 kelimden oluştu,umarım seversiniz, yeni bölümde görüşmek üzere!

VİCTOR KİCKOFF: YENİ BİRİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin