give me reasons we should be complete

265 24 84
                                    

Yine onun yanındaydı. Sunghoon'un yanındaydı. Az önce beraber gülüp eğlenmelerine rağmen Sunghoon'u görünce hemen Jaeyun'un yanından ayrılmıştı Heeseung. Ne bir "görüşürüz." ne de bir "özür." bırakmıştı arkasında.

Jaeyun elbette özürü hakediyordu. Her zaman beklediği kişinin kendi kapısının önüne bile uğramaması, üstelik gözünün önünde başkasıyla olması.

Jaeyun takıntılı biri değildi. Sevdiği kişinin mutlu olmasına her halükarda isteyecek biriydi. Ama yine de kalbini ağrıtıyordu. Adil gelmiyordu. Bunca zamandır gösterdiği sevginin karşılığı bu muydu?

Bir sevgili ve yapış yapış bir ilişki tarafından her gün rahatsız edilmek miydi onca şeyin karşılığı? Karnı ağrıyordu. Heeseung Sunghoon'a hitap cümleleri kullandığında, ona sanki kemikleri kırılırcasına sarıldığında, onu öpücüklerle ödüllendirdiğinde, Sunghoon'u rahatsız edecek bir durum olduğunda onu savunduğunda karnı ağrıyordu.

Heeseung ile lisenin başlangıcından beri yakın arkadaşlardı. Ara sıra yapılan eşcinsel şakaları dışında neredeyse hiç temasları yoktu. Bu şakalar da çoğu zaman Jaeyun tarafından yapılırdı.

Heeseung soğuk biriydi. Jaeyun onun her yanına gittiğinde illa bir şeyler düşünürken bulurdu. Gözlerindeki ifadeyi okumak zor değildi ama o ifadeyi okumasına izin yoktu.

Evet, Heeseung bu konuda ilk başta Jaeyun'u sonra da diğer herkesi kendinden uzaklaştırıyordu. Jaeyun bir derdi, bir sıkıntısı mı var diye düşünürken aldığı cevap "Sen beni çözemezsin." idi. Normal bir insan Heeseung'ı nankör diye tanımlayarak işin başından ondan vazgeçerdi. Ama Jaeyun vazgeçmemişti.

Heeseung'ın ağzındaki baklayı ögrenmek için sabahlarını ve gecelerini feda ediyordu. Böylece aklı fikri Heeseung olmuştu. Ama zaman geçince Heeseung daha inatçı daha agresif birine dönüşüyordu.

Jaeyun'u küçümsemeler, Jaeyun'a nefret cümleleri, Jaeyun'a vurmalar. 

Jaeyun ise bir şey demiyordu. O bir şey demeyince Heeseung daha da köpürüyor ve daha da hırçınlaşıyordu. Jaeyun ise sadece dinliyordu.

Diğer yandan Jaeyun'un hayatı da güzel gitmiyordu. Notları rezaletti. Ailesi rezaletti. Arkadaş desen Heeseung'tan başka kimsesi yoktu. Ayrıca Heeseung'a arkadaş diyebilir miydi?

Ve zaman geldi geçti. Heeseung'ın Jaeyun'ın kendini sevdiğinden habersiz tavırlarıyla, Jaeyun'un karamsarlığıyla. 

Bir gün şunu öğrendi. Heeseung Sunghoon ile sevgili olmuştu. Heeseung'ın sevgilisi olmuştu.

O gün öğrendiği gece uyuyamadı. Ağlamadı. Sanki gözyaşları bir kurumuştu da akmamakta ısrar ediyorlardı. Düşündü. Ne yapabilirim? diye.

Jaeyun biriyle tanıştı. Park Jongseong. Ama Jaeyun ona Jay diyordu. Jay insanı anlamak merkezli bir insandı. Kimseyi kolay kolay kırmaz ve kırdığında telafi etmek için her şeyi yapabilirdi. Hoş biriydi. Ama sadece hoş biri. 

Jaeyun'a iyi davranması, flörtöz hareketleri. Aralarındaki cinsel çekimin artmasına yol açıyordu. 

Ama sorun şu ki Jaeyun için Jay bir arkadaştı. Heeseung'tan bin kat iyi olmasına rağmen onu sevmiyordu, sevemiyordu. Jay ise durumu kavramış ve bu konu hakkında Jaeyun'a baskı yapmak en son seçeneği bile olmamıştı.

Başka bir gün Jaeyun kafeteryada otururken yanına bir sandalye çekilmişti. Jaeyun Jay'i beklediği için "Hoşgeldin Jay." dedi samimi bir sesle. Ama onu karşılayan yüz ile kaskatı kesildi.

Bu Jay değildi. Bu Heeseung'tı. Yüzündeki ifadesizlik Jaeyun'u rahatsız etmiş olacak ki karnı ağrımaya başladı. "Orası dolu." diyebildi sadece. Heeseung onu umursamadı ve Jaeyun'a baktı. 

"Yine sürtecek birini bulmuşsun, Jaeyun."

Jaeyun cümleye değil de Heeseung'ın ona hitap şekline takılmıştı. Heeseung ona her zaman "Jake" derdi. Ama "derdi."

"Konuşmuyorsun. Zaten bana hiçbir zaman cevap veremedin. Zavallı seni. Arkadaşımdın ve gidip düşmanıma yapıştın. Aynı zamanda sevgilimi de rahatsız ediyorsun. Ama karşıma geçince süt dökmüş kediye dönüyorsun. Komiksin, Jaeyun."

Jaeyun bir şey diyemedi. Önceki zamanlardaki gibi bir şey demedi. Yapmadığı şeyleri bile yaptığını kabul ediyordu. Sunghoon'la bir kere bile konuşmamasına rağmen Heeseung demiş ise Sunghoon'u rahatsız etmiş olabilirdi. Jaeyun öyle kör biriydi. 

"Şimdi senden tek istediğim şey. Hayatımdan çık. Okula gelme, benim gittiğim yoldan gitme, beni arama, sorma. Seni heryerden engelleyeceğim. Hayatımda senin gibi bir zavallıya ihtiyacım yok."

Heeseung masadan uzaklaştı. Jaeyun o gün o masadan Jay gelene kadar kalkmadı. Düşündü. Ne yapabilirim? diye.

Jay geldiğinde ona sarıldı. Hıçkırarak ağladı. Jay ne olduğunu sordu. Jaeyun cevap vermedi.





"Taptığım bir varlık bana silah doğrulttuktan sonra hayatın ne anlamı kalır?"

                                                     - Uysal Kız, Fyodor Dostoyevski.






____________________________________________________________________

yeni bolum atmasi gereken ficler varken yeni fice baslayinca kizlar

sditd | heejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin