you looked at me like i was someone else

139 21 91
                                    

Acı ile karışmış bir zevk Jaeyun'u baştan çıkarmıştı. Dokunuşlar, öpüşler ve ısırmalar. Sınırlarını zorluyordu. Ona yeterli olmalıydı.

Daha bir hırsla öpüyordü onu, daha bir hırsla seviyordu. Onun kendine kalması için, arkasına bile bakmadan gitmemesi için. 

Altında kıvranan bedene baktı Heeseung. Sırıttı. İğrenme sırıtışıydı bu. "Altımda inlemek bu kadar mı hoşuna gitti?" diyerek güldü. Bir yandan Jaeyun'a daha da sahip olmaya basladı. "Bana yeterli geldiğini mi sanıyorsun? Seni ayakta bile becebilirim Jaeyun." dedi Heeseung. 

Jaeyun içine dolan hisle sanki patlayacak gibiydi. Durmak ve derin bir nefes almak istiyordu ama bir yandan Heeseung'ı kaçırmak istemiyordu. Eliyle yatak çarşafını sıkıyordu. 

Heeseung durdu. Jaeyun derin bir nefes aldı. Bu nefes hem rahatlama hem de kaygının belirtisiydi. Bir eliyle hala çarşafı sıkıyor, diğeriyle de gözyaşlarını siliyordu.

"Sırılsıklamsın Jaeyun ve ben hiçbir şey hissetmedim." dedi onu tüm gece boyunca beceren kişi. 

Onu yatakta tek başına bıraktı. Etrafa atılmış kıyafetlerle, leş gibi kokan sigara izmaritleriyle baş başa kalmıştı. Heeseung muhtemelen Sunghoon'un yanına gitmişti. Sunghoon ona yeterliydi ama Jaeyun yeterli değildi. 

Sadece Sunghoon yokken geliyordu. Sunghoon'u görünce ise seksin en önemli yerinde bile olsalar hemen Sunghoon'un yanına gidiyordu. Sunghoon, Sunghoon, Sunghoon.

"Jaeyun? Jaeyun, iyi misin?"

Gözlerini açtı ve doğruldu. Başı ağrıyordu. Elleriyle yüzünü kapattı.

"Jaeyun noldu? Kabus mu gördün?"

Jaeyun rüya gördüğünü anladı. Belki de bir kabustu ama Heeseung'la bir gece hiç de bir kabus gibi değildi onun için. Ne kadar her zaman onu bırakıp gitse de.

Yanındaki kişiye baktı. Jay. Beraber yattıklarını hatırladı. Jay ona bakıyordu. Gözlerinde yatmadan önceki olaydaki endişenin aynısı vardı. "Bana o gözlerle bakma Jay." dedi Jaeyun. "Hangi gözlere?" dedi Jay. 

"Sanki hayatındaki en değerli şeymişim gibi bakan gözlerle bakma bana."

"Demek ki gözlerimdeki ifadeyi çözebildin artık Jaeyun."

"Üzgünüm Jay ama biz olamayız. Ben seninle hazzın doruklarındayken bile rüyamda Heeseung'ı görecek kadar nankör biriyim. Kalbimde o varken sana bir yer ayıramam Jay." 

Jaeyun'un gözyaşları Jay'in ellerini ıslatıyordu. Jay elini Jaeyun'un yanağına koydu ve gözyaşlarını sildi. 

"Jay hiç üzülmüyor musun?"

"Neden üzüleyim?" diye sordu Jay.

"Sana karşılık vermediğim için. Neden beni seviyorsun ki? Kim beni sever? Bir nankörü kim sever?"

"Ben severim Jaeyun. Herkesin sana iğrenmeyle baktığı bir dünyada bile ben severim. Neden mi seni seviyorum? Çünkü sen Jaeyun'sun. Benim hayallerimi süsleyen sevgilimsin. Ne kadar karşılık vermesen de üzülmüyorum. Üzüldüğüm tek konu senin Heeseung için yanıp tutuşman. Ona olan aşkın seni kasıp kavuracak ve eninde sonunda küle dönüşeceksin."

"Bırak beni o zaman. Ateşimle beraber sen de küle dönüşme. Başkasını bul. Mesela şu okul temsilcisi çocuk. Adı Jungwon. Sana bakmadan duramıyor. Git onu mutlu et. O senin için harika biri ama ben... Ben hiçbir şey yapamam senin için."

"Beni zaten kör etmişsin Jaeyun. İzin ver de seninle kavrulup sonsuzluğa ereyim."

Jaeyun'un dudağına bırakılan nazik bir öpücük, silinen gözyaşları yeni doğan güneşe verilen bir armağan oldu.

✁✃✄

Resim öğretmeni proje ödevi için herkesi gruplara ayırmıştı. Jaeyun ile de Jay grup olmuştu. Jaeyun sadece resim konusunda Jay'den daha iyi olabilirdi. Küçükken ressam olmak istiyordu. 

Fırçasını incelikle paletteki renklere batırıyordu. Kendini fazla kaptırmış olmalı ki her yerinin boya olduğunu farketmemişti. 

Jay ise ona gülümseyerek baktı ve "Güzelim, git bi elini yüzünü yıka." dedi. Jaeyun utandı ve yerinden kalkarak lavaboya gitti. Boya izlerini temizledi. Tam lavabodan çıkacakken kapı açıldı. İçeri girene yol vermek için kenara çekildi ve içeri giren kişi kapıyı kapattı.

Jaeyun kim olduğuna bakmak için ona baktı. Heeseung. Jaeyun yutkundu. Heeseung ise cebinden bir sigara çıkartıp yaktı. Daha sonra konuşmaya başladı.

"Jay tarafından becerildiğini çok belli ediyorsun Jaeyun. Hadi ama ben mi o mu?" diye sordu Heeseung, yine o burnu havada tavrıyla. 

"Beni rahat bırak Heeseung." diyerek kapıya yöneldi. Heeseung elini kapıya dayayarak Jaeyun'a engel oldu. 

"Bir soru sorduğumu hatırlıyorum. Ben mi o mu?" diye tekrarladı.  

Jaeyun cevap vermedi. Heeseung Jaeyun'a yaklaştı. Sigarasından bir nefes alıp Jaeyun'un suratına üfledi. "Ben mi o mu?"

Yine aynı soruyu sordu Heeseung. Jaeyun üstüne gelen sigara dumanı yüzünden terlemiş ve kötü hissediyordu. Heeseung ona daha fazla yaklaştı. "Cevabın bildiğin soruları neden cevaplamıyorsun Jake?" dedi ve elini Jaeyun'un beline yerleştirdi.

Jaeyun bu temastan irkildi. Heeseung ile dip dibeydiler. Heeseung sigarasını dudağından ayırdı. Jaeyun öpeceğini sanarak gözlerini kapattı. Bu yaptığı bir an önce buradan ayrılmak istediği içindi.

Ve Jaeyun dudaklarında Heeseung'ı değil, sigaranın külünün tadını hissetti. Dudağı yanıyordu. Heeseung Jaeyun'un dudağında sigarasını söndürüyordu. Jaeyun gözlerini sıktı. 

Heeseung daha çok baskı yaptı. Jaeyun acıdan Heeseung'ın kıyafetini eliyle sıktı. Heeseung kıkırdadı. Jaeyun'un ona itiraz etmemesi hoşuna gitmişti. 

En sonunda sigara eğilip büküldükten sonra Heeseung Jaeyun'dan ayrıldı. Sigarayı yere attı. Jaeyun yere yığıldı. Dudağını eliyle yokladı. Hem kanıyordu hem yanıyordu. 

Başını kaldırıp Heeseung'a baktı. Heeseung ona gülüyordu. Jaeyun da kendine güldü. 

Onu lavaboda tek başına bıraktı. Etrafa atılmış peçetelerle, leş gibi kokan tuvaletlerle baş başa kalmıştı. Heeseung muhtemelen Sunghoon'un yanına gitmişti. Sunghoon ona yeterliydi ama Jaeyun yeterli değildi. 

Rüyasını yaşamıştı ama bu sefer yanında uyandığında onu sarıp sarmalayacak bir Jay yoktu. Sadece kendisi vardı. Onca zamandır ezip, önemsemediği kendisi vardı.

Tekrar lanet etti. Hayatının Heeseung ile Sunghoon'dan ibaret oluşuna ve kendisini hor görüşüne lanet etti. Gözlerini kapattı.

Heeseung ile Sunghoon beraber eğleniyorlardı. Jaeyun da onları izliyordu. Heeseung Jaeyun'a baktı. Sanki bambaşka biriymiş gibi baktı.

Zaten Jaeyun onların hayatında her zaman bambaşka biriydi. Kendi hayatında da.

"Ama kabul ediniz, kıskançlık affı olmayan bir tutku, dahası felaketin ta kendisir!.."

                                       -Beyaz Geceler, Fyodor Dostoyevski.

_______________________________________________________________

birinin dudaginda sigara sondurmeyen de ne bileyim yani

jayim be kurgudaki favim jay

finale son iki bolum!!

sditd | heejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin