5.Bölüm

1.9K 99 21
                                    

Multimedya; Helin ve Yusuf.

Hatırlatma;

Durakta öylece otururken tam önümde pahalı olduğu her halinden belli olan bir Bmw araba durdu. 'Benim için gökten araba gönderdiler' diyip kendi kendime güldüm.

Arabanın siyah film camları bir süre sonra açıldığın da benim de gözlerim eş zamanları olarak açılmıştı. İçinden, hani şu geçen cafede beni garson sanan çocuk, o çıkmıştı. Ben hala mal gibi çocuğa bakarken, çocuk elini sallayarak daldığım düşüncelerimden kurtardı beni.

Ayağa kalkarak arabanın yanına gittiğimde başımı eğdim ve camdan çocuğa baktım.

''Burda ne işin var, beni mi takip ediyorsun yoksa?'' diyerek şüpheli bakışlarımı çocuğa yönelttim. Çocuk alayla güldü.

''Ne gülüyorsun be? insan gibi soru sorduk..Tamam beğendin anladım da, sapık gibi takip etmek ne deme--'' Kızın biri beni itekleyerek arabanın içine bindi ve adını bilmediğim çocuğun yanağından kocaman öptü. Ben hala şaşkın bakışlarla onları izlerken çocuk tepkime güldü. Kız beni gösterip yanında ki çocuğa, ''Bu kız kim acaba sapık gibi dikiliyor başımızda..'' dediğinde çocuk kahkaha attı. O an yer yarılıp yerin dibine girseydim keşke.

''Bilmiyorum, dediğin gibi sapığın biri herhalde..'' diyerek gaza bastı ve bir şey söylememi beklemeden gönden kayboldular..Arkasında göt olmuş bir adet Gece bırakarak..

----<<<<>>>>----

Adını bilmediğim çocuğun beni göt edişinin üzerinden üç gün geçmişti ve bugün Cumartesiydi, yani okul yoktu. O gün otobüs gelmeyince Yusuf'u aramıştım ve gelip beni almasını rica etmiştim. Gelir gelmez neler olduğunu anlatmam gerektiği hakkında sorular sorunca okulda Helin'in yanında anlatacağımı söyledim. Okul'a geldiğimde Helin ve Yusuf pür dikkat beni dinliyorlardı. İkisine de sabah olanları anlattığımda önce ikisi de şaşırmış, sonra göt oluşuma kahkaha atmış ve Yusuf ayrıyetten sinirlenmişti. Her zaman ki gibi zor tutmuştuk.

Bugün  hafta sonuydu, Helin'le buluşmak için sözleşmiştik. Avm'ye gidip alışveriş yapacağımız için Yusuf bize katılmayı reddetmişti, ama bir sorun olur düşüncesiyle alışveriş bittikten sonra onu aramamızı söyledi.

Üstüme şık bir şeyler geçirip Helin'i bekletmemek için hemen yola çıktım. Otobüs durağına geldiğim de bu sefer şanslıydım ki hemen gelmişti ve kaçırmamıştım.

Üstüne üstlük bir de oturabileceğim boş bir yer bulunca dünyanın en mutlu insanı olmuştum..tabi ki şaka. Otobüse binmeye alışmaya başlamıştım. Eskiden her yere ya şoförler bırakırdı ya da taksiyle giderdim. Ama hayatımda eskisi gibi gösteriş istemiyordum..en azından zorunda kalmadıkça.

O gün okuldan eve geldiğimde annem evde yoktu. Yemeğimi yemiş, ödevlerimi yapmış ve biraz da dizi izlemiştim. Annem iki-üç saat sonra geldiğinde sımsıkı sarıldık. Ne olursa olsun, o benim hayatımdaki en değerli kişiydi. Hep böyle olurdu zaten, babam yüzünden tartışıp, dayanamayıp geri barışırdık.

Otobüsten indiğimde karşıdan karşıya geçip beni Avm'nin gösterişli kapısında bekleyen Helin'in yanına gittim. Yanına ulaştığım da bana sıkıca sarıldı. Bende sarılışına samimi bir şekilde karşılık verdim.

Birlikte kol kola Avm'ye girdik. ''Yusuf ne zaman gelecek?'' dediğimde omuz silkip, ''Alışverişten sonra ararız, gelir..'' dediğinde başımla onayladım. Bir süre hiçbir şey almadan mağazaları dolaştık. Helin denediği her şeyi kabinden çıkıp teker teker bana gösteriyordu. Bende giydiklerine göre yorum yapıyordum. Bende arada beğendiklerimi giyip Helin'e gösteri yapıyordum.

