Arkamda olan Yavuz'a gülümseyip mikrofona yaklaşıp şarkıya girdim. İçerde olan her kes bana dikkatle bakıyordu.
Bak bana, bak bana
Ne zerre kaldı benden
Sev beni, sev beni
İstemem başka sendenKim bilir neredesin?
Bilinmez bir yerdesin
Sev beni, tek beni
Öyle sev kiAma zamanı değil
Zamanı değil
Gitmenin
Kendimden sana sana sana sana sanaİçerde büyük bir alkış kopunca kalbim heyecanla çarpınca heyecanla sesim titredi.
O bir tepe ben bir ova
Koyulmuşuz aynı yola
O gök mavi bense kara
Koyulmuşuz aynı dünyayaZaman zaman sorarım "neden?"
"Zaman nedir, sabah nedir?"
Şimdi gitsem buralardan
Bunu kim bilir, kim bilir?Bak bana, bak bana
Ne çok şey aldın benden
Sev beni, sev beni
İstemem başka sendenKim bilir neredesin?
Bilinmez bir yerdesin
Sev beni, tek beni
Öyle sev kiAma zamanı değil
Zamanı değil
Gitmenin
Kendimden sana sana sana sana sanaBitirdiğimde içerdeki her kes bana duygulu duygulu bakıyordu.
Bir kaç hafta önce Yavuz bana elinde bir broşür ile gelip bu yarışmaya katılmak istediğini söyledi. Onu kırmadım. Yarışma oturduğumuz semtin belediyesinin tiyatro salonunda oluyordu. Kaybedecek bir şeyim olmadığı için bu sabah unuttuğun için zar zor yetişmiştim. Ama Yavuz da adamı deli ediyordu. Başımda tonla dert varken Yarışma düşünmezdim ya. Neyse ki sabah zibilyon defa araması sonucunda uyanmış ve yarışmaya katıla bilmiştim.
Şarkımızı söyledik bizden daha iyi daha kötü sesleri de dinledik 2.ci olduk. Bu bile benim için iyi bir gelişmeydi. Kibirli ve kendini beğenmiş biri değilim. O yüzden kaybetmekten korkmuyorum. Kazanmak ta kaybetmekte erdemliktir bence. Önemli olan cesaret ederek böyle şeylere katılmam dı benim için.
Tiyatro salonundan ödüllerle uğurlandık. Ödülümüz iki adet şehir tiyatrosu bileti ve ufak bir miktar paray dı. Ben tiyatro sevdiğim için biletleri bana verdi Yavuz. "Biliyorsun sevmem?" Dediğinde.
"Başka kiminle gideceğim ki?" Dedim yüzümü ağlamaklı gibi yapınca. O da alt dudağını sarkıtıp. "Senin için bile olsa dayanamam." Dediğinde koluna girip yürüdük. Yanından geçtiğimiz bir stantta SMA hastası küçük bir bebeğe bağış toplandığını görünce yarışmadan kazandığımız parayı oraya bağışladık. Bunu başta fark edip teklif eden Yavuz du. Yavuz kalbi kocaman temiz biriydi.
Yolda yürürken arada sırtındaki gitarı omuzundan kaydığı için düzeltirken. "Sabah yurduna gittim sana ulaşamayınca. Ordan ayrıldığını söylediler? Nerede kalıyorsun sen?" Omuz silkip yürürken. "Odamda olan Ezgi yüzünden kendim ayrıldım." O sormadan olanları anlattım. Bana şaşkın şaşkın ve sinirle bakıyordu. "Ama merak etme?" Onu durdurup yüzüne baktım. "Şu bahtsız kıza ilk defa şans güldü ve kalacK yer ve iş buldun." Dediğimde bana sevinçle sarıldı. "Ciddi misin?" Kulağının dibine."Evet." Diye bağırdığımda yürüdüğümüz meydandaki her kes ıslık çalarak alkışlamaya başlayınca ikimizde şoklar içinde birbirimize baktık. Yavuz bana masum masum bakarak. "Ben farkında olmadan sana evlenme teklifi falan mı yaptım?" Omuzuna nazikçe vurup. "Şapşal yanlış anladılar." Aynı anda kahkahalarla gülmeye başladık. Etrafımızdaki insalar bizi mutlu sandıkları için yargılamadan bakıyorlardı. Bazı genç kızlar imrenerek bakıyordu. E Yavuz yakışıklı Çocuktu uzun boylu koyu kumral ela gözlü bir dalyan yakışıklıydı. Yanımıza gelip geçerken. "Mutluklar." Dikeyrek giriyorlardı. Yavuz kolumu çektirerek beni ordan götürürken." Yürü kızım yoksa gün nikah masasında bitecek!" Dediğinde gülmekten yanaklarım ağrıyordu artık. Tavrımı bozup yalandan dudaklarımı sarkıtıp. "Ne yani ben evlenilmeyecek kadar çirkin miyim?" Dediğimde. Hızla bana döndü. "Hayır öyle değil? Yani evlenirim seninle? Ama sen zaten benim arkadaşımsın , arkadaşa nikah düşmez ki? Ya da düşer mi?" Elimi ağzına kapatıp. "Tamam şaka yaptım sakin ol?" Hınzırca gülüp omuzumu omuzuna vurmaya çabalayarak. "Merak etme evde kalırsam alırım seni?" Yanından ayrılırken arkandan. "Bulursan alırsın?" Dedi. Ve sonra gülerek. "Evde kalmış kız kurusu?" Dediğinde. Ona öfkeyle döndüm. Aramızda yirmi adım kadar varken. "Sensin evde kalmış Abazan! Ben sadece 23 yaşındayım sen 26 yaşında evde kalmış bir abazansın!" Dediğimde. Yanımızdan geçen yaşlı insanlar bana kınayarak bakıyordu. Omuz silktim ve ordan Yavuz'a tiripli yürüye yürüye ayrıldım. Beni ne kadar arasa da açmadım. Abazan işte ne olacak?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERÇE
Action"Katil kim!" "Duyuyor musun beni Serçe? Bana yardım et. Katil kim!" Susuyordu . Çünkü konuşmak, ve anlatmak ona çare olmayacaktı. Bildiği tek gerçeği söyleyi verdi. "Benim." Dediğimde anlamsızca bana baktığını tahmin etmem zor değildi. Kafamı kaldı...