Şu an aklındakı tek şey meleğinin pürüzsüz bembeyaz vücuduydu.
***
Jimin gözlerini açtığında tanımadığı bir yerde olduğunu fark etti. Yattığı yataktan kalkıp perdelere doğru gitmek istedi. Ama kalkan yüzünden yataktan uzaklaşamadı. "Uyandın mı bebeğim?" Jimin duyduğu sese doğru baktığında Taehyung'la göz göze geldi. "Gitmek istiyorum."
"Bende seni becermek istiyorum şu an." Taehyung'un sırıtarak söyledikler Jimin'in kızarmasına neden oldu. İçinden küfretti. Bu adam böyle arsız değildi diye düşündü bir an. Ama sonra onu gerçekten hiç tanımadığını anladı. Taehyung'un üzerine doğru gelmesiyle arkaya giderek yatağa düştü. Taehyung hızlı davranarak yatağa düşen bedenin üzerine çıktı. "Beni deli ediyorsun." Taehyung'un boynunu koklayarak fısıldaması Jimin'in azmasına sebep oluyordu. Onun kendisini yok etmek isteyen şeytan olduğunu öğrenmişti ama yinede ona karşı olan hisleri kaybolmamıştı. Sanki daha çok ona çekiliyormuş gibi hissediyordu.
"Çekil üzerimden. Seni pis yalancı şeytan." Jimin'in sesini yükselterek onu yana itmeye çalışması şeytanın sinirlerinin bozulmasına neden oldu. Histerik bir kahkaha atarak küçük bedenin üzerinden kalktı. "Sen burada benim yatağımda yatmayı haketmiyorsun. İblisler alın bu değersiz varlığı ve atın en karanlık zindana!" Taehyung bağırarak emir verdikten sonra kalkanıda yok etti. İblisler Jimin'i kollarında tutup sürüklemeye başladılar. "Taehyung ne yapıyorsun. Taehyung eğer beni gerçekten de kardeşin olarak gördüysen lütfen oğlumu serbest bırak."
"Namjoon sen benim kardeşimsin ama o çocuk benim hatta hepimizin sonu. Onu serbest bırakamam bizi yok etmesini bekleyemem."
"Taehyung onun tacını çok iyi koruyoruz zaten. Biliyorsun ki tacı olmazsa güçleride olmaz. Lütfen kardeşim bunu Seokjin'e yapma! Zaten yeteri kadar acı çekiyor!"
"Üzgünüm Namjoon ama yapamam. Seokjin gelsin hergün görsün ama gitmesine izin veremem." Taehyung son sözlerini söyledikten sonra Namjoon onu asla ikna edemeyeceğini düşünerek uçup Buz sarayına geldi. Seokjin heyecanla Namjoon'un yanına koşup sorar gözlerle bakmaya başladı. "Üzgünüm Seokjin çok üzgünüm...onu asla bırakmayacak."
"Ben ne yapacağım yıllardır oğlum olduğunu bilmeden oğlum olarak büyüttüğüm bebeğimi bir günde kaybettim. Namjoon ben bu acıyla nasıl yaşarım." Jin'in durmaksızın ağlaması Namjoon'un kalbini sıkıştırıyordu. Yetersiz kalmıştı. Ne bebeğini nede sevdiğini koruyamamıştı. "Hadi gidelim seni oğluna götüreyim. Taehyung onu görmene izin verecek."
"Hayır gidemem. Onu o halde görürsem bırakamam geri dönemem hayır hayır...."
***
"Nasıl karanlığı sevdin mi? Sana hediye olunan ışığa ulaşamamak nasıl bir his? Sevgili tanrına karşı günah işleyip ruhen kovulman nasıl bir his? İçinde yeşeren o karanlığı hissede biliyormusun?" Taehyung girdiği karanlık zindan da karanlığa rağmen parlayan meleğe doğru konuşmaya başladı. Taehyung biliyordu o da herkes gibi lanetlenmişti. Bir zebaniyle ve ya iblisle değil şeytanın ta kendisiyle yatmıştı. Bu durumun sevgili babacığını ne kadar kızdırdığını çok iyi biliyordu. Onun tüm planlarını suya düşürmüştü. Şeytan içten içe mutluydu. Ama tanrının bir sonra ki darbesini bilememek canını sıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil And Angel / VMin
Fantasía❥VMİN Tanrı o gün karar vermişti herşeye. Evrene sekiz tane melek verecekti. En sonuncu meleğe evrenin tacını armağan edecek. O tacı giyen sekizinci, sonuncu melek evrene hakim olacaktı.