Twisted Love

𝟹

Sabah olduğunda Ivy'den mesaj gelmişti, saat 11'de evime geleceği yazıyordu. Telefondan saate baktığımda saat 10.30 idi. Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım ardından da Ivy geleceği için onunla dışarı çıkma ihtimaline karşı üstümü değiştirdim. Sonrasında kahvaltı yapıp Ivy'nin gelmesini bekledim.

Saat 11 olduğunda kapı zilim çaldı. Kapıya doğru ilerleyip kapıyı hemen açtım ancak kapıdaki kişi Ivy değildi. Tanrım, o burada ne yapıyor?

"Scarlett, yaşadığın trajediyi Ivy'den duydum. Dün bu konu hakkında bana danıştı. O pisliği bulduğum an onu ölümden daha beter hâle getireceğim. Sen nasılsın şuan?

İç çekip karşımdaki Cyrus'a baktım. Bu durumda en son görmek istediğim kişiydi. Lakin, Ivy'nin neden bu konuyu Cyrus'a bahsettiğini anlayabiliyordum. Cyrus silah kullanımında iyiydi o yüzden bir şey olma durumunda o tetiği çekmekte tereddüt etmezdi. Bir şirket CEO'sunun nasıl silah kullanmasına izin veriyorlardı anlayamıyordum.

"Ne kadar iyi olabilirsem öyleyim. Ancak sen niye bunun için kapıma kadar geldin?"

Cyrus Dünya'nın en saçma sorusunu sormuşum gibi bana baktı.

"Senin için endişelendiğim için elbette. Tabii başka bir sebebi de var. Ivy şuan arabamın içinde, seni bekliyoruz. Bugün üçümüz eski günlerdeki gibi kafa dağıtacağız."

Tek kaşımı kaldırdım, ufak bir eğlenceye hayır demezdim. Yayın saatime de daha çok vardı bu yüzden sorun olmazdı. Yine de, eski sevgilimle tekrardan takılma fikri garip geliyordu. Özellikle de o seni hâlâ seviyorsa.

"Tamam, bana uyar. Gidelim"

Çantamı alıp ayakkabımı giydim ve Cyrus ile beraber onun arabasına doğru ilerlemeye başladık. Arabanın oraya geldiğimizde Ivy'nin arka koltukta oturduğunu fark ettim. Ivy geldiğimizi görünce gülümseyerek bana el salladı. Anlaşılan Cyrus'un yanında, ön koltukta oturacaktım. Tam Ivy'lik bir hareketti.

Ön koltuğa oturup kemerimi bağladım. Cyrus da sürücü koltuğuna oturup kemerini bağladı ve arabayı çalıştırdı. Cyrus arabayı sürmeye başladığında camdan manzarayı izledim. Bu olay kafamın içinden çıkmıyordu, düşündükçe başıma ağrılar giriyordu. Ivy huzursuz olduğumu fark etmiş olacak ki oturduğum ön koltuğa doğru yaklaşıp kafasını bana çevirdi.

"Stres yapma balım. Bugün kafa dağıtacağın bir gün. O pislik seni biz varken asla rahatsız edemez."

Başımı Ivy'e döndürüp gülümsedim. Beni nasıl mutlu edeceğini biliyordu.

"Kemerini bağla Ivy. Arka koltukta olsanda tehlikeli. Kaza olma durumunda canın tehlikeye girer."

Ivy'i azarlayıp geri önüme döndüm. Oflayarak Ivy kemerini taktı. Ivy'nin nadiren çocuk gibi davrandığını görüyordum, görmesi değer bir an oluyordu.

15 dakika sonra arabanın durmasıyla bir yere vardığımızı anladım. Cyrus bizi kafeye getirmişti ilk, kahve iyi gelebilirdi. Arabadan inip kafeye girdik. İçeri girdiğimizde garson bizi rezerve edilmiş masaya doğru götürdü. Cyrus ve Ivy her şeyi düşünmüştü gerçekten.

Ivy ile yanyana oturdum Cyrus da tam karşımızdaydı. Garson siparişlerimizi almak için yanımıza geldi. Hepimiz siparişlerimizi verdikten sonra garson içecekleri getirmeye gitti. İçimde hâlâ bir endişe vardı. Sanki şuan bile takip ediliyor gibi hissediyordum.

Cyrus ve Ivy ile ufak bir sohbetin ardından garson içeceklerimizi bize servis etti. Kahvemden bir yudum alıp Cyrus'a döndüm.

"Senin iş hayatı nasıl gidiyor Cyrus? Görüşmeyeli baya oldu."