Hazırlanmış bir şekilde mutfağımda kahve içerken kafamı koyup uyumamak için kendimi zor tuttum. Dün oldukça yorucu bir akşam geçirmiştim. Düşününce bile tüylerim diken diken oluyordu. Onur Soykan yani kara gözlü canavar aklıma gelince tekrar sinirlendim, adi dümbelek.
Yine de şuan daha önemli bir derdim vardı. Mesela Onur'un babamla toplantı yapması gibi ve bu şimdilik çok zor duruyordu.
Kapımın yumruklanarak çalmasıyla düşüncelerime bir son verdim. Yabancı biri olsaydı güvenlik haber verirdi. Tanıdık kişilerden de kapıyı böyle çalabilme potansiyeline sahip tek bir kişi vardı.
Babam.
Kapıyı açtığım an deliye dönmüş babamla göz göze geldim.
"Seni davet ettiğimi hatırlamıyorum."
"Sen ne yaptığını zannediyorsun!" diye bana bağırdığında durdum ve düşündüm, hatırladığım kadarıyla bir şey yapmamıştım. Sandalyeye oturup bacak bacak üstüne attım, kahvemden de bir yudum aldıktan sonra gözlerimi ona diktim.
"Yine ne yapmışım?" yumruklarını sıkmaktan parmak boğumları bembeyaz olmuştu.
"Dün gece Onur'a posta koymuşsun"
Şaşkınlıkla ona baktım "Sen bunu nereden biliyorsun?"
"Demek doğru ha!" diye bağırıp salonda ki sehpaya bir tekme attı "Sen aklını mı kaçırdın, adam daha bana randevu bile vermiyor, işi hallet diye senin yanına geliyorum ve sende sıçıp batırıyorsun!" dedikten sonra elini kırlaşmış saçlarından geçirdi "hay sikeyim senin yapacağın işi!"
"Baba bak bildiğin gibi değil tamam mı, o adam gitti yaka paça bir kadını mekandan kovd-"
"Ve şimdi de bir kevaşe yüzünden mi Onur ile ters düştüğünü söylüyorsun!" diye bağırdığında sustum. Aynı kandan aynı candan olmamıza rağmen nasıl bu kadar farklı düşünebilirdik. O benim babamdı ve hiç tanımadığı bir kadın hakkında kesin hüküm koyup kevaşe diyebilecek kadar alçaktı.
"Sana ne oldu baba?" sakin bir şekilde söylediğim şeyle duraksadı, sinirli olmamı ve ona baş kaldırmamı bekliyordu ama hayır yapmayacaktım. Lafımın devamını getirmemi beklediğini gördüm.
"Annem öldükten sonra neden bu kadar kötü biri oldun?" afalladığını gördüm, annem öleli 15 yıl oluyordu ve ilk defa ona böyle bir soru soruyordum. Bakışlarından bir hüzün geçse de hızla kendini toparladı ve "Bu işi hallet" deyip evden çıktı.
***
"Leyla Hanım iyi misiniz?" başımda dikilen Selo'ya döndüm "İyiyim" diye onu yanıtladığımda inanmaz gözlerle bana baktı.
"Geldiğinizden beri bir tuhafsınız, öğle yemeği de yemediniz" elimde ki kalemi masaya bırakıp sandalyemde geriye yaslandım "Sabah babam geldi."
"Eee?"
"Ne ee si ağzıma sıçıp gitti işte sinir bozucu bunak" kırıldığımı belli etmektense dünyanın en kötü insanıymış gibi davranmayı tercih ederdim.
"Dünü öğrenmiş değil mi? Ama dur nereden öğrenmiş olabilir ki?" dediğinde omzumu silktim "Mehmet Aksu'dandır. Muhtemelen terasta bizi dikizledi sonra da adi herif koşup babama yetiştirdi her şeyi. Sabah babamın kapıyı çalışını görsen evi buldozerle yıkma geldiler zannederdin" dediğimde Selo kıkırdadı ve devam etti.
"E patron o zaman şimdi ki plan ne?" diye sorduğunda karşı koltuğumda asılı duran Onur'un ceketine baktım ve ayağa kalktım, beni izleyen Selo anlamaz bakışlar attığında onu görmezden geldim.
YOU ARE READING
KAOS (+18)
Teen FictionBabasının tehditi sonucunda Onur Soykan'ın ikna etmeye çalışan Leyla Ece Başaran bakalım inatçı Onur'u ikna edebilecek mi?