Helin elinde bir elbiseyle geldiğinde elbiseden gözlerimi alamadım. Kırmızı, uzunca bir elbiseydi. Boyundaki askılar çapraz geliyordu ve üzerinde çok dikkat çekmeyen ufak taşlar vardı. Şuana kadar denediklerim içinden, daha giymeden bile en sevdiğim bu olmuştu. Helin elbiseyi elime tutuşturup beni kabine yolladı.

Elbiseyi hızla üzerime geçirip dışarı çıktığımda, Helin kapının önünde elindeki topuklu ayakkabılarla bekliyordu. Ayakkabı bilekten bağlamalı ve parıltılı siyah bir rengi vardı ve bu elbiseyle muhteşem olmuştu. Aynadan kendime baktığımda, tahmin ettiğimden daha güzel olmuştum.

''Bunu kesinlikle alıyorsun, itiraz yok..'' dediğinde başımı bilmiyorum dercesine salladım. ''Saçmalama kızım, muhteşem oldun..Hem bizim okulda partiler çok olur, giyer gidersin. Sallarsın ortalığı..'' dediğinde çoktan beni ikna etmişti bile.

Hemen üzerimdekileri çıkarttım ve kasaya gidip parasını ödedim. Bana biraz pahalıya patlamıştı ama sonuçta babamın parasını harcıyordum. Bir işe yaramıyordu bari bu işimi görsün.

Alışverişimiz bittiğinde Yusuf'u aradık ve gelmesini söyledik. Yirmi dakika içerisinde geleceğini söyledikten sonra telefonu kapattık.

''Helin, gel sana içeçek bir şeyler ısmarlıyım..'' dediğimde hevesle başını salladı.

Yemek katına çıktığımız da içeçek almak için sıraya girdim ve Helin'e boş bi yere geçip oturmasını söyledim. Beş dakika kadar bekleyip içecekleri aldıktan sonra arkamı döndüm ve elimdeki içeceklerle Helin'in yanına ilerlemeye başladım.

Her şey o saniyede olmuştu. Çocuğun birinin hızla yanımdan geçerken bana çarpması ve sonucunda elimdekilerin üzerime dökülmesi sadece beş saniye içerisinde olmuştu.

Ben hala şaşkınlık içerisinde ne olduğunu idrak etmeye çalışırken karşımdaki çocuğun adını duymamla başımı kaldırdım ve ikinci şokumu da bu şekilde yaşamış oldum.

''Siktir..cidden üzgünüm.'' Karşımdaki çocuk, Helin'in sevdiği çocuk..Eren'di.

''Sorun değil demek isterdim ama..'' O sırada Helin koşarak yanımıza geldi. ''Oha kızım noldu sana..'' Elimle Eren'i işaret ettim. O sırada Helin'in bakışları Eren'e döndüğün de ağzı eş zamanlı olarak aralandı. ''S-sen..senin burada ne işin var?'' diye kekeleyerek konuştuğunda Eren gülümsedi.

''Burası halka açık bir alan sanıyordum..Öyle değil mi?'' diye sorduğunda Helin mahcup gözlerle Eren'e baktı.

O sırada yanımızdan geçen tanımadığım çocuğun bakışları rahatsız olmamı sağlamıştı. Nereye baktığını anlamak için bakışlarını takip ettiğimde içimden bir 'siktir' çektim. Beyaz bir tişört giymiştim ve içeçekler üzerime döküldüğünden tişörtüm üstüme yapışıp, südyenimin gözükmesini sağlamıştı.

Çocuk yönünü değiştirip bana doğru geldiğinde rahatsız olup yerimde kıpırdandım. ''Cidden güzel görünüyorsun..'' deyip yarım ağız güldüğünde Eren çocuğun omzundan tutup çekti. ''Çek git burdan..'' Çocuk bakışlarını Eren'e çevirdi. ''Çekmezsem ne olur?'' dediğinde Eren'den önce biri davranıp çocuğun suratına yumruğu geçirdi.

Arkadan Helin'in ''İşte bu olur, oh olsun..'' dediğini duysam da şuan ona odaklanamayacak kadar şaşkındım. Çünkü çocuğa yumruk atan kişi, Kayra'dan başkası değildi.

Çocuk yumruktan sonra yere düşüp bir süre kendine gelemedi. Kendine geldiğinde ise hızla kalktı ve son bir kez bize bakıp, kaçtı.

Ben hala olayı anlamaya çalışırken Kayra bana döndü ve gülümsedi.

''Önemli değil..'' diyip yanımdan geçerken bile sesimi çıkartmamıştım. Sanırım cidden Kayra'ya bir teşekkür borcum vardı.

----<<<<>>>>>----

Gece'nin AydınlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin