4

66 13 27
                                    


Hyunjin, uzun bir süre sonra gözlerini açmıştı, camın arkasından onu izleyen koca adamı izliyordu... Kocaman adam, gözleri şişmiş, yüzü kıpkırmızı olmuş, omuzları çökmüş bir şekilde izliyordu onu... Bir kaç gündür işe de gelmiyordu belli, üstünde üniforması yoktu, zaten bu halde işe gelse bile amirleri kabul etmezdi, çok kötü bir haldeydi, olay olsa müdahale edemezdi.

Chan, Hyunjin uyandığında mutluluktan tekrar ağlamaya başlamıştı, tüm hastane şaşkındı, kocaman buz gibi adam, Hyunjin'in ona bakışları yüzünden ağlıyordu... Hyunjin, yüzünde ki maskeyi çıkarmış, Chan'e doğru konuşmuştu...

"Benim de nedenim yok ama bak, senin etrafında yaşıyorum."

Bunu söylediği an, Chan daha çok ağlamaya başlamıştı. Bunu, Hyunjin ruhen yanında olduğunda ona söylemişti, Chan'in kişiliğinin baskın, sevgisinin ise pasif olması tuhaf hissettiriyordu. Sevgisi kendini geride tutuyordu ama Chan baskın davranıyor, sözü geçsin, ne dediyse o olsun, Hyunjin yanından ayrılmasın istiyordu.

Chan, Hyunjin'i izlemeye devam ederken, Hyunjin tekrardan konuşmuştu.

"Bana karşı, mantığın kaybediyorsa... Beni mantığınla da sever misin? Lütfen... Çünkü,bana karşı mantıklı düşünmüyorsun ve bu seni kırıyor..."

"Kırmıyor, sen beni kırmazsın. Düşünme böyle, ben söz veriyorum, halledeceğim..."

"Chan, beni mantığın ile sev..  duyguların sana ağır geliyor, ne kadar ağladın?"

Hyunjin, bunu dediğinde öksürmeye başlamıştı, direkt maskesini takmış, Chan'i izlemeye devam etmişti. Chan ise etrafta gezen her görevliye, içeriye girmek istediğine dair şeyler söylüyordu. Biri sonunda onu içeri soktuğunda, sevdiği adamın yanına çökmüş, elini sıkıca tutup bir süre onu izlemişti. Ardından, kelimelerin dilinin ucundan dökülmesine izin vermişti.

"Hyunjin, özür dilerim.
En başında, seni gördüğümde, benimle daha konuşmadan seni izliyordum, senin hareketlerini izliyordum, kiminle güldüğünü öğrenmeye çalışıyordum... Çevrende kim var, seni kim mutlu ediyor... Ya biliyor musun? Sen biriyle story atıyordun, ben seni kıskanıyordum. Yoktu bende hiç bir şeyin, yemin ederim, yaşını bile bilmiyordum... Sonra bir gün, yanıma geldin... Ben çok mutlu oldum, o andan sonra her zaman yanımda ol, yanında ol istedim. İlk konuştuğumuz zamanlar hep mutluluktan elim ayağım titrerdi, sana iyi geceler demezdim, çünkü yarın sabah tekrardan konuşmaya devam etmek için bahane arardım. Yanıma geldiğinde heyecan yapardım, ilk yanağından öptüğüm anı unutamıyorum mesela ben hâlâ o andayım, pencereden seni öptüğüme inanamıyorum ben.. abinlerle ilk tanıştığım zaman... Abilerinin bana bakışı önemli değildi ama seni mahçup etmek istemedim.. seni herkesten korumak istedim ve konu abilerin olduğunda onlardan da korudum, abilerinin seni kırması benim için her şeyden daha kırıcı oldu her zaman...biliyor musun Hyunjin? Seninle ilk tatile gittiğimizde, seninle el ele tutuşup gezdiğim her sokağın, her yerin hayalini kuruyorum ben... Her türlü yemeği yedirmiştim, uçakta geri giderken sürekli bana söylenmiştin sonra ayrılmak zorunda kaldık, ben kendi evimde olmama rağmen yine senin hayalini kuruyordum. Abinin yanına giderken arkandan sana baktım, nefret ettim abinin yanına gitmenden.... Ya, anla işte... Anlıyorsun ya sen beni hep, ben çok korktum biri sana zarar verir,biri seni kırar, üzer diye... Ama en büyük zararı ben verirmişim gibi kaçtım senden, veririm, diye korktum. Kaçmak istedim ama pek de beceremedim doğrusu, sen benden uzaklaştığında ben sana koşarak geri geldim. Bazen tartıştık küstük, bazen kavga ettik birbirimizin yüzüne bakmadık ama her sabah sana mesaj yazdım, dayanamadım çünkü... Sahi, hayatıma ne zaman bu kadar dahil oldun? Biliyor musun? İnsanlara en korkunç şeyi sorduğunda, hepsinin bir cevabı olur ve hepsinin farklı cevabı vardır... Karanlık, sevgilisini kaybetmek... Kimse seni kaybetmiş beni görmedi ki, seni kaybettikten sonra deliren beni görmedi ki... Ben de görmedim, çünkü seni hiç kaybetmedim. Kaybediyordum, ucundan döndüm. Ben bir şeyi kafama takmadığımı söylerim o an herkes inanır ama bakma öyle dediğime, ben herkesi en çokta seni takarım kafama... Hani, o günlerde, hayaletin mi denir? Ruhun mu denir? Yanımda oldu ya, ben çok mutlu oldum... benim bir yanılmam olamaz o değil mi? Değilsin benim bir yanılmam...  Olamazsın zaten, ben senin bir yanılma olacağını düşünemiyorum dahi..  ama görevin ben yatağından sevildiğini duymaksa eğer neden günlerce gözlerin kapalı bir şekilde seni beklememe sebep oldun? Neden yaptın bunu bana anlamıyorum.... Ben o kadar kötü bir insan mıyım? Beni o kadar kıracağın ne yaptım ben sana? Baksana ya bana biraz, baksana ne hale geldim karşında... Biliyor musun Hyunjin? Aslında, ben senin konuşmanı çok severim, ben seni dinlemeyi çok severim... Ben seni çok severim... Benim kalbimde belki milyonlarca kırık vardır küçük küçük ama senin tek bir sözün, onların gerginliğini alır sanki, onları soğutur, benim tüm sinirim geçer, otururum öylece izlerim ne olduğunu, ne olmadığını... Dünyanın en büyük aptalı kim bilmiyorum ama dünyamın en büyük aptalı benim, sana bu kadar tutulduğum için... Sana söyleyemedim ben, söylemek istedim ama beceremedim, seni çok seviyorum, ben hep seni çok sevdim Hyunjin. Bana neden söylemedin, neden eski sevgilinin hâlâ senin peşinde olduğunu söylemedin? Eğer söyleseydin senin yanında olmaz mıydım? Senin onun tarafından bu hale getirilmene izin verir mıydım? Vermezdim. Ona neler olacağını sen bile tahmin edemezdin, neler olduğunu görürdük. Şimdi ne oldu? Göremedin, zarar aldın ve bu yatakta yatıyorsun. Kalktığında hiç bir şey eskisi gibi olmayacak, çünkü sen bana nefes aldığını bile söyleyeceksin. Hyunjin, beni şu son günlerde o kadar değiştirdi ki bu halde olman...

Chan, burada Hyunjin'in kulağına doğru eğilmiş, öyle konuşmuştu.

Ben katil oldum. Ben, senin eski sevgilinin öldürülmesi için onun bir tecavüzcü olduğunu ve kimyasal hadım olduğunu söyledim... Ben yaptım, ben birinin ilaçlarını tarihi geçmiş ilaçlarla değiştirttim... Bak ben yaptım, senin için birini öldürdüm... Beni neden bu noktaya getirdin Hyunjin? Gördün mü? Senin gülümsemeni benden esirgeyen birine neler yaptığımı? Unutma Hyunjin, sen benim her şeyimsin ve ben sana dokunan herkesin canını bu şekilde yakmaya devam edeceğim. Artık bir engele sahip miyiz? Hm? Sahip miyiz? Eski sevgilin yok, ruhun bedeninde, seni sevdiğimi biliyorsun. Başka bir soruna sahip miyiz Hyunjin? İlk andan son ana kadar, bana dürüst olmalısın başka bir sorunumuz varsa bu sorunu çözeceğim. Gerekirse, ölüm ile.."

Hyunjin, gözlerini büyütüp Chan'e bakmaya başlamıştı, bu kadar ileri gideceğini hiç düşünmemişti. Chan'in anlattıklarından sonra ona korkarak bakıyordu, ona zarar vermeyeceğinden emindi ama korkuyordu, bundan sonra birinin aralarına girmesi onun için ölüm sebebi miydi? Hyunjin'in, ruhen yanında olduğu bir dönem yoktu, o hep bedenen yanında olmuştu Chan'in... Chan, halüsinasyon mu görmüştü yani? Eğer böyle bir şey gerçekse, bu demekti ki..  Chan, yokluğunda kafayı yemişti, bu bir tedavi başlangıcı olabilirdi ama hemen tedaviye alınmasını sağlamak, Chan'in ondan uzaklaşmasına sebep olurdu, beyninde ki düşünce akışını durduramıyordu Hyunjin, sadece bakıyordu.

Büyük bir Visal yaşamak için yaşam mücadelesi verdiği adam, şu anda delirmişti.

Durum // hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin