3

677 39 10
                                    

Bahçede çimlerin üzerine oturmuş Tom'u düşünüyordum. Acaba oda beni düşünüyor mudur? "April" Tom'un sesini duyunca hızlıca ona döndüm. "Nerdeydin?" kaşlarını kaldırdı, oldukça eğlenen ses tonuyla "hesap mı soruyosun?" diye sordu. "Soruyorsam nolucak?" yanıma ilerledi. Kalkmam için elini uzatınca sıkıca kavradım ve onun yardımıyla ayağa kalktım. "Biraz yürüdüm"

"Güzel" cebinden sigara paketi çıkarıp yaktı ve dudaklarının arasına götürdü. "Kendine bile bile zarar vermek hiç akıllıca değil" sigarasından derin bir nefes çekti. "İçmemelisin" uyarımı görmezden gelerek cevap vermedi. "Saçların çok güzel" parmaklarımı tereddüt ederek saçlarına götürdüm ve yavaşca kahverenginin en karanlık tonu olan saç tutamlarını okşadım. Gözlerime baktı uzun bir süre ben ise fırsattan istifade saçlarına olabildiğince dokunmuştum. "Ben içeri geçiyorum" başımı salladım "gelmek ister misin?"

"Biraz daha kalmak istiyorum" başını salladı ve eve ilerledi. Bir süre gidişini izledim ve sonra tekrardan çiçeklerime döndüm.

...

Akşama kadar dışarda vakit geçişmiştim. Odama geldiğimde annemde çok geçmeden yanıma geldi. Bana uzattığı kutuya kaşlarımı çatarak baktım. "Bu ne için?" annem saçlarımı kulağımın arkasına koydu "benim güzel kızımın doğum günü bunu unutacağımı düşünmedin dimi?" gülümseldim. Doğum günüm olduğunu unutmuştum! paketi alarak içini açtım. Beyaz elbise nefesimi tutmama sebep olmuştu. Parlak, beline kadar tül belinden aşağısı ise dar ve aynı şekilde parlaktı. Üzerindeki parıltı göz alıcıydı. "Anne bu çok güzel"

"Ve sana çok yakışıcak" diyerek ekledi. "Şimdi bunu giy ve içeri gel" başımı salladım. Annem odadan çıkarken heycanla üzerimdekileri çıkardım ve özenle elbisemi giydim. Gerçekten çok yakışmıştı. Bu elbiseye hafif bir makyaj yakışırdı sanki! heycanla kırmızı bir ruj sürdüm gözlerime hafif bir makyaj yaptıktan sonra salona ilerledim. İçeri girdiğimde babamı göremeyi beklemiyordum. "Baba unutmamışsın" ona sıkıca sarıldığımda oda nazikçe sarıldı bana. Gözlerim uzakta bizi izleyen Tom'un yeşil gözleriyle buluştu. Babam geri çekilirken gözlerimi Tom'un güzel gözlerinden ayırmadım. "O neden gelmiyor?" babam arkasını döndüğünde Tom'u görünce sıkıntı içinde nefes verdi. "İstemedi"

"Hadi bir dilek dile ve mumları üfle!" annem konuyu değiştirmek istercesine konuşunca uzatmadım. Tom'u mu dilemeliydim? bu düşünce gülümsememe sebep oldu. Dilek dilemeyi sevmiyordum bu yüzden es geçerek mumları üfledim.

Herkes yavaş yavaş odasına dağılırken yorgunum bahanesi ile Tom'un odasına ilerledim. Gelmemi bekliyormuş gibi kapının önünde kolunu duvara yaslamış beni bekliyordu. "Neden gelmedin? yanımda olmanı isterdim"

"Partilerden hoşlanmıyorum" elindeki kırmızı kutuyu bana uzattı. "Bana hediye mi aldın?" heycanla sorduğum soruya karşılık başını salladı. Kutuyu elinden alarak yavaşca açtım. Bu bir bileklikti üzerinde; beyaz bir kelebek vardı ve kelebeğin etrafı parlak, küçük taşlarla süslenmişti. "Tom bu çok güzel" yeşil gözlerine baktığımda gözleri gülüyordu resmen. Bilekliği elimden alarak nazikçe bileğime taktı ve kulağıma eğildi. "Güzeller güzeli doğum günü kızına" gülümsedim. Boynuma kondurduğu öpücük aklımı başımdan alırken gözlerimi kapattım. Tenimde nefesini hissetmek kalp atışlarımı hızlandırmıştı. Benden uzaklaşırken gözlerimi açarak gözlerine baktım. Yeşil gözleri yüzümde dolaştı ağır ağır yavaş yavaş yaklaştı dudaklarıma. Kolumu boynuna doladım ve izin verdim dudaklarıma sahip olmasına. Dudaklarımız bir yapboz parçası gibi bir birini tamamlarken gözlerimi kapattım ve kendimi tamamen ona bıraktım. Belimi nazikçe kavrayan kollarına bıraktım bütün vücudumu. Dudaklarını dudaklarımda hissetmek içimdeki bütün duyguları uyandırmıştı. Elimi ağır ağır ensesinden yanaklarına götürdüm.

Dudakları dudaklarımın üzerinde hareket ederken ağır ağır geri çekildi. Dudaklarımız bir birinden ayrılırken alnını alnıma yasladı. Yüzümü avcunun içine aldı nazikçe hareket ettirdi baş parmağını. Elimi yanağının üzerindeki elinin üzerine koydum ve sıkıca tuttum elini. Parmaklarımın arasından kayıp düşmesinden korkarcasına. İkimizde konuşmuyorduk kafamda cümleleri toparlıyamıyordum. Bu o kadar güzel bir andı ki heycandan kendime gelemiyordum. Ama eğer biraz daha kapının önünde durmaya devam edersek annem ve babam bizi görücek! "içeri geçelim" dedi Tom sanki aklımdan geçenleri duymuş gibi. Geri çekilerek tuttuğum elimi bırakmadan odaya girdi ve benide peşinden sürükledi. Kapıyı arkamdan kapatırken beni yatağa oturuttu. Masanının üzerindeki beyaz gülleri eline alarak karşıma oturdu.

Gülleri bana uzatırken dolu gözlerimle baktım ona. "Tom sen... sen çok tatlısın. Herşey için çok teşekkür ederim"

"Bende teşekkür ederim" gülleri elime alırken gülümsedim "ne için?"

"Beni sevdiğin için" gülüşüm büyürken ona yaklaştım ve boşta kalan elimi boynuna sararak ona sarıldım. "Sen mükemmelsin" yavaşca geri çekilirken beyaz güllerime baktım uzun bir süre. Tom elimdeki gülleri alarak yatağın hemen yanındaki masaya bıraktı. Yatağa yatmamı işaret edince tereddüt etmeden başımı yastığa koydum. Kokusu burnuma dolarken yanıma yatarak belimi kavradı. Başımı göğsüne gömerken elimi yanağına götürdüm ve baş parmağımla nazikçe okşamaya başladım. "Seni seviyorum" gözlerim kapanırken yanağıma öpücük kondurdu sanırım bu bende seni deme şekliydi.

Sevdiğim adamın kollarında huzurla uykuya dalarken sadece ikimizi düşündüm. Hayatımın en güzel günüydü bana yaşattığı en güzel doğum günüydü.

İyi ki hayat Tom'u karşıma çıkarmıştı.

Taştan KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin