jeongin:"chan hyungu yaşlılık kokan kelimeleri yüzünden linçlediğimize göre devam edebiliriz "
chan jeongini tek kolu arasına alıp kasları ile boğmakla tehtid etti.
jeongin'in halinden memnun bakışlarına göz devirerek anahtar çevirme sesi gelen kapıya doğru gittim.
jisung elimde poşetle içeri girdi. dondurma kabını gördüğüm anda annesinin bir şeyler gönderdiğini anladım ayrıca marketten birkaç yiyecek daha alıp öyle gelmişlerdi krallar.jisung:"selamünaleykümmm"
poşetleri bana yıkıp içeri geçti.changbin:"aleykümselam"
toplu bir aleykümselam silsilesi yaşandı, tabii ki münafık minho dışında.jisung'un arkasından da felixciğim içeri girdi ben de onun peşinden girerek kolumu omzuna attım.
changbin:"hoşgeldin civciv."felix:"hoşbulduum."
minho:"selam."
jisung dik dik minho'ya baktı.
jisung:"aleykümselam diceksin."minho:"heh oldu bi de ve aleyküm selâm ve rahmetullahi ve berekâtühü ve mağfiratühü ebeden ve daimen diyim istersen."
jisung'a iki saniyelik kal geldi.
hyunjin:"jisung! jisung burnun kanıyo kanka koş lavaboya git"
minho:"lan noldu?"
felix:"jisung'un imanlı fetişi var da helal boy görünce dayanamıyo."
jeongin:"birisi minho hyungun böyle bir şeyi nasıl bildiğini sorgulamayacak mı? minho hyungun??"
minho:"ha ben imam hatip mezunuyum. aklımda kalmış birkaç şey."
changbin:"minho'nun prime dönemleri."
minho:"ne demezsin. arapça sınavından rakam alıyodum, rakam rakam"
seungmin muhabbetin saçmalığına dayanamayıp getirilen poşetten bir sade soda açarak kafaya dikti. şişeyi yarılayınca birinin artık sorması gereken o soruyu sordu
seungmin:"iyi hoş Allah muhabbetinizi arttırsın da niye biz şu an mahalle kahvesinden halliceyiz?"
changbin:"he bak siz gözümün önünde yiyiştiniz ben de ne yapacağımı unuttum."
chan hayretle changbine döndü.
chan:"ah lan changbin. biz de dedik changbin bir gelse de bizi yiyişirken bi izlese ne güzel olur ama."
"ALLAH'IM SEN BANA SABIR VER YA RABBİM!"minho:"yok ki."
jisung çoktan lavabodan dönmüştü, minho'nun dediği şey üzerine ona kınayıcı bakışlar attı.
jisung"çarpılmadan sus bence."
minho:"yok ki."
jisung:"Allah yarattı demem gelişine bir çarparım, bak o zaman nasıl çarpılınıyomuş görürsün."
minho yavaşça changbin'in arkasına kaydı.
seungmin:"changbin deme şöyle bak ramazan ramazan kötü hissettiriyosun. chan valla yok, dedim ben zaten olmaz dedim kaç kere, dinlemiyo ki dinlemiyo..."
seungmin söylene söylene kollarını sıvayarak banyoya doğru gitti.hyunjin:"tövbe namazı kılcak bence bak abdest almaya gidiyo."
felix aklına gelen şey ile changbin'in yanına koşuyor.
felix:"chan seungmin'le iftardan sonra işleri pişirirken annesine durum güncellemesi diye attığı video."kafasını changbin'in omzuna koyuyor.
felix:"hey chanıım, hacerülesvedeee sürdüm yüüzümüü.."
topluca(chanagliyo):"PUHAAAAHAHAA"
chan mutsuz halde köşesinde zırlarken diğer çocuklar hahkırdılar.
changbin:"lan tamam..tamam bi susun oğlum güldürmeyin ya şurda bir şey anlatıcaz anlattırmadınız."
changbin hızlıca telefonundan saate baktı.
changbin:"beyler bakın üç saate sahur için acilen davul bulmamız lazım. bulduk bulduk, bizim yeonjun çok rica etti ben de kuramadım."
felix:"davul?"
jisung:"nasıl kabul ettin peki bunu? bir davulun yok, iki tokmağın yok, üç elde avuçta söylencek manin bile yok."
changbin zorttirikten bir gülümseme yaptı.
changbin:"işin heyecanı orda kardeşim. ben bizimkilerin canı sıkılıyodur onlara bir iş bulayım da canları sıkılmasın diye düşündüm, kötü mü etmişim Allahallah.
minho:"ulan hadi onu bunu geçtim yeonjun'a neden ramazan davulcusu lazımmış? uyanamıyo mu bu özel davulcu mu gerek?"
changbin:"yok ya o öyle değil. soobin var ya bunun bi ara anlattığı delikanlı. bi tipi var dedi ben böyle bir nimeti Allah'ın yarattığını idrak ettiğimdan beri imana geldim dedi hani o çocuk işte..."
minho:"azıcık kayışları koparmış galiba arkadaş."
felix:"aynısını yaşarsan görürsün kimin kayış kopuk kiminki sağlam."
minho:"hı tabi. ee changbin devam et."
changbin:"soobin'in de geçen sene çok sevdiği birisi ramazan davulculuğu yapmış, bu baya hayran oluyomuş bu davulcuya, bu sene de kalkamıyomuş sahura alarmla. yeonjun veledi de kıyamamış buna gaza gelip ben uyandırırım seni davulla demiş. yeonjunun annesi bunu dışarı o satte çıkartmayacağı için de benden rica etti."
felix:"vay be.."
changbin:"yani işin özeti bana bi davul bulmamız lazım, nereden bulabilirim."
masada yan yana oturan hyunjin ve jeongin telefondan bir şeylere bakarken jeongin'in dikkati davul denmesi ile changbin'e döndü.
jeongin:"hyung, davul mu lazımmış?"
chsngbin:"biraz öyle oldu be, sen de sanki yatağının altında davul saklıyomuş gibi baktın bir an, var desen innancam yani şu an o derece."
jeongin:"e vaaar."
changbin:"nasi yaa, hakket mi?"
jeongin:"valla, geçen sene dolaba kaldırmıştık duruyodur heralde."
hyunjin:"In? sende davul ne arıyo? müzik dersi için falan anlamışsındır diye düşünüyorum."
jeongin:"hayır hayır öyle değil. ben de soobin gibi ramazan davulcularına ayrı bir hayranlık besliyorum. Aşırı çekici değiller mi yaa?"
hyunjin ona ağzı açık bir şekilde baktı.
hyunjin:"b-bu mu sebebi?"
jeongin:"hee"
hyunjin elini masaya hızlıca vurdu.
hyunjin:"ulan! davulu ikiye katlayın bana da verin, ben de davulcu oluyorum!"
___sonraki
iki gündür iftar etkinliği var, iftardan iftara koşarken fici yazamadım biraz.
sayın fikir verenime buradan af diliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ramazan davulcusu - skz
Fanfiction"Oğha anasini satim orucunu Seungmin'le mi açtın Chan?" (skz ile iftara doğru🤲🏻) -ramazan konulu sahneler akliniza gelirse benle paylasabilirsiniz ve ben de bunlari hikayeme ekleyebilirim-