21. BÖLÜM

70 14 0
                                    

Hoseok geçenin ortasında titreyerek uyandı.

Yorganın altına daha da gömüldü. Oda her zamanki gibi soğuk ve nemliydi ama haftalarca vücut ısısını başka biriyle paylaştıktan sonra bunu görmezden gelmek daha da zorlaştı. Sıcak olmayı özledi.

Hoseok içini çekti, yüzüstü yuvarlandı ve kendine kızarak yastığa sarıldı. Bu iş kontrolden çıkıyordu. Yeterli. Jeon'u sikeyim ve onun aptal sıcak vücudunu sikeyim.

Siktir et onu.

Ama ne söylerse söylesin midesindeki ağrı hâlâ oradaydı. Seksin ötesine geçen bir ihtiyaç. Jeon'un büyük ve ateşli cesedini yanında istiyordu. Hatta onun iğneleyici yorumlarını duymak, nefesini teninde hissetmek bile istiyordu.

Hoseok gerildi ve başını kaldırdı. Oturma odasından sesler geldiğini duyduğuna yemin edebilirdi. Ama kızlar uyanmış olmazlardı, değil mi?

Kaşlarını çatan Hoseok yataktan kalktı, soğuk hava tenine çarptığında şiddetle titredi ve yüzünü kapıya çevirdi. Odada ışık vardı ama bunun hiçbir anlamı yoktu. İkizler karanlıktan korktuğu için ışığı açık bırakmıştı.

Hoseok sessizce kapıyı açtı ve dondu.

Jeon kızların yatağının yanında yerde oturuyordu, ikizlerde biri kucağındaydı. Hoseok'un kalbi göğsünde normalden hızlı atmaya başladı.

Geri dönmüştü.

- Neredeydin?- dedi kız kardeşi, bir eliyle Jeon'un kıravatıyla oynarken, diğer eliyle uykulu gözlerini ovuşturarak. Hoseok onun Wonnie olduğunu anladı.

Jeon'un, Wonnie'ye karşı bir zaafı var gibi görünüyordu ama Jeon'un Wonnie'ye bile tahammül etmesi garipti. Hoseok, Jeon'un yüzünün ışığın altında hazırlıksız ve yorgun göründüğünü fark etti.

- Ailemi ziyarette gittim- diye mırıldandı Jeon.

- Aileni hatırlıyorum. Baban bizi pek sevmiyor.

Jeon'un yüzünde tuhaf bir ifade geçti. Hiçbir şey söylemedi.

- Hoseok yeni bir aile kurduğunu söyledi.

Jeon gözle görülür şekilde gergindi - Öyle mi dedi?

Wonnie başını salladı - Çok üzgündü.

Hoseok kızardığını hissetti. Bunu ona söylemek zorunda mıydı?

Jeon'un yüzünde tuhaf bir ifade vardı.

Wonnie - Bende üzüldüm - dedi - Anlamıyorum. Neden yeni bir aile istiyorsun? Biz varız

Çocuklar. Diye düşündü Hoseok dudaklarını ısırarak. Korkmuyorlardı. Bazı açılardan çocuklar yetişkinlerden daha cesurdu.

Jeon ağzını açtı ve tekrar kapattı. Hoseok onu ilk kez suskun görüyordu.

Jeon'un boğazı, Wonnie'ye" Merak etme yeni bir aile kurmayacağım" demeden önce sarsıldı.

Hoseok nefesini verdi.

- Senin uyuman gerekmiyor muydu, ufaklık?- Wonnie büyük siyah gözleriyle Jeon'un ciddi bir şekilde inceldi.

- Sen de üzgünsün, kötü bir şey mi oldu?

Jeon'un dudakları mizahsız bir gülümsemeyle burkuldu.

- Öyle diyebilirsin.

- Üzgün olduğumda Hoseok bana sarılıyor ve artık o kadar da üzgün hissetmiyorum. Sarılmak ister misin?

Hoseok, Jeon'un teklifi alaycı bir gülümsemeyle reddetmesini bekliyordu.

O bunu yapmadı. Hiçbir şey söylemedi. Sessizliğini evet olarak kabul eden Wonnie ayağa kalktı ve kısa kollarını Jeon'un boynuna doladı. Jeon onu tuttu.

Hoseok, Jeon'un kız kardeşinin sırtındaki büyük ellerine ve ardından onun boş, metanetli yüzüne baktı.

Sessizce kapıyı kapattı ve yatağa geri döndü.

Kapının tekrar açıldığını duyana kadar yaklaşık yirmi dakika geçti. Şilte Jeon'un ağırlığı altında çökmeden önce bir giysi hışırtısı duyuldu ve o, Hoseok'un yanında yorganın altına kaydı.

Eğer Hoseok kendisini umursamaya zorlasaydı, Hoseok'un Jeon'a bağlanma hızı utanç verici olurdu; yapmadı. Sadece onu öpmeye ihtiyacı vardı. Ona dokunmaya ihtiyacı vardı. Böylece onu öptü ve Jeon aynı açlıkla karşılık verdi; dudakları telaşlı neredeyse çaresizdi.

Hoseok öpücük için kaç dakika harcadıklarından emin değildi, aynı anda saatler ve saniyeler gibi gelmişti.

Sonunda nefes almak için ayrıldıklarında Hoseok tepeden tırnağa bir sıcaklık hissetti.

Bir bacağını Jeon'un kalçasına atıp başını göğsüne koydu. Jeon'un kalbi kulağının altında yüksek sesle ve hızlı atıyordu.

Uzun bir süre hoş bir sessizlikten başka bir şey olmadı.

- Öldü, değil mi?- Hoseok sonunda fısıldadı.

Jeon'un altında katılaştığını hissetti - Evet.

Hoseok ne söyleyeceğini bilemediği için tereddüt etti - Ne oldu? Birisi evleneceğini söyledi.

Jeon içini çekti, Jeon'un göğsü yanağının altında genişlerken Hoseok'un duymaktan çok hissettiği bir şey vardı.

- Yine Jungsan'ın manipülasyonlarıydı. Bana ölüm döşeğinde olduğunu söylediği için oraya gittim. Vardığımda büyük bir toplantı vardı.

- Ne tür bir toplantı?- dedi Hoseok, parmaklarını Jeon'un göğsünde gezdirirken.

- Çok sayıda politikacı, zengin iş adamı ve gazeteci. Ben oradayken Jungsan bir duyuru yaptı.

Hoseok'un gözleri genişledi.

- Gerçekten sana sormadan nişanlandığını mı duyurdu? Bu delilik.

Jungkook'un babasının bir despot olduğunu biliyordu ama bu onun için bile saçmaydı.

Jeon tereddüt ediyormuş gibi görünüyordu.

- Sanırım... sanırım son zamanlarda aklı yerinde değildi. Ve muhtemelen bu kadar çok iş insanı ve gazetecinin önünde olay çıkarmak istemediğimi biliyordu. Haklıydı; eğer bunu yapsaydım ailemiz alay konusu olurdu. Onu kenara çektim ve eğer yaptığı saçmalığı geri çekmezse bunu kendim yapacağımı söyledim.- Jungkook durakladı ve devam ederken sesi düzdü - Öfkelendi ve kalp krizi geçirdi. Ertesi sabah ölmüştü.

Hoseok gözlerini kapattı.

- Ölmeden önce aranızı düzeltiniz mi?

Jeon kıkırdadı sesi sert ve mizahsızdı.

- Hayır. Ölüm döşeğindeyken bile beni hayatının en büyük hayal kırıklığı olarak nitelendirdi. Nefes almakta zorlanırken bile beni manipüle etmeye çalıştı. O kızla evlenmezsem herşeyi Minna'nın kocasına bırakmakla beni tehdit etti. Elbette bunu yapamazdı. O,bunun için fazla eski kafalıydı.

Hoseok'un dudakları onun sıcak tenine değdi ve Jeon'un kalbinin düzenli atışını yanaklarında hissederken derin bir nefes aldı.

- Geri döndüğüne sevindim, Jungkook.

Jungkook'un vücudunun bir anlığına kasıldığını, sonrada ona yaslanıp rahatladığını hissetti.

Güçlü kollar Hoseok'un sırtına ve beline dolandı ve onu yakınına sımsıkı çekti, neredeyse kaburgaları acıyordu.

Hoseok şikayet etmedi. Jungkook'un sıcaklığına daha da sokuldu ve uykuya daldı.

Bir haftadır ilk kez bebek gibi uyudu.

........

•√•

TWİSTED Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin