Kütüphane

9 1 0
                                    

Bu gün erken kalktım. Annem içeride kahvaltı hazırlıyor, babamda yüksek ihtimalle balkonda gazetesi ile kahve içiyordur. Bende yatakta telefon ile oyalanıyorum. Babamın adım sesleri geliyor, odama doğru yönelmiş adımlar.

-Prensesim... Günaydın artık kalkman lazım... Ne bu oda yarasa ini gibi açalım şu perdeleri. Bak camı açtım ohh bahar geldi odaya. (yanağıma minik bir öpücük kondurdu) Hadi hazırlan yumurtan soğumadan.

Babam evde olduğu her sabah beni böyle uyandırır çünkü bakmayın bu sabah erken kalktığıma uyanmaktan nefret ettiğim için kendi kendimi zor uyanırım. Bende ayaklandım, oyalanmadan hazırlanıp mutfağa geçtim. Okul açılalı ne ara 1 hafta geçti farkında değilim. Bu gün çarşamba zaman gerçekten baya hızlı geçiyor. Birde okulun her günü aynı olduğu için anlamıyor insan. Annem kahvaltıda verebileceği her türlü nasihati verdikten sonra çıktı. Bizde babamla kahvaltıyı toparlayıp çıktık evden

-Kızım Ali 2 hafta izinli sana söylemeyi unuttum ben. 4 gün önce Nihal ablan doğum yapmış. Sen bekle arabayı getireyim ben

-Bana bunu şimdi söylemeniz beni çok mutlu etti. Erken olmadı mı ilk okula başladığında söyleseydiniz

-Amaan kızım akıl mı kaldı bizde işen güçten

Okula gider gitmez gözüm onu aradı. O diyorum çünkü adını anmak istemiyorum. Ve evet gözüm onu arıyor çünkü pazartesinin intikamını almak istiyorum o kaba çocuktan gıcık şey.

Ve Ögür'ün o neşeli enerji dolu sesi geldi bir yerlerden "GÜ-NAY-DIN" melodisi ve heceleyiş şekli 9.sınıftan beri aynı.

-Nasılsınız bakalım, okulun benim gibi nasıl bu kadar hızlı geçtiğini anlamayan canıım arkadaşlarım.

-Dimi ya bende sabah aynı şeyi düşündüm.

-Be iyi değilim ya.

-yine mi? bu sefer ne oldu teyzense sus lütfen.

-Üff Ögür sus bi ya. Ne olabilir sizce

-Baban mı. (Mert'in babası onu her konuda sıkıyor evde de askeri bir düzeni var)

-Evet. Ya ben o asker diye asker olmak zorunda değilim. Bana ne zaman soracak "Yavrum sen ne olmak istiyorsun." diye. Ne olmak istediğime bari ben karar veriyim. Küçüklüğümden beri her konuda karışıyor bana ama yeter artık.

-Haklısın Mert ama onlara da bi-

-İnci Murat Hoca sana bakarak buraya geliyor.

-Çocuklar günaydın. İnci senden bir ricada bulunacaktım. Deniz'i göremedim sen ona da söyle kütüphane de işiniz var bu gün. Kütüphaneye yeni kitaplar geldi orayı da siz düzenlediğiniz için bu görevi size veriyorum.

Bu Deniz'den o günün hesabını sormak için harika bir fikirdi

-Tabi ki hocam. Ben Deniz'i de bulup giderim kütüphaneye .

-Hah tamam teşekkür ederim. Size kolay gelsin

ben hemen gözümle Deniz'i aramaya başladım. Okulun bahçe kapısına diktim gözlerimi. Ama her fırsatta benimle dalga geçen Özgür'ü unutmuşum

-İnciciğim gözün nereye takıldı uzak denizlerimi izliyosun.

-Üfff ne saçmalıyorsun oğlum. Bi sal şu kızı

-ben bir şey demedim ki Mert sen ne anladın

-Allah'ım ya sen şu kulunun canını alırsın ya da ben alacam.

Onlar tartışırken Deniz üzerinde kot ceketi, kıvırcık saçlarının arasına gömülmüş kulaklığı, elleri ceplerinde okulun bahçe kapısında belirdi. Özgür hala Deniz şöyle böyle diye öve öve gıcık bir şekilde Mert'e bahsedip onu sinirlendiriyordu.

Yeni Bir SayfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin