Chapter 5: I Will Call Him

98 15 0
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Stiles, Amelie'yi eve bıraktığında kızın kendisinin birkaç ev ilerisinde oturduğunu fark etti. Sonra Amelie günün geri kalanında uyumaya çalıştı ama başarısız oldu. Doğaüstü şeyler hakkında edinilen bunca bilgiden sonra insan nasıl uyuyabilirdi ki?

Esmer'in içinde garip bir his vardı. Bir şeyler doğru gelmiyordu. Ne olduğunu tam olarak anlayamadı açıkçası ama sanki biri onu izliyormuş gibi hissettirmişti. Korkuyla bakındı etrafa. Yavaşça yatağından kalktı, sporcu atleti ve şort giydiği için içini bir ürperti kapladı. Karanlık onu bütünüyle yutmuştu ama yine de odasındaki her ayrıntıyı görebiliyormuş gibi hissediyordu.

Bu tuhaflıktan bıkıp bir bardak su almak için mutfağa yöneldi. Kafasını boşaltması gerekiyordu. Isaac neredeydi? Cebinden telefonunu çıkarıp onu aramak için tuşa bastı, onun aklını başına getirecek kişinin o olmasını umuyordu.

"Hey," diye nefes verdi telefondan ve kız biraz da olsa sakinleşti.

"Isaac," sesi titriyordu. "Sanırım evde birisi var."
Ve sessizlik. "Alo?"

"Ne demek istiyorsun Amelie? Annenin evde olmadığından emin misin? Ya da Karly?" Diye fısıldadı.

"Evde kimse yok. Annem şehir dışında ve Karly de arkadaşının evinde kalıyor. Isaac ne yapacağım?" Diye sordu kız. Sesi korkudan titriyordu.

"Hey, hey, her şey düzelecek Ams. Dinle, Stiles kelimenin tam anlamıyla birkaç ev aşağıda. Onu arayacağım ve gelip seni almasını söyleyeceğim," diye önerdi, sesi kıza güven vermeye çalışıyor gibiydi.

"Hayır hayır lütfen beni bırakma"Gözlerinin yandığını, onları öyle sıkı kapattığını hissedebiliyordu ki, dünya sonsuzmuş gibi geliyordu.(F.a: Anlamadım burda ne dediğini tam olarak) "Kapatma Isaac, lütfen."

"Ams, Stiles'ı arayıp hemen seni geri arayacağım. Mutfakta mısın?" diye sızlandı ve başını salladı. Gözleri sanki omuzlarında bir ağırlıkmış gibi ona ağır geliyordu.

"Lütfen acele edin lütfen lütfen"

Isaac telefonu kapatmadan önce aceleyle, "Tamam, bir bıçak al ve saklan, tamam mı?" dedi.

Nefesi boğazında kaldı. Gözleri etrafındaki her yeri turluyordu. O şey ona yaklaşıyordu. Hiçbir şey hissedemiyordu. Duvardan aşağı doğru kaydı ve başını elleriyle sakladı.

°•°

Gecenin sonunda Stiles'ın hiç beklemediği şey, Isaac'ten ona en yakın arkadaşını evden almasını söyleyen bir telefon almaktı.

"Stiles! Hemen gidip Amelie'yi alman lazım!" Isaac'in telefona bağırması Stiles'ın yüzünü buruşturmasına ve telefonu yüzünden uzaklaştırmasına neden oldu.

"Ne oldu? O iyi mi?"Kaşlarını çatarak betaya sordu.

"Evinde birisinin olduğunu söylüyor. gidip onu al, ne yapacağımı bilmiyorum ve ona bir şey olmasına izin veremem, lütfen-" diye gevezelik etti Isaac, Stiles onu susturana kadar.

"Tamam, tamam, gidiyorum. Merak etme, onu alacağım, Isaac."

Hemen telefonu kapattı ve kapıdan dışarı çıktı. Nightlylerin evi kelimenin tam anlamıyla sadece iki ev uzaktaydı. Ve Stiles bu kadar yakın olduğunu yeni fark ediyordu.

Kapıya vurmaya başladı ve bir nefes sesi duydu. Kapı hızla açıldı ve kapıyı hızla dışarı çıkıp arkasından kapatmadan önce sürekli arkasına bakan delirmiş Amelie ile karşılaştı.

"İyi misin? Ne oldu?" Gözleri önünde titreyen kıza bakarken endişeyle büyüyordu (kızın sadece sporcu atleti ve şort giydiği gerçeğini görmezden gelmeye çalışıyordu). tamamen karışık sinyaller vererek başını salladı."Orada biri var. Nefes alamıyorum. Gözlerini üzerimde hissedebiliyordum. Deli değilim, deli değilim, deli değilim" diye mırıldandı kendi kendine.

"Hey, Hey! Sorun değil, geceyi benim evimde geçirebilirsin. Sen deli değilsin Amelie. İyi olacaksın," kollarını tuttu ve onun kendisine iri, şaşkın gözlerle bakmasını sağladı. "Yarın buraya geri döneceğiz, tamam mı?"

"Tamam," diye fısıldadı, gözleri cam gibi parlıyordu.

Bu kızda bir şeylerin ters gittiğini o anda anladı.O sabah sınıfta sesler duyduğu andan itibaren bu kızda bir tuhaflık olduğunu biliyordu; onun halüsinasyon gördüğünü ve olmayan insanlar hayal ettiğini hiç düşünmemişti.

Kolunu tutarak onu evine doğru yürüttü. Babası istasyona döndüğünden ev ürkütücü derecede sessizdi. Yanındaki kız sanki bir labirente giriyormuş gibi etrafına bakmaktan kendini alamıyordu ve hiçbir şeyin ne olduğunu bilmiyordu.

Onu odasına kadar yönlendirdi. "Sana yiyecek bir şeyler getireceğim, olur mu? Pekala." Yavaşça başını sallarken gözleri yere döndü kızın.

Tamam, diye düşündü kendi kendine. Odanda bir kız var Stiles, deli bir kız ama yine de bir kız. Kibar ol.

Stiles gittiğinde Amelie kafasını kaldırdı yavaşça. Gözleri odayı taradı; tipik genç erkek odası. Mavi duvarlar, mavi yorgan.

Üzerine birkaç çerçeve yerleştirilmiş komidine döndü. Bir tanesini eline aldı bakmak için...

~~~~~~~~

Oy vermeyi unutmayınn

Invisible String • Stiles StilinskiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin