iftara bir buçuk saat var, changbin ve jay hoca camiye erken döndüler
changbin'in gözünden..İki adet tütün bir adet limon kolonyasını kollarımda taşırken Jay hocanın yanında dikiliyordum, minho ikindi namazını kıldırmayı bitirmiş bize doğru geliyordu.
İmam takkesini başından çıkarıp koltuk altına sıkıştırdı, kolunda da seccade nizami bir şekilde katlanmış halde duruyordu.
Bu benim tanıdığım ateist Minho muydu??
Jay hoca yanımda Minho'yu abarta abarta överken iftara ne kadar kaldığını hesaplamaya çalışıyordum.
Yemeği kaç dakikada yerim ki...iş verirlerse erkenden çıkıp tüttüremem...Felix'e mi kitlesem yemek duasını okuma işini... hayır yanımda birini götürmem gerek canım sıkılır, Felix'i yanıma alır dua'yı Minho'ya kitlerim.jay hoca:"nerden aklına geldi vallahi-"
changbin:"hocam! minho bu kadar örnek davranışlarda bulunurken bir de üstüne yemek duasını okusa süper olmaz mıydı?"
minho:"hay ağzına soksunlar..bal soksunlar yani bal damlıyor çünkü ağzın.. ağzından."
Kusura bakmayacaksın artık cünyır imam, menfaatlerin uğruna seni bile satarım.
jay hoca:"hay ağzına sağlık changbincim, bence de bizim minho onu da yapar."
minho:"yapmam mı hocam, en iyisinden yaparım hem de."
Bana gizlice sokucu bakışlar atmasa bir anlığına inanacaktım, o bizim minho.
İçinde nasıl bir piç yattığını bizim dışımızda kimse ne yazık ki bilmiyor.Hızlıca eline duanın yazılı olduğu kağıdı tutuşturdum.
changbin:"e bana müsade o zaman."
Yavaş yavaş geriye doğru yürüdüm.
"felix'i karşılayayım ben, lokumlar ağırdır şimdi, yardımcı olayım."
Çabucak tüydüm oradan ve caminin avlusundan da çıktım.
Az önce yakında varacağını söyleyen Felix yan tarafta duraklayan babasının arabasından indi, bir süredir kestirmediği saçlarının ensesine doğru uzadığını fark ettim. Bir ara onu da yanıma alıp beraber berbere mi gitsek? Neyse yakışmış ya kestirmese de olur.
Babasını kısaca selamladıktan sonra aşçı olan babasının hazırladığı yemekleri taşımakta Felix'e yardımcı oldum, tencereleri beraber caminin çay ocağı tarzındaki çok da geniş olmayan kısmına taşıdık.changbin:"aldın mı?" hevesle sordum.
felix:"he aldım arabadalar, fıstıklıdan son bir tane kalmış hemen kaptım getirdim."
changbin:"ne diyon be? benimkini diyorum benimkini."
Yüzümü refleks olarak buruşturdum.
"Lokumdan banane, sevmiyorum zaten."Felix bana sinir olduğunu gizlemeye uğraşmadan baktı.
felix:"arabada, getirsem de içemezsin zaten, azıcık sabırlı ol be."
Arkasını döndü ve söylenerek gitti.
"ıyyyh, illallah geldi yeter beh!"Tch fazla agresif, bir de bana derler.
Sonra içeriden bir ses yükseldi.
jay hoca:"changbin git tepsileri oturma alanına taşı evladım!"
Yılmıştım...yeter...yeter.
Kapıdan tutunarak kendimi tepsilerin yanına sürükledim.
Nikotinsizlikle başa çıkabilmek için aklıma gelen iki şey kuru yemiş ve sakız...ama zaten oruçlu olduğum içemiyorum...imdat.
Beynimin erimeye başladığını hissederken zombi gibi sofraların kurulumuna yardım ettim.
Bazen de iş kitlemek için Felix'i aradı gözlerim.felix'in gözünden..
Gerizekalı, tam bi gerizekalı.
İnsan en azından bi selamın aleyküm der bi selamlaşır.
Hal hatır sor bari kütük!
Sofra bezlerini merdiven altındaki dolapta fevri hareketlerle bulmaya çalışıyordum.
Parmağımı kenara çarpınca küfretmemeye çalışarak yumruğumu ısırdım.
AAAAGH sokacam ha!
Sonunda bulduğum sofra bezlerine baktım ve sinirden onları yumrukladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ramazan davulcusu - skz
Fanfiction"Oğha anasini satim orucunu Seungmin'le mi açtın Chan?" (skz ile iftara doğru🤲🏻) -ramazan konulu sahneler akliniza gelirse benle paylasabilirsiniz ve ben de bunlari hikayeme ekleyebilirim-