New place to die

64 5 93
                                    


Uzun zaman oldu özlemişim bunu

İyi okumalar...

______________________________________

Biz İtalya yolunu tutarken tabiki de uçak veya helikopter gibi kendimizi belli edecek araçlar kullanmamıştık.
Gideceğimiz yerin sınıra yakın olduğunu öğrenmiştik. Bu da işimize geliyordu.

Giderken çoğunlukla ormanlık alanlardan geçmeyi, böylece kamera sıkıntılarının olmayacağını düşünmüşlerdi. Zira biri kameralarımıza ulaşmayı başarırsa bu plan yatabilirdi.

Bindiğimiz araç askeri bir araçtı. İçerisi büyüktü. Altı'mız da rahatça sığabilmiştik. Bir şoför ve ekstra bir askerle tabii.

Ellerinde güvenilir ve sadık fazla adamı kalmayan hükümet bizi seçmişti ama bu işte ne kadar başarılı olabileceğimiz bizim için bile bir merak konusuydu.
Daha önce hiç bu kadar tehlikeli ve önemli bir göreve çıkmamıştık.

Hatta doğru düzgün bir göreve çıktığımız bile söylenemezdi.

"Hey, ne kadar kaldı? Bu kıyafetler gerçekten daraltıcı!" Yanımda oturan Nikolai -en arkadayız- şoföre sormuştu ama ön taraftan sessizlik dışında bir cevap gelmemişti.

"Asker üniformaları gerçekten rahatsız edici. Kim bilir daha ne kadar bunları giymek zorunda kalacağız." Ranpo üstündeki yeşil ceketi çekiştirerek konuştuğunda araba durmuştu.

"Sorun nedir?" Adının Tachihara olduğunu hatırladığım adam sorduğunda -tecchou ve Atsushi ile bir önümüzde oturuyorlar- şoför cevap vermişti:

"Sınıra geldik. Şimdiden sonra sessiz olun ve bize bırakın." Şoförün sözlerinden sonra itiraf etmeliyim ki biraz tedirgin olmuştum. Yani her gün sahte bir kimlikle -ki adımız hâlâ aynı yazıyor?- sınırdan geçmiyorduk. Üstelik savaş zamanıydı.

Yine de onların bir şekilde hallettiklerini düşünerek arkama yaslandım ve ne zaman sallamaya başladığımı unuttuğum dizimi tuttum. "Sakin ol, Chuuya. Devlet o kadar da mal değil, eminim ki bizi geçirmek için düzgün bir yol bulmuşlardır. Peki... Benim bile böyle saçma işlere ilgi duymadığım hâlde birkaç fikrim var. İçin rahat olsun."

Ranpo beni rahatlatmak için konuştuğunda ona döndüm ve "rahatım, ben sadece İtalya'dan sonrası için endişeliyim. Daha önce Rusya'ya gitmedim. Gitmeyi es geçtim, ajan olarak gitmek? Hah! Gerçekten hazır değilim."

"Siz ikiniz! Sessiz olun demedik mi!?" Öndeki diğer asker konuştuğunda ikimiz de sesimizi kesip arkamıza yaslanmıştık.

Bir süre sonra araç tekrardan hareket etmeye başlamıştı.

...

İtalya'ya geldiğimizde çok geçmeden -yanımızdakiler'in de yardımıyla- askeri birliğe sızmıştık. Bunları nasıl ayarladıklarını düşünüyordum da... Gerçekten sağlam istihbaratları olmalıydı.

Ayrıca biz de deli olmalıydık, tanrım! Kim daha doğru dürüst tanımadığı bir dalyarak'ın sözüne güvenip ajanlık teklifini kabul ederdi ki! Sadece bizim gibilerin yapacağı türden bir şeydi bu.

"Uçağın kalkmasına iki saat kaldı..." Atsushi elini yumruk yapıp sıkarken fısıldadı.

"Sakin ol. Fransa'ya canlı- ve en önemlisi tek parça hâlinde geri döneceğiz, hepimiz. Söz veriyorum!" Herkesten ayrı bir şekilde kenarda duran altı kişilik ekibe moral verdiğimde herkes ellerini birleştirmiş ve "söz veriyoruz!" demiştiler.

Askeri polisin hava harekatındaydık ve burada açık büfe falan yoktu. Yine de bir şeyler yemezsem ölecek gibi hissettiğim için yemek yemem gerekiyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Survivor  //soukoku//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin