4. Beyaz Yalan

10 1 0
                                    

Duygusal olmak biraz sıkıntılı bir iş. Sürekli asık suratlı bir halde ortalıkta dolanmak hep sinir bozucu gelmiştir bana. Drama severdim ama her zaman değil. Neşeli olmak dertleri unutmak tercihim di her zaman. O yüzden şarkıların da insanların enerjisini etkilediğini bildiğim için aşağıya inince tam aklıma bir orkestra ya ihtiyacım olduğu gelmişti ve iner inmez karşımda bir orkestra gördüğümde şaşırmamam gerektiğini hatırlattım kedime. Çünkü Arın her şeyi kontrol etmek te  başarılıydı. Orkestrada olan herkesle tanıştık. Şu an her ne kadar da isimlerini hatırlamasam da.
Neyse kısa sürede ezberlemem gerektiğini kafama yazıp içerdeki ufak çaplı demek isterdim ama yoğun kalabalığı görünce daha önce bu kafenin hiç bu kadar dolu olmadığını anımsadım. 

Neyseki sonunda sahneye doğru yürüyüp etraftaki alkışları duyunca kalbim kendini ufak ufak hatırlattı. İlk şarkımız eğlenceliydi.

Bedenim kasılınca direkt karşında olan adama baktım. İyi olmadığımı anlamış gibi güzel ve güven dolu bir gülümsemeyle. "Yapa bilirsin?" Dedi dudaklarını oynatarak. Derin nefes alıp ona bakarken arkamı dönüp adının İbo olduğunu hatırladığım adama baş haraketi yapınca içeriye müziğin sesi doldu. Aslında daha öncede insanların önünde şarkı söyledim. Ama burda olmak bana çok garip hissettirdi. Tekrar derin bir soluk alıp kendimi âna  ve şarkının sözlerine bıraktım.

Hepimize iyi kötü bir şeyler oldu
Bir sana olmadı, hayret
Sen gerine gerine dolaşırken
Biz hayat kavgasında, ha gayret

Biz elimize yüzümüze bulaştırdık
Azıcık yoldan çıkınca
Sende hasar sıfır maşallah
Dağları çamları bile yıkınca

E bize de öğret, etme günahtır
Duvar kovuğundan çıkmadık
Bizim de anamız babamız var da
Bu yolları hiç çakmadık

Çalkala hadi adamım
Devrine durumuna göre çalkala
Hadi kitabına uyduralım
Ele aleme karşı zevahiri topla

Çalkala hadi adamım
Devrine durumuna göre çalkala
Hadi kitabına uyduralım
Ele aleme karşı zevahiri topla

Seni lapacı
Seni lapacı
Seni lapacı
Seni yıkamacı yağlamacı
Seni lapacı
Seni yıkamacı yağlamacı

Şarkının sözlerini Arın'a baka baka söyledim. Arın hiç istifini bozmadan sadece bana bakıyordu. Gözlerini tek bir an bile üstümden çekmeden. Rahatsız olduğumu söylesem yalan olur ama rahatsız olmadım sanırım. Hatta hoşuma bile gitti.

Aslında hiç hoşuma gitmemeliydi. Şarkı bitince bir alkış koptu. Tabi benim kalbim de koptu. Yeni şarkıya gireceğimi düşünüyordum ama Arın bana seslendi. "Serçe?" Adımı daha önce hiç söylediğini fark ettim. Ne güzel söyledi ismimi. Bana doğru bakıp çağırır gibi bakış atınca ben de ona doğru yürüdüm. Bir kaç kişinin övgü dolu sözlerini duyarak.
Ona yaklaştığım da eliyle yanında olan arkadaşlarını gösterdi. "Arkadaşlarım seninle tanışmak istiyor?" Gösterdiği kişilere baktım. Adam 30 larında kavruk tenli cüselli bir adamdı. Ama yanındaki kadın da onu kadar dikkat çeken bir auraya sahipti. Sarışın uzun boylu kızın yeşil gözleri tıpkı yakutlar gibi parlıyordu. Kız sevecen tavırla elini  bana uzatıp. "Ben Sidelya Arın'nın çocukluk arkadaşıyım?" Dediğinde elini sıkıp. "Yıldız çiçeği?" Dediğimde benimle beraber gülümsedi. "Bende memnun oldum Sidelya." Yanında duran adamı göstererek. "Nişanlım Demir. O da bizimle berber büyüdü yani üçümüz çocukluk arkadaşız?" Demir bana başını sallayarak. "Memnun oldum Serçe. Ayrıca sesin de güzel?" Ona tebessüm ederek Arın'a baktım. "Teşekkür ederim çok naziksin?" Dediğimde Arın kolumu tutup ona bakmamı sağladı. "İstersen biraz dinlen?" Dediğinde ona minetle bakıp. "Yorulmadım." Dediğimde. "Peki demişti ki cebimdeki telefonum çalmaya başladı. Arayan Ulduz'du. Aslında açmayacak tım ama  ısrarla arayınca açmak zorunda kaldım. "Serçe!" Diye bağırırım kalbime tonlarca acı göndermeye başladı.
"Sorun ne?" Dediğimde ağlayan sesiyle korkum hat safaya ulaştı. "Konuşsana Ulduz ne oldu?" Hıçkırıkları arasında. "Annenlerin evi yanmış!" Telefonla kala kaldığımda hayat o an durdu benim için.

SERÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin