Evimin olan anahtarın🔓

43 4 2
                                    

changbin gruba mesaj attıktan sonra jisung ve hyunjin'in evinde:
hyunjin'in gözünden..

hyunjin:"sen söyle teyzeme, ilk anneme söylersek hiç sanmıyorum çıkaracağını."

jisung birkaç saniye gözlerini kısarak bana baktı, bir şey isteyeceğini belli edercesine dudağının kenarı yukarı kalktı.
göz devirerek omzunu dürttüm.

hyunjin:"hadi laaan."

jisung:"tamam amaaaaa salla kazandan gelen interneti ikiye katlayıp bana göndereceksin."

hyunjin:"HAYIR jisung HAYIR YA!"
"internetim yok çocuk sinir etme beni"

jisung:"benim var o yüzden istiyorum zaten senden. allam ya"

hyunjin:"assla vermem yürü git eniştem versin sana internet."
"senin yüzünden bu haldeyiz zaten, internet detoksu ne be"

jisung:"annen önerdi ben napiyim."

hyunjin:"benim annemse senin teyzen hem baban da kabul etti hemen, engelleyemedin."

jisung:"heben zevk alıyorum şu durumdan zaten."

hyunjin:"yaw bi sus, JİA TEYZEEEEE JİSUNG SANA BİR ŞEY DİYECEKMİİŞ-"

jisung imamdan gizli camide yaptığımız özel smackdown hareketlerinden birini kullanarak beni yere serdi.

jisung:"SUUSSS LANN AKRABAMSI ŞEY!"

tam planladığım gibi ben yerde yatarken (bilerek yattım tabi ki de) jisung'un annesi jia teyzem bizi yerdeyken ve jisungun eli ağzımı kapatırken gördü.

jia:"HAN JİSUUUUNG!!"

aha tam isim, sicti.
jisung beni hemen saldı ve ben teyzeme koştum.

hyunjin:"teyzeeee bu canavar beni öldürmeye çalışıyor."

jisung:"keşke keşke.."

jia teyzem kaşlarını çatarak ve beni kolunun altına alarak konuştu.

jia:"napıyosunuz deli danalar gibi? bir yerinizde durun be."
"sabahtan beri yatıp durdunuz şimdi enerjiniz fazla geldi heralde."

hemen teyzeme yapışıp masum taklidi yaptım.

hyunjin"teyze jisung'u dışarı çıkartsak, baksana ortalıkta koşturup duruyor ben onu bir çayıra salayım."

jisung:"hyunjin dışarıda tek kalıcaz aslanım, biliyosun dimi."

teyzem jisungun alnına bir fiske vurdu. sonra geldi bir de benimkine vurdu.

jia:"sizi sıpalar! rahat durun bi. kesin kim izin alacak kavgası yaparken birbirinize girdiniz yine."

jisung alnını ovuşturarak bu sefer masum bakışlarını o kullandı.

jisung:"annee hava çok güzel içeride mi duralım bu havada, sabah sıcaktan çıkamıyoruz zaten. ayrıca chan hyung bizi çağırmış, çekirdek kola falan yapar sonra evlere dağılırız dedik biz de."

birkaç dakika bizden bıkmış bakışlarına maruz kalarak teyzemin cevabını bekledik.

jia:"iyi tamam, telefonlarınız açık olsun arayınca gelin."
"jisung sen benle gel sarma sarmıştım chan'a götürüverin kokmuştur, sahurda yerler."

jisung:"ne diyon anne iki sokak ötede çocuk, üst komşumuz değil."

veee bir fiske daha.

jisung:"peki annecim."

teyzem mutfağa doğru gitti.

jisung:"hyunjin gevşek gevşek sırıtma elimin ayarına hakim olamıyorum bak."

hyunjin:"şş çok konuşma işine bak sen."
"diğerleri de chan hyungun evine gitmeye başlamışlar zaten, gruba yazdılar."
"biz de hızlı olalım."

jisung:"tamaam sarmaları alıp geliyorum."

chan'ın evinde chan ve seungmin basılırken:
changbin'in gözünden..

"Oğha anasini satim orucunu Seungmin'le mi açtın Chan?"

Chan kimseyi beklemediğini belli eden bir ifade ile Seungmin'den geriye çekildi. Ne yapacağını bilemeyerek önü açık olan gömleğini hızlıca iliklemeye başladı.

chan:"OĞLUM ZİLE BASSANA!"

chan söylenip dururken köşedeki kasenin içindeki hurmalardan bir tane alıp ağzıma attım.

changbin:"anahtarım var niye uğraşayım karşim?"

chan:"aynen yedi tane yedeğini yaptırdığınız evimin olan anahtarın."

changbin:"bir anahtarın lafını mı yapıyorsun chaaan??."

seungmin gömleğinin yakasını ilikliyordu.

changbin:"seungmincim rahatsız olma ya hem hava sıcak, kapatma o kadar ayrıca chan hyung baya ısıtmıştır seni zaten."

kaşlarımı kaldırıp chan'a yan bir bakış attım. sırıtmamı gizlemeden onlarla birazcık dalga geçtim.
bayılıyorum bunlarla uğraşmaya ya.

seungmin:"changbin."

seungmin üstüme yürümeye başlayınca chanın arkasına kaçtım.

changbin:"diğer çocuklar gelecek bak, güreşirken görmesinler bizi. basılmış gibi oluruz falan, mazallah bir daha basılmış gibi hissetme diye söylüyorum."

seungmin:"he habersiz geldiğin yetmedi bir de hepsini taktın peşine."
chan burun kemiğini ovuşturdu.

chan:"bizi bi salın be-"

sözü bitmeden zil çaldı.

chan:"OHA BİRİLERİ ZİL FALAN ÇALIYOR ŞU EVDE Oha Oğha, hangi beyin sahibi o?"
chan kapıyı açmaya gitti.

changbin:"arkadaş biraz agresif galiba sence de öyle değil.i seungmin.

changbin:"tamaam bakma hemen öyle sustum."

mutfağa doğru minho'nun olduğunu tahmin ettiğim sesler yükseliyordu.

minho:"hay anasını satiyim ya kolum zile çarpmış, jeongin sana diyorum anahtarı hazırla yaklaşıyoruz diye. vik vik vik telefonla mesajlaşıyosun yarım saattir. mesajlaştığında adam olsa, hyunjin sonuçta. görceksiniz zaten beş dakika sonra birbirinizi."
minho jeongine ص eye atıyordu.

chan:"biliyodun böyle olcağını.."

jeongin:"ya hyung."

changbin:"nasıl saldılar la seni?"

jeongin:"minho hyung izin aldı benim için."

seungmin:"minho'nun büyükler arasında nasıl bir ünü varsa en efendi olanımızı o sanıyolar, hayır yani minho bizden gizli imamlık falan yapıyosun da biz mi bilmiyoruz."

minho da elimdeki hurmalardan bir tane kaparak tezgaha yaslandı.

minho:"aynen kanka imamlık yapıyorum da oruç tutmuyorum."

seungmin:"münafık."

changbin:"hah sen mi diyosun chan'ın hurması."

minho:"o ne alaka?"

changbin:"bu ikisi iftira kadar zor dayanmışlar diyorum."

seungmin:"yah chan! bir şey de şu piçe bak nası keyif alıyo."

chan:"ya ben ne diyim şimdi?"

seungmin:"yok arkadaş tövbe ediyorum ben, ramazanda yanıma yaklaşma chan."

chan:"cennet hurmam bak yapma böyle."

minjeongchang korosu:"Iyyyyyh"

___sonraki

ramazan davulcusu - skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin