1

137 0 0
                                    

"Şimdi baştan tekrar anlatıyorum hazır mısınız?" diye söze başlayan Selo bugün ki kırkıncı anlatışına başladı, sandalyemde geriye yaslanıp ellerimi birbirine geçirdim ve onu dikkatle dinledim.

"Onur Soykan, 32 yaşında. Holdingin başına geçeli neredeyse iki yıl olacak, bu yaşında başa geçme nedeni ise babasının rahatsızlığından dolayı emekliye ayrılması. Kendisi çocukluğundan beri şirketin çeşitli yerlerinde çalışmış" son dediği şeye hiç şaşırmamıştım çünkü babamın beni 10 yaşımdan beri iş öğreneyim diye çalıştırdığını düşünürsek bu çok normaldi. Şirkette ki ilk işim çaycılıktı ve bu konuda kendime rakip tanımıyordum.

"Kendisine ait çok fazla mekan var ama en bilindik olanı Kaos diye bir gece kulübü. Gündüzleri şirketteyken akşamları da genellikle Kaos'da oluyormuş. Bu mekanda aynı zamanda kumar da oynanıyormuş ama illegal değil devlet onaylı. Kendisi spor yapmayı çok seviyormuş. vücudundan da belli olduğu üzere" derken önüme Onur'un fotoğraflarını koydu.

"Fotoğrafları yeni görüyorum."

"Çünkü yeni elime ulaştı ve hemen size getirdim" kafamı sallayıp fotoğrafları incelemeye başladım. Yakışıklı, esmer ve uzun boyluydu. Fotoğrafların birkaçında gülümsese de genelde ciddi duruyordu.

"Çok yakışıklı değil mi?" diye kaş göz yapan Selo'ya kafamı salladım "Evet cidden yakışıklı ama bu görünüm de ki adamların genelde içi bomboş oluyor."

"Nasıl yani?" koltukta biraz dikelip gözlerimi Selo'ya diktim "Şöyle oluyor Selocuğum," fotoğrafı kaldırıp Onur'u işaret ettim " Böyle yakışıklı, zengin ve aynı zamanda da erken yaşında bir holdingin başına geçen herifler egolu ve ruhsuz olur. Hani böyle bakarsın için kıpır kıpır olur ama tanıyınca bir bakarsın herif boş tenekeymiş" anladığını belirtircesine kafasını salladı ve devam etti.

"Burcu yengeç yükseleni koç" dediğinde kahkaha attım, adam hakkında her şeyi öğrenmek istiyorum derken burcunu hatta yükselenini kastetmemiştim, anlaşılan Selo işini fazlasıyla ciddiye almıştı.

Önüme konulan bilete baktım, üzerinde kocaman harflerle KAOS yazıyordu.

"Bu bileti almak hiç kolay olmadı en erken iki aya rezervasyon yaptırılıyordu neyse ki tanıdıkları soktum araya" memnun bir şekilde gülümsedim.

"Emeğine sağlık, kendine de buldun mu?" dediğimde kafasını salladı, anlaşılan Selo bir zammı hak etmişti, sırıtışım tüm yüzüme yayıldı sonuçta bu da bir adımdı öyle değil mi?

Gün çok hızlı bir şekilde geçtiği için bende eve geçip kısa bir duş aldım ve dolabımın önüne geçip kıyafetlerime baktım. Aradığım elbise ciddi olmamalıydı ama çok kıpır kıpır olursa da ciddiye alınmayabilirdim. Hem sade hem de gösterişli bir şeyler ararken gözlerim geçen yıl aldığım midi boy straplez beyaz elbiseye takıldı, elime alıp elbiseye baktım yanlış hatırlamıyorsam daha önce hiç giymemiştim ve tam olarak yukarıda saydığım özelliklere sahipti. Birkaç mücevher takarsam harika bir seçim olurdu. Hem beyaz dikkat de çekerdi, bu sayede Onur beni fark edebilirdi, yani fark ederdi değil mi?

Hazırlanınca aynada kendime baktım, oldukça güzel görünüyordum. Zarif ve iddialı. Dürüst olmam gerekirse halim daha çok bir davete uygundu ama elimizdekiyle yetinecektik.

Evden çıktığımda kapıda şoför bekliyordu, beni görünce hemen koşup kapımı açtı ve kendisi de şoför koltuğuna oturup arabayı çalıştırıp Kaos'a doğru sürmeye başladı. Kafamı cama yasladım, ne yapacaktım nasıl yapacaktım bilmiyordum ama bir şekilde halletmek zorundaydım bu babamın bana attığı ilk kazık değildi. Her zaman kendi hırsları bizi kullanırdı. Tabii her zaman böyle değildi, evet hep hırslı ve çalışkan biri olmuştu ama annem öldükten sonra neredeyse180 derece değişmişti. Ben ve kardeşim daha doğrusu ikizim Can'ı hep kendisinin bir kopyası haline getirmeye çalıştı. Can'ın gamsızlığı yüzünden ona gücü yetmemişti çünkü babam ne yaparsa yapsın Can her zaman kaçacak bir yol bulmuştu. Ben ise sanırım Can'a göre daha güçsüzdüm ve babamın izinden gitmiştim.

KAOS (+18)Where stories live. Discover now