"Dolunay"

22 7 4
                                    

Sevdik birbirimizi, yangınlar çıktı. 

Aşk birden gelen ve kabul etmesi zor olan en korkutucu histir. Bir insan aşık olduğunu nasıl anlar? İnsan aşık olduğunu anlamaz, bir insan gerçekten aşıksa o duyguyu reddeder ve uzaklaşmak için çabalar. Çünkü gerçek aşk zor olandır, imkansız olduğu halde kovalanandır. Her şeye rağmen baş kaldırıp uğruna savaşıp herkesi karşına almaktır. Onun uğruna ölmek, vazgeçmektir. Şiirler yazmak, şarkılar söylemek ve dans etmektir. Kendini kuş gibi hafif hissetmek ve aynı zamanda büyük bir yükün altında ezilmektir. 

Çok zor bulunan bir hisken çokta kolay kaybolur lanet his. Hayaller kurdukça saçmalamak, kabullenememek, reddetmek ve ağlamaktır. Kaybetmekten korkmak, kendinden vazgeçmek, direnmek gerekirse onun için yaşamayı göze almaktır. Yani demem o ki her yiğidin harcı değildir. Herkes kaldıramaz. Ve ne tesadüftür ki gerçek aşıklar asla kavuşamaz.

Jack ölmeseydi sen bu filmden bu kadar etkilenmezdin ve Titanik bu kadar popüler olmazdı. Gwen ölmeseydi belki de Andrew iki örümcek adamın içinde bu kadar sevilmezdi. (O kadar uzun zaman geçti ki tam cümleyi hatırlayamadım.)


2. BÖLÜM "DOLUNAY"

FLASHBACK 

Chester her zamanki gibi 3. sınıf olmanın vermiş olduğu popülerlikle ortak salona girmişti. Onun aksine ikizi Christian her zamanki gibi  yerine oturmuş büyük gözlükleri eşliğinde kitap okuyordu. Chester ve Christian sözde ikizdi fakat hiç benzemezdi. 

Chester ortak salonda slytherin masasına yürürken birkaç kızla bakışmayı ihmal etmemişti. Bu sene üçüncü sınıf olmak ona farklı bir özgüven getirmişti. Kardeşinin yanına oturup elindeki kitabı çekti. "Yine mi kitap? Hadi kalk birileriyle konuşalım." Christian kaşlarını çatarak kardeşine baktı. "O kitabı derhal bana geri ver Chester Lestrange." Chester sırıtarak kitaba baktı ve masaya koydu. "Hiç sıkılmıyor musun? Ucuz aşk romanları." Christian sinirli bir ifade ile kitabını alıp kardeşine cevap verdi. "Değil, aşk evrendeki en pahalı şey. Sen asla anlamazsın boşuna kafa yorma." Chester onu dinlerken birkaç kızla bakışmaya devam eder. "Aşk gerçek değildir. Sadece zaman kaybıdır. Hem birçok kişi ile takılmak varken neden bir kişi üzerine hayatımı şekillendireyim ki?" Christian aynı şeyleri tekrar etmek istemediği için derin bir nefes verir ve söze girer. "Gözlerini alt sınıflardan çek Chester. Bugün birinci sınıflar geliyor. Onlara da fazla yaklaşma." Chester göz devirdi. "Senden önce doğdum Chris. Beni tembih etme." Christian kardeşine baktı ve kitabını kapatıp kenara koydu. "Sence aşkta gurur olmalı mı?" Chester kahkaha atıp yüzünü ekşitti. "Chris git bu sohbeti Dimitri ile yap." Christian omuz silkti. "O bugün ortalıkta yok. Kardeşi bu sene birinci sınıfa başlayacak ya büyük ihtimalle onu bekliyor." Chester ikizine baktı ve sırıttı. "Onun kardeşi mi vardı?" Christian kafa sallayıp onayladı. "Evet, Katherine yanlış hatırlamıyorsam. Eğer toplantılara katılsaydın sende bilirdin." Chester yine yüz buruşturdu. "Toplantılara katılan sıkıcı bir kız kardeşi mi var yani?" Christian yine onayladı. "Herkes sen değil Ches."

Bir süre sonra tüm birinci sınıflar ortak salona giriş yaptı. Dimitri her dakika kardeşinin peşinde ona bir şeyler tembih ediyordu. "Chester Lestrange'den uzak dur başka hiçbir şey istemiyorum." Kız kardeşi bitkinlikle onu dinliyodu."Bunu altıncı kez söyledin." Abisi umursamadan yürümeye devam etti. "Chris iyidir onunla sohbet edebilirsin. Onun dışında Cedric var." Kız abisine sinirli bir bakış attı. "Beni kontrol etmene gerek yok. Sen gidip yerine otursana." Dimitri ellerini pes eder bir şekilde kaldırıp Ravenclaw masasına geçti. Katherine rahat bir nefes alıp seçmen şapkaya doğru ilerledi ve sıra ona gelince oturdu. Az çok slytherin olacağından emindi fakat abisi sürpriz bir şekilde Ravenclaw'a seçildiği için tereddüt etmiyor da değildi. Beklediği gibi Slytherin'e seçilmişti.

Christian Chester'ın omzuna vurup onu dürttü. "Bak bu kız işte! Dimitri'nin kardeşi. Slytherin'e geliyor." Chester sinirle kardeşine baktıktan sonra kıza baktı. "Ne yapayım? Dimitri ile aşırı yakın olan sensin. Abilik yapmak sana düşer. Kız yaşına göre daha bir uzun sanki?" Göz kırptı. Chris kaşlarını çatıp kardeşine baktı. "Hayır Ches, aklından bile geçirme. Onu yanımıza davet edelim ve biraz konuşalım. Yabancılık çekmesin." Chester bıkkın bir nefes verip kardeşine baktı. "Ne yaparsan yap Chris. Bana bulaşma."

Katherine masaya doğru gelirken Chris hemen seslenip yanına gitti ve birlikte oturmak için kızı yanlarına davet ettikten sonra gülümsedi. "Merhaba, ben Chris. Abinle iyi anlaşırız." Chester'a bakıp gülümsedi. "Bu da Ches yani Chester. İkizim." Kız iki kardeşe bakarken Chester sırıtıp elini uzattı. "Merhaba Rine." Katherine anlamsızca çocuğa baktı. "Rine derken?" Chester sırıttı. "Katherine'i kendimce kısalttım." Kız soğuk bir ifadeyle Chester'a baktı. "Kısaltma." Chris ortamı yumuşatmak için söze daldı. "Ee Katherine ortamı nasıl buldun?" Katherine hafifçe gülümsedi. "Abimin anlattığı gibi. Her şey tam olarak anlattığı gibi." Chester'a sinirli bir bakış atar. "Chester konusunda da fazla haklıymış." Chester inkar eder bir şekilde söze atıldı. "Ne? Ben ne yapmışım da Dimitri haklıymış?" Katherine omuz silkti. "Fazla rahatsın. Oturduğumdan beri tam altı kız kestin." Chris kızın söylediği şeyere güldü ve Chester'ın bakışını fark edince sustu. Chester konuştu. "Abin genelde bazı konularda haksız çıkar." Katherine umursamaz bir şekilde onayladı. "Peki Chester. Zaten zamanla senin hakkında kendi düşüncelerim olacak." Chester kıza bakıp sırıttı. "Neden bu kadar gergin ve sıkıcı bir kızsın?" Katherine suyunu yudumladıktan sonra ters ters baktı. "Sana ne?" Christian'a görüşürüz dedi ve ardından oturduğu yerden kalkıp başka kişilerin yanına yöneldi.

Chester ikizine baktı. "Tam bir baş belası. Bu kız fazla bilmiş." Chris güldü. "Bence gayet tatlı bir kız. Tabii her kız gibi sana yüz vermeyince sinirlendin." Chester dik dik kardeşine baktı. "Alakası yok. Bu tarz kızlarla işim olmaz. Hem ben Dimitri ile uğraşamam. Dalga konusu olmak istemiyorum." Chris kafasını salladı. "Tabii efendim tabii. Sen yine de dikkat et bir de bakmışsın aşkın gururunu yenmiş." göz kırpıp ayağa kalktı ve ortak salondan çıktı.

Katherine dik dik insanları incelerken sırıtarak gelen Chester'a göz devirdi. "Ne var?" Chester omuzlarını silkti ve yanına oturdu. "Hiçbir şey. Sadece daha iyi tanışabileceğimizi düşündüm." Kız aynı ifadeyle baktı. "Seninle tanışmak istediğimi nereden çıkardın?" Chester güldü. "Merlin, herkes benimle tanışmak ister. Neden bu kadar inatçısın sen?" Kız sinirle Chester'a döndü. "Bunun inatla ne ilgisi var?" Chester sırıttı. "Bence çok ilgisi var." Katherine sabır dilercesine çocuğa bakmaya devam etti. "Sence var, bence yok." Chester derin ve bıkkın bir nefes vererek ayağa kalktı. "İyi, sana yaklaşmamak en iyisi." Katherine ayağa kalktı ve kafasını biraz kaldırıp çocuğa baktı. "Bilmişlik yapmak istemem ama yaklaş diyen de olmadı." Chester sırıttı. "İyi, iyi. Şimdilik böyle olacağından eminim. Zamanla sende kabuğundan çıkarsın Rosier." Kız göz devirdi. "Kabuğumda oldukça mutluyum Lestrange."


Yorum yapıp kitabı oylarsanız çok sevinirim. Kitap hakkında önerileriniz varsa ve kitaba katılmak isterseniz bana bildirebilirsiniz. Şimdiden destekleriniz teşekkür ederim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TRACES OF OLD LOVE • |Chester & Katherine|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin