BÖLÜM 3: ÖLÜM ÇİÇEĞİ

134 17 44
                                    

Ben Lavinya,Ölüm Çiçeği. Adım gibiyim ben. Adımı babam olacak adam koymuş. Bana bıraktığı tek şey artık ismim oldu. Bir tek onu değiştirmek istemedim. Diğer herşey, hepsi değişti. Artık beyaz hiçbir kıyafeti dolabıma almadım mesela, o günden sonra pembe begonyaları, çiçekleri sevemedim. Saçlarımı küçükken hep salardım, babam öyle severdi, az buz hatırlıyorum işte. Bir de bu huyumdan vazgeçemedim. Ben özgür olamadım pek, ama saçlarım...Onlar özgür olmalılardı bana göre.

7 Kasım 2023
(Günümüz)

"Vay, vay, vay! Bu ne güzellik böyle hanımlar?" Bade ile aynanın önünde makyajlarımızın son adımlarını yaparken, Rüzgar Abi'nin aynadaki yansımasını gördüm, tabii ses çıkarana kadar fark etmedik. Makyaj hayatımız olmuş. Öyle odaklanmışız.

"Rüzgar abim!" evet abim. Tam olarak abim olmuştu benim. Makyajı falan bırakıp, sarıldım. Bade de hemen yanımıza fırladı. 16 yıl önce bugün, bırakılmıştım belki ama, kazandığım şeyler de vardı. Apaçık ortadalar zaten, söylememe gerek bile yok.

"Hazır mısınız?"

Bade kollarını bizden çekerek,doğruldu. "Vay be! Tamı tamına , binbeşyüz seksen gün yani 4 yıl 3 ay 27 gün sonra ilk defa gideceğiz çöplüğümüze."

Rüzgar abinin kolları arasından çekildim ve ağzım bir karış açıkken sinek girmesin diye kapatmak zorunda kaldım. Bana kalsa açık kalırdı bu ağız da neyse. Daha neler neler görmemişti bu gözler, neler neler işitmemişti ki bu kulaklar!

"Saydın mı? Saymadım de lütfen." dedim garip bir şekilde.

"Üşenirim ben! Tanımıyor sanki." nasıl tamı tamına gününü söylediğini anlamaya çalışır vaziyette yüzüne yüzüne anlamsızca baktık Bade'nin. "Ne? İnternet diye birşey var. Cahiller." dedi. Haklıydı kız. Aklımız nerede bizim? Bana soracak olursanız O günden sonra her yıl 26 Ocak'da aklıma hep bir saçmalık yapacağım anda kurtulduğum yani kurtarıldığım geliyor. Nedense bugün yine, o an aklıma gelip duruyor. Evrenin bir işareti midir nedir? Hey Allah'ım ya! Evren bana git tekrar intihara kalkış diyor bence. Kendi kendime güldüm. O yapmak üzere olduğum şeyden vazgeçmeseydim bugünlerimi göremezdim. Asla bir daha o düşünceye kapılmamam gerektiğini anladım zaten. Hem de çok iyi.

"Lavinya?" Rüzgar abinin sesi ile yüzümü kendime gelmek için sağa sola hafifce salladım. "Daldın gittin, hayırdır?" dedi Rüzgar abi.

"Annemi düşünüyordum." dedim. Yalandı. O günden sonra hep içimde bir sinir kaldı ona karşı. O beni bırakmışken, şimdi ben, o yaşasın diye okula gitmiyorum. Hak ediyor mu bilemiyorum. Ama benim vicdanım el vermiyor onu öylece bırakmaya. Onun bir zamanlar vicdanı olmasa da. Herşeyi anlattı, evet. Babamın suçlu olduğunu anlattı ve bende anladım. Ama bu hâlâ benim için geçerli bir sebep olamadı. Olamıyor.

"Hay anana! Hay anana be. Bırak ananı şimdi. Ben bizim bücürleri çok özledim. Büyümüşlerdir." dedi Bade. Yetimhanedeki çocuklardan bahsediyordu. Bade'nin de dediği gibi 4 yıl 3 ay 27 gündür hiç gitmedik, göremedik. Neden olduğunu bizde bilmiyoruz henüz. Ya da kendimize açıklamak istemiyoruz.

"Onlar bizi özledi mi bakalım?" dedim. Sesimde heyecan olmalıydı, ama aksineydi.

"Neden özlemesinler? Özlemişlerdir tabii keratalar. " diye atıldı Rüzgar. Bir yandan da sol kolunu sol omzuma attı. Yaslandım ve yüzüne baktım masumca.

Eğer İzin VerirsenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin