1

7 3 0
                                    

Alarmın sesiyle uyandığımda yorgan bir tarafa yastık bir tarafa gitmişti. Tam kafamı yatağa gömdüm tekrar yatacakken bugün abim Amerika'dan  gelecekti! Hemen kalktım ve sendeleyerek mutfağa gittim. Annem çoktan şarkıyı açmış kahvaltı hazırlıyordu. Annemin yanağından öperek masaya oturdum. Bakmayın abim gelecek diye sevindiğime uzun zamandır görmediğim için böyleyim yoksa kediyle köpek gibiyiz. Abimde bende tıp öğrencisiyiz ama abim yurt dışında okuyor. Aslında bende yurt dışında okurdum ama annemi yalnız bırakmak istemiyorum ( kazanamadım demiyorum da)

- Afra kızım yumurtalar ocakta kaldı bi getirsene

Evet ben Afra Çetinkaya, 19 yaşında üni 2. Sınıf tıp öğrencisiyim. Babam ben 7 yaşındayken bizi terketti. Bu zamana kadar annem tek başına abimle ikimizi büyüttü. Babam bizi terkettiği günden itibaren annem bize  hem annelik hemde babalık yaptı. Bu yüzden küçüklüğüm çok zor geçti. Annem işe gider abimde bana bakardı. Neyse en sonunda bugünlere kadar geldik. Şimdi ise annem çalışmıyor bende okuldan sonra bir pastanecide garson olarak çalışıyorum. Zaten abimde her ay düzenli olarak para gönderiyordu.

Kahvaltıdan sonra odama gittim ve dolabımın karşısına oturdum. Bugün okula değilde havalimanına abimi karşılamaya gidecektim. Havada çok güzeldi. Askılı lila elbisemi ve yine lila topuklu ayakkabılarımı giydim. Saçımın da yarısını salık bırakıp yarısını yukarda kurdaleli tokayla bağladım.

                        (Kombin bu)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                        (Kombin bu)

Saate baktığımda 11.00 e geliyordu. Abimin uçağı 12.00 de inmiş olacak.
Parfümümü sıktım ve son bir kez aynaya bakarak annemin yanına gittim.

"Anne ben çıkıyorum istediğin bişey var mı, gelirken alayım?" Annem tatlı tatlı bakarak beni süzdü. "Yok canım benim çok tatlı olmuşsun dikkat et tamam mı? " Gidip sarıldım ve yanağına bir öpücük kondurdum. "Tamam anne grşrz."

Evden çıkıp ana caddeye indim. Allah tan evimizin yakınında bir taksi durağı vardı. Hemen oraya gittim, genelde boş taksi olurdu. "Sa Murat Amca" Arabanın camlarını siliyordu, bana dönerek bezi arabanın üstüne bıraktı. "As güzel kızım, taksi mi lazımdı." Evet anlamında başımı salladım. " Erkan kızımızı gideceği yere götürüver" diyerek bezi tekrar eline aldı. Adının Erkan olduğunu anladığım kişi taksiye bindi, bende arka koltuğa oturdum. "Nereye gidecektik abla?" Havalimanından önce çalıştığım pastaneye gitmeliydim. Abime küçük bir sürprizim olacaktı. Abiye adresi tarif ettim ve telefonumu elime aldım. Açelya mesaj atmıştı. Açelya da benim çocukluk arkadaşımdı ve hâla daha aynı dershanedeyik.

MESAJ:

Açelya: kız gittin mi havalimanına
Afra: Hayır ilk önce pastaneye uğrıycam. Sen şimdi derstesindir ehehehh

Abinin seslenmesiyle kafamı kaldırdım. "Tamam abi ben hemen geliyorum." diyerek taksiden indim.
Selma abla kasada oturuyordu. İçeriye girip göz ucuyla pastaları süzdüm. Yaptığı pastalar resmen şaheserdi, ee tabi bende çırağı olarak yapıyorum bişeyler. "Günaydın Selma Abla" Bu saatte okulda olmam lazımdı, bu yüzden şaşırmış olmalıydı. "Günaydın canım, sen okula gitmedin mi?"    "Yok bugün abim gelecekte onu karşılayacağım, pasta almaya geldim."     " Tamam canım al istediğini"  Şöyle bir pastalara baktım, hepsi çok güzel gözüküyordu ama hızlı olmam lazımdı. Çikolatalı bi pastayı aldım ve hemen taksiye bindim. "İstanbul Havalimanına gidebiliriz."

Havalimanına geldiğimde saat 11.30 tu bir yere geçip oturdum. Abim onu karşılayacağımı bilmiyor, okula gideceğimi sanıyor. Bu yüzden arayıp geldin mi diye soramam. Çünkü şu anda ders saati. Ben onu zaten yürüyüşünden ve giyinişinden tanırım. Her ne kadar maymun kılıklı, abimde olsa giyinişi gerçekten çok güzeldi. Genelde siyah giyerdi. Yani bana göre havalıydı. Şöyle bir etrafa baktığımda insanlar tamamen hayattan kopmuş gibiydi. Kimi gelenlerle çığlık çığlığa sarılıyor, kimi ise sevdiklerini gözyaşlarıyla uğurluyordu. Sağıma soluma bakınırken gözüm birisine çarptı. Abi? Uçağın erken inme ihtimali var mıydı acaba, yoksa abim değil miydi?
Ya ama aynı o yürüyüşü, giyinişi. Hemen sevinçle telefonu kapattım ve pastayı paketinden çıkarttım. Belki de o bize sürpriz yapmak için 12.00 de iniyoruz demiştir. Şimdi görür o ehehee. Çantamı taktım ve koşarak arkasından gittim. Bana bakması için sertçe omzuna vurdum, daha yüzünü tam bana dönememişti bile, elimdeki pastayı tutup yüzüne yapıştırdım. O geçen geldiğinde aynısını bana yapmıştı. Saçım, elbisem, her tarafım pasta olmuştu. Şimdi ise intikamımı almıştım, çok güzel bir karşılama olmuştu. Abim hâla durumun farkına varamamış kafasını eğmiş öylece duruyordu. Gülerek parmağımla yanağındaki pastayı sıyırıp parmağımdaki pastayı ağzıma götürdüm. Kafasını kaldırmasıyla afallamam bir oldu. Bu abim değildi!
Gözlerinde hem öfke hemde şaşkınlık vardı. Parmağım ağzımda öylece bakakalmıştım. Yanına bir çocuk geldi ve şaşırmış gözlerle o da bize bakmaya başladı. "Gabriel, iyi misin?"
Adam ise kırmızı görmüş boğa gibi hiçbir şey söylemeden bana bakıyordu. Parmağımı azımdan çekip hemen çantamdan peçete çıkardım ve yüzünü silmeye başladım. "Afedersiniz çok özür dilerim. Ben birisine benzet-"
Elimdeki peçeteyi alıp yere attı ve üstüme yürümeye başladı. "Sen canına mı susadın?" Tamam sinirlenmekte haklıydı ama öldürecek kadar değil. Sanki anasına sövdük. "Kusura bakmayın, birine benzettim dedim ya" Yanındaki çocuk kolundan çekip götürmeye çalıştı ama adam yerinden kıpırdamıyordu bile. Adam çok sinirli gözüküyordu ama yüzündeki pasta yüzünden onu ciddiye alamıyordum. Hayır hayır gülmemeliyim gülme- " puahaha"
Hemen elimi ağzıma götürüp kapattım, adam tekrar üstüme yürüdü ve kolumu tutup sıktı. "Bana bak" Yanındaki çocuk onu durdurmak istercesine bişeyler söyleyip kolundan çekiştiriyordu. "Gabriel bırak kızı, seni tanımıyor bile. Hadi gidelim boşver."
"Bıraksana ya kolumu!" diye bağırdım ve kolumu çekiştirdim. Her ne kadar kolumu çekmeye çalışsamda hiçbir işe yaramıyordu. "Ya bırak!" Kötü kötü bakarak kolumu daha çok sıktı. "O sesini alçalt yoksa çok fena olur." Yok benim deli damarımı attıracak bu. "eeehhh yeter be" dedim ve apış arasına bir tekme attım. Tekmeyi attığımda kolumu bıraktı ve olduğu yere diz çöktü. Yanındaki mavili çocuk ise eyvah dercesine bana bakıyordu. En sonunda sessizce "kaç"
dedi. Bende hiç uğraşamayacağım için kaçar adımlarla tuvalete doğru koştum. Bir kaç dakika sonra bağırma sesleri gelmeye başlamıştı. Hay abi ya senin yüzünden düştüğüm duruma bak. Saate baktığımda saat tam on ikiydi. Çıkmalıyım ama tırsmıştım, koluma baktığımda kızarmıştı ve acıyordu. Boğa tam bir boğaydı, sadece burnunda kanca yoktu. Adının yabancı olmasına rağmen türkçe aksanı gayet iyiydi.
Yakışıklı mıydı acaba? Pastadan da göremedim ki yüzünü puhaha. Allah ım bana biri böyle bişey yapcak öldürürdüm herhalde. Tabi abim yaptı ama yabancı birisi yapsa varya...
Adam bir yerde haklı ama o kimde benim kolumu sıkıyor? Arkama baktığımda lavabodakiler bana bakıyordu, resmen kendimle savaşıyordum. Hemen susup dışarıya çıktım. Şimdi sürpriz de bozuldu ya, bi arayım abimi. "Alo abi, indin mi?"
"indim len eşek" Şöyle bir  etrafıma bakındım, bu sefer abim olduğundan emindim. Koşarak ensesine bir tokat attım, anında arkasını döndü. Beni görünce sırıtmaya başladı, telefonu kapatıp sarıldım. Yalan yok baya özlemiştim öküzü.

Umarım beğenmişsinizdir. Oy vermeyi ve düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın.
Devamı için takipte kalın 💕

sessizliğin Çığlığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin