Alinin bağrışmalarına kulak veren çıkmadı. Görünen o ki mahallede birtek o kızı Ali görmüştü. Herkes evinde mandalinaları midelerine asansörle taşırken bir yandan evin beyi kabukları basketçi sanarak kendini fırlatıyordu sobanın üstüne.Gece yarılarına kadar açık olan şu gereksiz bakkal... İçinde bilindik tek marka bile yoktu.
Yazın dondurmaları bile karıncalaşmıştı. Dolap zaten çalışmıyordu içine kahvehaneden taşıdığı buzlarla idare ediyordu. Anlayacağınız bu bakkal dahil kimse yoktu.Pencereyi kapatıp içeri girecek kadar bencil olsa da şu uzun sakallarına yakıştıramadı. Fal taşı olan gözlerinden çok güzel kolye olabilirdi. Zaten şu kıza bakarken o kolyeyi ince boynuna çokta güzel yerleştirmişti. Ali ne yapacağını bilemeden şu han kapısı gibi olan kapıyı bir hışımla açıp kendini ıssız, karanlık sokağa atmıştı.Ayaklarında tabanı delik olan bir çift çorap bile yoktu. Binanın yangın merdivenlerini kullanıp çatıya çoktan ulaşmıştı.Şimdi Ali ve inatçı sarmaşıklar gibi üzerine gizemlilik sarılmış sır dolu gelin hanımın arkasındaydı. Gelin olmuş muydu ki? Damat kesin aldatmıştır. Yoksa bu saatte o kızın orada ne işi var. Ali avını ürkütmek istemeyen kaplan gibi sessizliğin verdi sinsilikle yaklaştı.İlk adımını attığında sert bir kabuğa bastığını düşündü karanlıkta ne görecekti ki zaten şu merdivenleri bile beşer onar çıkmıştı. Kim bilir şu ayağının altındaki neydi. Ufak tatlı olmaya çalışan ama bizim türk kadınları tarafından hep hor gönen şu akrep. Ali için bunlar önemli değildi normal bir zaman olsa Alinin karakteri alıp o akrebi çalışma masasının en nadide köşesine koyup beslerdi.Ayağını usulca kaldırdı.İkinci adımını attı kızın gelinliği alacalı bulacalı olmuş, etekleri istanbulun yarı gözüken kış akşamları kadar bulanık bir siyahlıktaydı. Hırpalanmış gibi duruyordu.Kadrajını kızdan alıp etrafına bakındı. Buradan manzara ayrı bir güzel görünüyordu.Ama daha ciddi bir konumuz var.4. Adımın sonunda nefesini tuttu.
5. adım ve Ali kızın ince boynuna buğulu bir nefes kadar yakındı. Belinden kavrayıp kendine çekti. Hayır çekemedi.Şu çılgın gelinle çığlık atarak ayakları tökezledi tutunmak için şu iki sıra tuğladan başka bir şey yoktu. Çıplak ayakla şu otuz saniye maraton koşan milli atletin ayaklarına döndürmüştü çatıdaki yıkık dökün zemin Alinin ayağında bir kaç gün tadı damağında kalacak yaralar açtı.Ruhu hayli yorulan adam 3. Kattan zemine çakılacaktı. Kızın sesi çıkmıyor donuk bir yüz ifadesi kireç gibi bir yüz. Geride böcekli bir toprak gibi olan Alinin sakallı yüzü. Birbirlerine sarılıp düşmemek için kendilerini kenetlemiş olsalarda On metre aşağısı Aliye bir gökdelen kadar yüksek geldi. Yükseklik korkusu olan bu adam hangi ara çıkıp kızı kucakladı hatta şu ölüm manzarasını izliyordu.Bugün yeterince ölümü tatmamış mıydı? şimdi böyle yoktan yere düşüp ölecek miydi?.İnsanlar için ölüm temizliktir bu beyaz kız peki bu temizliği üstlenen mi oldu? Yükseklik korkusu olan bu adam peki? Hayalleri vardı. O giderse kurtulurdu da peki Cango. Kendine bile zor bakan şu zavallı hayvan. Diğer sokak köpekleri gibi değildi. Ali olmazsa ölürdü. Yemeğini kim verecek? Onu kaşıyarak kim uyandıracaktı? 3. Kattan aşağı delinmiş bir balon edasıyla sönerek aşağı düştüler.