Jeon birkaç gün dönmedi.
O da aramadı. Hoseok arayabileceğini biliyordu ama bu düşünce bile onu ürperti. Yapışkan görünmek istemedi.
Cuma günü Hoseok ne düşüneceğini bilmiyordu. Jiwoo ve Wonnie'nin Bay Jeon'un nerede olduğunu sormaya devam etmelerinin bir faydası olmadı: Hoseok'un cevabını bulamadığı bir soruydu bu.
O neredeydi?
Hoseok'un aklının bir köşesinde Jeon'un bağlılık fobisi olduğu düşüncesi vardı. Belki de aralarındaki bu şey onu korkuttuğu için onu terk etmişti. Eğer öyleyse, siktir olup gitsin.
- Sorun ne dostum?- Jimin cuma sabahı Jeon'un sınıfında otururken sordu.
- Herhangi bir şey.
- Bok gibi görünüyorsun.
- İyi uyuyamadım.- Diye mırıldandı Hoseok, gözlerini ovuşturarak. Yalan değildi.- Ben sadece...- Öğretmenin sınıfa girdiğini görünce sustu.
Gelen Jeon değildi.
Profesör Song, Jeon'un yerine oturdu ve öğrencilere güldü.
- Günaydın - dedi kadın neşeyle - bir sonraki duyuruya kadar Profesör Jeon'un yerine ben derslerinize geleceğim.
Odada bir sevinç dolaştı.
Hoseok elini kaldırdı.
- Evet Bay Jung?
- Profesör Jeon nerede?
- Bunun senin sorunun olduğunu düşünmüyorum ama bilmek istersen... Profesör Jeon ailevi nedenlerden dolayı burada değil.
- Evet - dedi Hoseok'un sağ tarafında oturan bir kız- Bir siyasetçinin kızıyla nişanlandığını haberlerde gördüm.
Hoseok şaşkın bir şekilde ona baktı.
Nişanlandı mı? Jungkook'mu?
- Bu doğru olamaz - Diye fısıldadı kızdan çok kendine.
O eşcinsel. Ve o...Benim.
Ama öyle değildi, değil mi? Kızmaya hakkı yoktu. Birbirlerinin hiçbir şeyi değildiler.
- İyi misin?- dedi ona kaşlarını çatarak bakan Jimin.
- Ben iyiyim.
- Hoseok-
- Ben gayet iyiyim!
Hoseok derin bir nefes aldı ve daha yumuşak bir şekilde dedi ki- Özür dilerim. Ben iyiyim.
.......
Hoseok eve erken geldi, Bayan Hawkins'i gönderdi ve kanepeye oturdu. İkizlerin oynamasını izledi. Elbiseleri yıpranmış ve onlara küçük gelmişti. Yeni kıyafetlere ihtiyaçları vardı.
Gözlerini kapattı ve bunun ne kadara mal olacağını düşündü. Noel çok uzakta değildi ve Noel pahalıydı, bu yüzden para biriktirmesi gerekiyordu. Kızlara yeni kıyafetler vermesi için daha iyi bir iş bulana kadar beklemesi gerekecekti.
Hoseok içini çekerek yüzünü ovuşturdu. Evet, odaklanması gereken şey buydu.
Artık dikkat dağıtıcı şeyler yok. Kızlar ona güveniyordu. Kızlar aniden üzerine atladığında kanepe biraz çöktü.
- Üzgünsün - dedi Wonnie.
- Üzgün olmandan hoşlanmıyoruz- dedi Jiwoo.
Hoseok gülümsedi ve kollarını onlara dolayarak onları yakınına çekti. Çok sıcaklardı, şeker ve sabun kokuyorlardı.
Masumiyet.
- Hayır- dedi- Elbette üzgün değilim.
- Bay Jeon ne zaman geri gelecek? - Jiwoo bir kez daha sordu. Siyah gözleri iri iri açılmış ve gözyaşlarıyla parlıyordu.- Bana bir köpek yavrusu sözü verdi! Alnında beyaz bir yıldız bile var.
- Evet, ne zaman dönecek?- dedi Wonnie
Hoseok'un kalbi sıkıştı. O anda Jeon Jungkook'tan her şeyden çok nefret ediyordu. Kızların Hoseok'tan başka kimsesi yoktu. Elbette son birkaç haftadır onlarla birlikte yaşadığı için Jungkook'a bağlanmışlardı.
Hoseok gülümsedi ama bu daha çok yüz buruştuma gibiydi.
- Geri dönecek gibi görünmüyor sevgilim.
Jiwoo'nun kaşları çatıldı.
- Neden?
Buna nasıl cevap vermesi gerekiyordu?
Hoseok başka tarafa baktı.
- Çünkü onun kendi ailesi var. Görünüşe göre babası onu evlendirecek.- En azından aklına gelen tek açıklama buydu - Artık bir aile kuracak.
- Neden- dedi Jiwoo tekrar.
Wonnie'nin alt dudağı titredi- Neden?
Hoseok ikisine baktı ve ne diyeceğini bilemedi.
- Bilmiyorum bebeğim - diye mırıldandı dudaklarını Wonnie'nin alnına bastırıp, Jiwoo'yu kendine doğru çekti.- Bilmiyorum.
.......
•√•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TWİSTED
Fanfiction" Herkes Jeon'un kalpsiz olduğunu söylüyor. Herkes onun kalpsiz bir piç olduğunu söylüyor. Hoseok onların haklı olduğunu anlıyor." >JUNGHOPE< Cover by @suzume_miu