1.Aynı günün ertesi

25 2 0
                                    

PİNHANİ: Bilir O Beni?


Birinin kolumu adeta deşmesiyle gözlerimi açtım acıyla. Karşımda sevmediğim insan suratıyla karşılaşmak bütün günümün berbat geleceğinin sinyallerini veriyordu. Yerimden hızla doğrulup kolunu hırsla ittim. Bana bakan iğrenç bakışlarıyla sesini oldukça yüksek tutarak. "Yine sen yaptın değil mi?" Uykudan yeni uyanan zihnim karmaşıklığı ile. "Sabah sabah ne saçmalıyorsun Ezgi?" Delirmiş gibi sağa sola yürüyerek bana döndü. "Bu odada hırsızlık yapa bilecek potansiyele sahip olan tek sensin?" Hırs ve öfkeyle yerimden kalkıp hızlıca kolunu kavradım.
"Bana bak haddini bil saçma sapan konuşup beni dinden imandan çıkartma?" Kolunu benden kurtarıp ağlamaya başlayınca şokla ona baka kaldım, ben daha şoku atlatamadan kapı açıldı ve yurt müdürü içeri girdi.

O kadar şanslı bir kızım ki benden nefret eden Müdür tabikide benim değil Ezgi'nin yanında olup ona inanacaktı. Sanırım pılımı pırtımı toplamaya başlasam benim için iyi olacaktı. Derin nefesler alıp ağzımı açmadan olanları izledim. Tabi ki de kendimi savunmam gerekirdi, ama artık kendimi savunacak mecalim yok. Onlar bana kapiy8 göstermeden önce tüm eşyalarımı yerlere saçıp önce onları hiçbir şey çalmadığıma ikna ettim. Bu sahneyi defalarca kez yaşadığım için tekrarını yaşamak istemiyordum. Yurt müdürü bana soran gözlerle bakıyordu kapıdan çıkmadan onlara baktım. "Her gün aynı terane. Ve ben gerçekten yoruldum." Bavulumu kapıdan çıkarıp Ezgi'ye döndüm. "Bunun karşılığı olacak? Belki şimdi değil ama inan bana olacak. Bana attığın o tüm iftiralarını sana ödeyeceğim."

Yurttan çıkarken üzülmek ve sevinmek arasında kaldım. Belki gidecek yerim olsa bu cehennemden kurtulmuş sayardım ama gidecek yerim yok tu.

_____________

Hayatta şansı olan insanlara hep özendim? Şans öyle bir şey ki bana uğramak nedir bilmiyordu? Annem ve ablam benden ölesiye nefret ederken onların kapısında çalmak için cesaretimin gelmesini bekliyordum. Kapıyı çalsam büyük ihtimal bu sonum olurdu.

Başka gidecek yerim yok?

Bavulumu merdiven kenarına bırakıp iki basamağı çıkacakken kapının arkasından Annemin sesini duymamla kapıyı çalmak için kalkan elim indi telaşla.

"Turna ocaktaki yemeğin altını birkaç dakika sonra kapat kızım?" İki basamağı inip 'kızım' kelimesinin buruk hüznüyle dururken kapı açıldı. Beni görünce şeytan görmüş gibi olunca kalbim hüzünle acıdı.

Bana uzun uzun nefretle baktı. Gözlerim doldu ama bana bakan gözlerinden gözlerimi ayırmadan. "Merhaba Anne?" Dediğimde. Hızla beni geriye ittip evin kapısını kapattı. Koluma sarılıp beni geriden geri itelerken. "Çabuk defol! Turna'ya gözükme!" Kolumu ondan kurtarıp ona döndüm.
"Anne-!" Dediğimde. "Kes!" Diye sözümü kesti. Eliyle bavulumu gösterdi. "Hemen şimdi gitmezsen katil var diye bağırırım!" Derin bir nefes alıp, bavulumu alırken. "Siz benden nefret edin?" Dolan gözlerimi saklamadan ona baktım. "Ama ben ne pahasına olursa olsun nefret etmeyeceğim. Siz bana istediğiniz kadar katil deseniz de?"

Arkamı dönüp oradan uzaklaştım. Bazen insanın gerçek ailesi yoktur. Dostu yok tur? Sevdiği de yok tur? Bazen insan kimsesizdir? Sokaklar dostur insana. Kaldırımlar ailedir belkide?

Ağlardım. Artık kimseye ağlayacak takatim kalmamıştı.

__________^

Saçma ama, hiç ummadığın anda şans insana güler belkide. Üniversitede ev arkadaşı kısa süreliğine şehir dışına çıkan bir arkadaşım kısa bir süre de olsa onda kala bileceğimi söylediğinde şans arada bana da gülüyor diye düşündüm .

Neyseki ilk geceyi sorunsuz anlatmıştım.

Kafamı tüm olumsuz olaylardan uzaklaştırıp öğrenci olduğumu ve biraz da olsa hayatan zevk almam gerektiğini hatırlayıp herşey den uzak bir mekan buldum.

SERÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin