0.3

1.5K 142 10
                                    

Taehyung, babasının boş sözlerini dinlemekten oldukça sıkılmıştı. Ne anlattığını dinlemeyi bırakalı dakikalar olmuştu. "Değil mi Taehyung?" Babası ona seslenene kadar da etrafı izlemeye devam etmişti.

"Neyden bahsediyorsun? Seni dinlemiyordum."

"Kardeşine diyorum üniversite hediyesi olarak araba alsam nasıl olur? Onu konuşuyordum ancak dinlememişsin bile."

"Bundan bana ne ki?"

"Gençsin ya anlarsın, yardımcı olursun sandım da senin kafan başka yerdeymiş."

"Bilemiyorum, ben üniversiteyi dereceyle kazandığımda bana hediye alacak bir babam yoktu. Başka birine sorman daha iyi olur bence. Ben yardım edemem sana."

"Taehyung. Haddini aşma istersen."

"Aish, cidden!" Taehyung huzursuzca kıpırdandı yerinde. Konuyu kapatıp geceyi olaysız bitirmek istiyordu ancak babasının sözleri bunu engeller nitelikteydi.

"Çok saygısız olmuşsun sen. Babanla böyle konuşabilmeni sana hep yüz veren annen sağlıyor. Babayla böyle mi konuşulur?" Taehyung istemsizce güldüğünde babası duraksadı ve kaşlarını çatarak oğluna dikti gözlerini. "Komik olan ne?"

"Sen benim babam değilsin ki. Sana saygı duymamı gerektirecek bir sebep yok."

"Pardon, anlayamadım?"

"Baba dediğin senin gibi olmaz. Çocukluğunda, en çok ihtiyaç duyduğu zamanda arkasını dönüp gitmez. İlk kelimem neydi benim? Asla yemediğim bir yemek? Bisikleti sürebiliyor muyum ben? Araba kullanmayı nereden öğrendim? Biliyor musun bunlardan en birini biliyor musun? Hayır, bilmiyorsun. Bir kez olsun saçımı okşamamış, baba şefkati göstermemiş birine baba diyip bağrıma basacak değilim."

Taehyung ayağa kalktığında babası da ayağa kalktı. Babası oldukça sinirlenmişti ki yüzü kıpkırmızı kesmişti adeta. Taehyung'un yanağına sertçe vuracakken Taehyung kolunu havada tuttu.

"Ben eski, ezik, küçük ve savunmasız Taehyung değilim. Şimdi bir daha beni görme bahanesiylr şu kapıdan içeri girme. Ne istediğini ikimiz de biliyoruz. Ben senin foyanı ortaya çıkarmadan al o ceketini ve çok sevdiğin ailenin yanına git."

Babası sinirle elini çekti ve ceketini aldığı gibi kapıyı çarparak çıktı. Annesi elinde kahve tepsisiyle eski eşinin arkasından bakakaldı. Ardından Taehyung çıktı odadan. "Oğlum, baban nereye gitti? Kahve yapmıştım ben oysaki."

"Bir daha gelmeyecek o anne, merak etme."

Taehyung hızla önce odasına sonra ise yukarı tavan arasına çıktı. Deri çantayı aldığı gibi odasından aldığı birkaç alet ile açmaya çalıştı. Biraz uğraştıktan sonra ise başarılı olmuştu. Çantanın içinden birkaç tane fotoğraf düştü yere. Taehyung fotoğrafı eline aldığında kendisinin olduğunu gördü.

Ve yanında da o vardı.

Taehyung şok olmuştu. Adam doğru söylemişti, tanışıyorlardı. Yan yana oturdukları bir masadalardı. Omzunda onun kolu vardı ve çok güzel gülüyorlardı. Taehyung'un eli onun bacağındaydı ve gerçekten mutlu gözüküyordu. Arkalarında güzel bir deniz manzarası vardı ve güneşin batışı ile tamamlanmıştı sanki manzaraları.

Taehyung bütün fotoğrafları teker teker inceledi. Hepsi ikisinin fotoğrafıydı. Bazıları yakılmaya çalışılmıştı, kenarlarında yamıklar vardı. Sanki önce atılmış sonrasında ise vazgeçilmişti.

Taehyung'u en çok etkileyen ise gülümsemeleriydi. Kazadan öncesini hatırlayamıyor olması ona kafayı yedirtecekti. Yarın ilk işi ona gitmesi ve ne olduğunu öğrenmesi olacaktı. Aptal gizemli hallerle uğraşmak istemiyordu ancak sanki herkes ona kafayı yedirtmeye niyetli gibi susup onun çözmesini bekliyorlardı.

Hızla fotoğraflardan bazılarını yanına aldı ve çantayı tekrardan gizleyip aşağıda indi. Annesi salonda tek başına oturuyordu. Ona gözükmeden odasına geçti ve yatağına uzandı. Kafası allak bullaktı.

Tek bildiğini bu olayın arkasında farklı şeylerin döndüğüydü.

Ve annesinin bile ondan bir şeyleri saklıyordu, buna emin olmuştu iyice.

.....

Uzun bölümleri okumak çok sıkıcı geliyor bana diye kısa kısa yazıyorum

Umarım güzel gidiyordur??

Find Hell -TaeKook- ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin