1.8

361 48 11
                                    

"Up with your turret
Aren't we just terrified?"

-

Gözlerini zorlukla açtığında fark ettiği ilk şey, daha doğrusu hissettiği ilk şey, tenine nüfuz eden soğukluktu. En son hatırladığına göre bu soğukluğun buz zeminden kaynaklı olması gerekirdi ama değildi. Aksine oldukça rahat bir yatağın içindeydi ve bir örtü vardı üzerinde, her ne kadar üşüyüşünü şu an pek engelleyemese de.

Bilmediği bir yerden tenine doğru esen soğuk hava, işe yaramadığını düşündüğü örtüye bile sıkıca sarılmasına neden oldu ve tam da o an, kendi yatağında olmadığını fark etti. Kaşları kendiliğinden sorgularcasına çatılırken hızla yatakta oturur hâle geldi. Ama karanlıkta çok da bir şey göremiyordu. Muhtemelen gece olduğu için oda bu kadar karanlıktı ve ayrıca perdeler de çekili olmalıydı. Fakat yine de nerede olduğunu anlaması saniyelerini aldı, burnuna gelen koku sayesinde nerede olduğunu çabucak kavradı. Bu sayede de hafiften paniklemiş olan bedeni tekrar gevşedi. Kokuyu daha da alabilmek adına burnundan derin bir nefes çekti ciğerlerine, ardından çektiği havayı rahatça geri bıraktı karanlığa doğru.

Jisung, Minho'nun evinde; onun çoktan ezberlediği kokusunun sinmiş olduğu yatağındaydı. Ama buraya nasıl geldiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Yine en son antrenman için sabahın bir saatinde buzun üstünde olduğunu, sonrasında çalışmaya yavaştan başlamışken anlık olarak kötüleştiğini ve ardından da görüşünün kararmaya başlamasıyla birlikte kendini buzun üstüne bıraktığını hatırlıyordu. O an gözünün gittikçe kararması ve daha fazla ayakta duramayacağını fark etmesiyle dizlerinin üstüne çökmüştü önce, bir süre öyle beklerse geçebileceğini düşünmüştü saçma bir şekilde. Ama tabi ki düşündüğü şekilde olmamıştı. Çünkü izler burada bitiyordu, zihninde kalan tüm parçalar bunlardan ibaretti. Tahminine göre de bunun sonrasında bayılmıştı. Aklına şu an başka bir seçenek gelmiyordu.

Üşümesine karşılık ona hiç yardımcı olamayan örtüyü artık bir kenara çekti, üstünde ne olduğunu da bu sırada gördü. Minho'ya ait olan bir tişört ve eşofman vardı. Bunu üzerindekilerin ona bol gelmesinden anlamıştı. Ne yazık ki bunları da nasıl, ne ara giydiğini hatırlamıyordu ama Minho'nun giydirmiş olabileceğini düşünüp buna çok da takılmadan oyalanmayı bıraktı ve yataktan kalktı. Ancak kalkarken ellerini yatağa koyarak destek aldığı için bir elinin üzerinde hissettiği sızı, hızla yüzünü buruşturmasına neden oldu. Eline ne olduğuna bakmak istese de karanlık olduğu için görememişti, bu yüzden odada birkaç adım attıktan sonra elini duvara doğru rastgele uzatıp hedefi buldu ve ışığı açmayı başardı.

İçeri aydınlatan ışık, hemen gözlerini kısmasını sağlamıştı; kısa bir süreliğine sadece ışığa alışmayı bekledi, gözlerini kırpıştırdı birkaç kez. Sonunda görüşünü netleştirebildiğinde eline bakamadan yatağın yanı başındaki bitmiş seruma kaydı bakışları. Sonrasında ise artık eline bakma gereği duymadı, bu sızının ona serum takılması yüzünden olduğunu çoktan anlamıştı.

Kafasındaki soru işaretleri bir bir artarken bu belirsizliğe daha fazla dayanamayıp adımlarını soğuk havanın geldiği yöne doğru çevirdi. Çok geçmeden açık olan balkon kapısına ulaşıp balkona çıktığında gözleri Minho'yu buldu.

Yanındaki hareketliliği fark eden Minho da hızla Jisung'a doğru döndüğünde şaşkınlıkla dudakları aralandı.

"Jisung?" ağzından otomatik olarak çıkan isimle birlikte Minho, aynı zamanda o ismin sahibine doğru yaklaşıp ellerini kollarına koymuştu. Fakat Minho'nun buz kesen elleri Jisung'un irkilmesine neden olduğunda hızla geri çekmişti ellerini. Panikleyen ve Jisung'a sıkıca sarılmak isteyen tarafını güçlükle dizginlemeye çalıştı o anlık. En azından bir süre daha onu endişelendirmek istememişti.

flawless | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin