Yolu uzun zamandır aşka düşmemiş bi adama denk gelirse yüreğiniz çalkalayın, zira dibine çökmüş olabilir seven yanları. Çünkü yalnız yaşamak için çok fazla bu hayat.
~incir reçeli
"Aradığınız kişiye şuan da ulaşılamıyor lütfen sinyal sesinden sonra mesaj bırakın."
"Yine telefonunun şarjını bitirdin değil mi? Bak bundan sonra boynuna şarj aleti bağlayacağım ona göre. Ah sikeyim, hiç gülme öyle sakarlığım tutmadı elimde ki anahtarlık ayağıma düştü sadece. Delibal, ben geri döndüm gidemedim. Akşam yemeğine geç kalma. Seni seviyorum."
Mesajı gönderip telefonu bir kenara koydum. Elimde ki bavulu da yere bıraktım. Yorulmuş hissediyordum bu yüzden koltuğa uzandım.
(...)
Telefonun çalmasıyla uyandım. Bilinmeyen numara arıyordu. Saat akşam 20.00 olmuştu ve Minho eve gelmemişti onun olduğunu düşünüp telefonu açtım.
"Alo? Evet erkek arkadaşıyım, ne?"
(...)
"Jisung yorgun görünüyorsun keşke sen gelmeseydin."
"İyiyim ben."
Minho'nun babasıyla birlikte o yere gidiyorduk. Telefonda ki bir polisti. Minho'nun arabası uçurumun kenarında bulunmuş.
Ne yani arabasını orada bırakıp başka bir yere gidemez mi? Saçmalık, her uçurumun kenarında olan o şeyi mi yapacak? Hem Minho yapmaz.Bahsedilen yere gelmiştik. Arabadan inip Minho'nun arabasına doğru ilerledim. Önce beni oraya sokmadılar.
"Bırakın sevgilisiyim ben. Bırakın."
"Çekilin geçsin."
Bir memurun sözünden sonra geçebilmiştim. Arabanın içine baktım, orada değildi. Hiçbir şey yoktu içeride. Sonra aşağıya baktım. Uçurumdan aşağıya. Çok yüksekti, Minho kendisine bunu yapmazdı.
Tekrar memurun yanına gittim. Minho'nun babası da oradaydı.
"Size bir kaç sorum olacak. Minho beyin maddi manevi sıkıntıları var mıydı?"
"Hayır ne sorunu olacak Minho'nun yoktu. Mutluyduk biz dimi baba?"
"Bakın biz bu durumlarla sıksık karşılaşıyoruz."
"Ne demek istiyorsun sen? Yani Minho intihar mı etti? Asla. Sevgilim böyle bir şey yapmaz."
"Tamam Jisung sakin ol. Peki memur bey hiç bir not falan yok mu?"
"Hayır maalesef, siz her şey için kendinizi hazırlayın."
"Ne konuşuyorsun sen be? Yok öyle bir şey."
"Hadi Jisung gidelim."
Tekrardan arabaya binmiştik. Gelirken ne düşündüysem giderken de aynı şeyleri düşünmeye devam ettim. Sonuçta arabası uçurumun kenarında bulundu diye intihar edecek değildi ya.
(...)
Eve gelmiştik herkes bizim evde toplanmıştı. Salonun ortasında volta atıyordum. Minho'nun annesi ağlıyordu.
"Minho, kesin bir yerlere saklandı bize süpriz yapacak. Belki de hediye almaya gitmiştir. Sever bir anda hiçbir şey olmadan hediye almayı."
Konuşuyordum öylece.
Köşede oturan Jeongin'i gördüm. Tedirgin gözlerle bana bakıyordu.
________________
Sellaaamm okurlarımm
Yeni bir fic ile tekrardan karşınızdayım
Bu fic de çoğu Türk filmlerinden esinlendim.
İncir reçeli, ıssız adam, delibal.
Hepsi bende derin yaralar bıraktı.
İzlemediyseniz tavsiye ederim.
Zamanınızı almaz, en fazla iki saatcik.
Bu filmler için değer.Umarım beğenerek ve destek olarak okursunuz.
Şimdiden yaptığınız her yorum için verdiğiniz her oy için teşekkür ederim.
İyi ki varsınız, sizleri seviyorum💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk nereden nereye//minsung
FanfictionDelibal, İncir reçeli ve ıssız adam... Bu Türk yapımı filmleri izlediniz mi? İzlemediyseniz bu fici okumadan izlemenizi tavsiye ederim, çünkü bu fic onlardan esinlenerek yazılmıştır. Minsung çiftini bir de bu filmlerde görün. Hepinize iyi okumalar...