Jimin beklemediği temas karşısında irkilerek arkaya çekileceği sırada genç adamın boşta kalan kolu beline dolandı. Jimin o an anladı oturduğu yeri. Tüm bu olaylar olurken ve aralarındakı konuşmalar geçerken o bilinçsizce karşısındakı adamın kucağında oturmuştu.
Kucağına oturduğu yetmiyormuş gibi birde adamın kolları beline dolanmıştı. Jimin utancından kıpkırmızı kızardı. Vante gördüğü kırmızı yanaklarla gülmeye başladı. Jimin ne olduğunu anlamayarak adamın gözlerine bakıyordu. "Neden gülüyorsun?" Jimin'in aniden sorduğu soru ile Vantenin gülüşleri kahkahalara dönüştü. "Çok masumsun Jiminiee" genç adamın kahkahaları arasında söylediği sözler Jimin'in kaşlarını çamtasına neden oldu.
Böyle kaşlarını çattığında sinirli ve korkunç göründüğünü sanıyordu Jimin. Ama aslında oyuncağı elinden alınmış bebeklere benziyordu. Sanki dokunursan ağladı ağlayacak. "Hey tamam tamam özür dilerim. Bir an kendimi tutamadım çok tatlı ve komik gözüküyordun. Kaşlarını böyle çattığında bebeğe benziyorsun." Genç adamın söyledikleri ile Jiminin kaşları şaşkınca havalandı. Oysa ki Seokjin babası kaşlarını çattığında çok sinirli ve korkunç gözüküyordu. Kendisininde öyle gözüktüğünü düşünmüştü ama yanılmış.
"Hey Jiminiee benimle arkadaş olurmusun?" Ani teklif karşısında Jimin biraz şaşırdı ama yinede bozuntuya vermedi düşünür gibi yapmaya başladı. "Düşünüyor musun? Ahh benimle arkadaş olup olmayacağını mı düşündün. Voaah şimdiye kadar hiç arkadaşım olmadı. Aslında gerekde duymadım, ama arkadaş edinmenin bu kadar zor olacağını düşünmemiştim."
"Hayır hayır yanlış anladın. Ben sadece şaşırdım. Şimdiye kadar benim de hiç arkadaşım olmadı o yüzden ne diyeceğimi bilemedim doğrusu. Üstelik şuan doğru bir pozisyonda da değiliz. Belimi bırak ki kucağından ineyim. Birisi görürse yalnış anlar." Jimin'in söyledikleriyle Vante koluyla sardığı ince beli bıraktı. Küçük bedenin kucağından inmesini izledi. Jimin genç adamın kucağından inip ayağa kalktı.
"Şimdi biz arkadaşmı olduk?"
"Hmm sanırım evet arkadaş olduk."
"Peki arkadaşlar ne yaparlar?" Jimin'in masumca sorduğu soruya genç adam gülümsedi. Ona ne söyleyeceğini düşündü bir süre. "Bence arkadaşlar hergün buluşur ve birlikte zaman geçirirler." Genç adamın söylediklerini küçük beden düşünmeye başladı. Hergün görüşüp vakit geçirebilirlerdi aslında. Zaten hergün buraya geliyor du. Ama bu durumu babasına anlatsamı diye düşündü bir an. Babası hiçbir zaman bir arkadaşı olsun istemedi ve buna izin vermedi. "O zaman hergün burada buluşsak? Birlikte kitap okuruz. Ne dersin?" Jimin heyecanla konuştuğunda genç adam gülümseyerek onu onayladı.
Aradan beş hafta geçti Jimin ve Vante anlaştıkları gibi hergün cennet ormanında buluştular. Birlikte kitaplar okuyup eğlendiler. Bazen oyun oynuyor bazen de bir birlerini kovalıyordular. Günlerin birinde genç adam Jimin'i kovalarken, Jimin yakalanmamak için ormanın içinde sonsuzluk denilen tarafa doğru koştu. Ağaçların arasından geçip kumsala çıktığında, karşısında gördüğü masmavi denizle duraksadı. Daha önce cennette deniz olduğunu duymamıştı. Denizler insanların dünyasında olurdu sadece. Peki o zaman bu deniz de neydi.
"Denizin sadece dünyada olduğunu zannediyordum." Genç adam denize bakarak kendisine doğru konuşan gencin arkasında durdu. O da gözlerini bir süre masmavi denizde gezdirdi. Bir elini Jimin'in omzuna koyup diğer elinide beline yerleştirdi. Bu temas Jimin'i rahatsız etmemişti. Çünkü genç adamla baya yaklaşmıştılar, öyleki bir birlerinin dizlerine kafalarını koyup uyuyacak kadar. Ormanda kendilerine özel yaptıkları küçük alanın ortasındakı ağaçların arasına kurdukları salıncakta birlikte sarılıp uyuyacak kadar.
Jimin büyülenmiş gibi denize doğru bakıyordu. Vante'nin dokunuşları ilk başta normal hissettirdi ama bir süre sonra garip gelmeye başladı. Sanki beyninin içerisinde bir ses onu yönlendirmeye çalışıyordu. Ses denize girmesini istiyordu. Bu masmavi denize girip yüzmesini istiyordu. Jimin yavaş adımlarla denize doğru adımladı. Ayakları sakin hiç dalgalanmayan mavi denizin içindeydi. Biraz daha yürüyeceği sırada kolundan tutulup karaya sürüklendi. Kendisini tutanın Vante olduğunu sanmıştı ama o değildi. "Jimin sen ne yaptığını sanıyorsun? Burada ne işin var senin? Sen buz diyarında olmalısın!"
Karşısındakı beden soru sorarak bağırdığında Jimin irkildi. Onu hiç tanımıyordu sadece tören günü görmüştü. "Ben şey sadece yüzmek istedim."
"Jimin ne yüzmesi bu deniz sonsuzluk denizi. O denize girdiğinde deniz seni yutar ve sonsuzlukta kaybolursun! Hem sen neden buradasın Seokjin burada olduğunu biliyormu?" Jimin babasının ismini duyduğunda bir an korktu. Hemen telaşla arkasına dönüp gözleri genç adamı aradı. Ama yoktu gitmişti. Ne yani onu yalnız bırakıp kaçtımı. "B-ben aslında buraya arkadaşımla geldim ama o nerede bilmiyorum az önce buradaydı."
"Jimin seni uzun bir süredir izliyorum ve yanında hiçkimse yoktu. Sonsuzluk kumları kafanı karıştırmış belliki. Hadi şimdi buz saraya dön lütfen ve bir dahada buraya asla gelme. Sadece izlemek için bile gelme. Sonsuzluk denizi seni büyüler ve kendi sularına çağırır." Hoseok'un söyledikleri yeteri kadar korkutmuştu Jimin'i. Ama aklına takılan tek birşey vardı. O buraya Vante ile gelmişti buna emindi. İkisi koşuyordu hatta Vante beline bile sarılmıştı nasıl olurda yok olur. Acaba gerçektende kumsal ona zihin oyunumu oynamıştı.
Jimin Hoseok'la birlikte buz sarayına döndüğünde Hoseok gerçeklerin bir kısmını saklıyarak Seokjin'e bazı şeyleri anlatmıştı. Seokjin küçük meleği için çok korkmuş ve aynı zamanda sinirlenmişti. Nasıl böyle düşüncesizce bir şey yapabilirdi. Ya deniz onu yutsaydı. Bilmediği herşeyden uzak durmasını özellikle tembihlemişti Jimin'e. Ama belliki oğlu onu dinlememiş. Seokjin Jimin'in üzerine fazla gitmedi. Ona sinirlenmedi ve hiçbirşey söylemedi. Sadece bir haftalık ev cezası verdi.
Tüm bu olaylar yaşanırken Lord Taehyung tahtında oturmuş yalnız başına içiyordu. Cehennem sarayı parladığında Taehyung beklediği misafirinin sonunda geldiğini gördü. "Ah sevgili kardeşim Hoseok. Bende nerede kaldı bu diyordum." Şeytanın sırıtarak kendiyle alaycı tonda konuşması Hoseok'u çileden çıkarıyordu. "Cennetde ve Buz diyarında ona zarar veremeyeceğini biliyorsun. Şimdide planın onun kendi kendisinemi zarar vermesini sağlamak. Sana geçende dedim Jimin'den uzak dur onun etrafında dolanma. Zaten tacı yok ederek onu etkisiz bıraktın. Şimdi çocuğu rahat bırak. Senin için bir tehlike arz etmiyor artık."
"Ncncnc yanılıyorsun kardeşim. Jimin tehlike arz etmiyor çünkü, o tehlikenin ta kendisi vücut bulmuş hali."
***Yb geldi..
2 gündür bölüm atamadım çünkü bazı sağlık sorunları yaşıyorum.
Bölümü beğenmeniz dileğiyle.Sizi morluyorum💜💜💜
Solein....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil And Angel / VMin
Fantasía❥VMİN Tanrı o gün karar vermişti herşeye. Evrene sekiz tane melek verecekti. En sonuncu meleğe evrenin tacını armağan edecek. O tacı giyen sekizinci, sonuncu melek evrene hakim olacaktı.