>Five Hargreeves<
Hayat ne garip değil mi? Sizi istemediğiniz şeylerle sınıyor. Ve bu sınav genelde en sevdiğiniz şeylerle oluyor.
Benim sınavımı tahmin ettiğinizi sanıyorsunuz değil mi? Hayır, benim sınavım Dina değildi.
Annemin öldüğünü öğrendiğimde dünyam başıma yıkılmıştı. Beni doğuran kadının kokusunu, sesini, sevgisini, sevdiği şeyleri, hiçbir şeyini öğrenememiştim. Babamı bulmadım değil. Buldum. Ama keşke bulmaz olaydım.
Bir yıl boyunca Dina'yı aradım. Evet, ararken babamın çok yardımı oldu. Hakkını yiyemem. Ama o iyiliklerinin karşılığını zorla da olsa alan biriydi.
Babam büyük bir mafya örgütünün başıydı. Baya da güçlüydü. Uyuşturucu ve silah ticareti yapıyordu. Ve bizim Aidan ile şimdi işlettiğimiz şirket, aslında sadece şirket değil, bir kumarhaneydi de.
Korkmayın. Mafya falan değiliz. Sadece bir inşaat firmasıyız. Ama gelin bir de bize sorun biz nasıl bu şirketi temizledik diye.
Şirket bir yıldır gerçekten temiz çalışıyor. İsmi de dahil her şeyini yeniledik. O şirkette babama dair hiçbir şey kalsın istemiyordum.
Sorabilirsiniz. Babana ne oldu diye.
Öldürdüm.
Hayatımda yapmaya yelteneceğim belki de son şeydir öldürmek. Ama bazen öyle bir yere gelirdi ki olanlar zaman bile fark edemezdi olacakları.
1,5 yıl önce
Aidan yüzüme endişeyle bakıyordu.
A:Emin misin?
F:Eminim, Aidan. Bizi kukla gibi kullandığı yeter.
A:Ya Dina ne olacak? Bunları öğrendiğinde senden nefret edecek.
F:Hayır, benim Dina'm öyle biri değil. Anlar o abisini. Neden yaptığımı anlar.
A: Pekala. Ben susuyorum. Meydan sana kaldı Five Hargreeves.Odadan çıkıp babamın odasının önüne gittim. Elim yumruk bir şekilde bir süre bekledim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve kapıyı çaldım. Babamın "gel!" komutuyla içeri girdim ve tam karşısında durdum. Bana şaşkınlıkla bakıyordu.
F:Nasılsın?
D:İyi diyelim iyi olsun?
F: sana bir şey demeliyim.
D:Ne diyeceksin bakalım.Üstüne yürüp beklemediği bir anda yüzünün tam ortasına bir yumruk geçirdim. Bunu beklemiyordu. Dengesini sağlayamadığı için sandalye ile arkaya doğru düşmüştü.
D:Ne yapıyorsun sen, Five?!
F:Bu güne kadar yapmam gerekeni yapıyorum, David.
D:Kafayı yemişsin sen!
F:Boşuna nefesini tüketme. Bugün öleceksin ve ben de artık daha iyi bir hayat yaşamaya başlayacağım. Aptal aptal düşmanların olmadığı bir hayat.
D:Sen beni öldüremezsin, Hargreeves.
F: Denemek ister misin?Belimdeki silahı çıkartıp babama doğrulttum. Elim gram titremiyordu. Ucuna susturucuyu takıp iki el kafasına ateş ettim.
İçimde hiçbir duygu yoktu. Annemin ve benden çalınan bir hayatın intikamını aldığımı düşünüyordum.
Günümüz
Bugün mutlu olmalıydım. Sevdiğim kadınla beraber olabilirdim. Eğer Dina ve Aidan haklıysa bu hayal gerçek olacaktı.
Kapının arkasından gelen seslerle düşüncelerimden sıyrıldım.
A:Five? Hazır mısın?
D: LAN SEKSİ GÖT! HAZIR MISIN?
A: Bağırmasana lan!
D:Kes sesini, Gallagher! Ağzını yüzünü dağıtırım!Gülerek kapıyı açtığımda Dina üstüme düştü. Yine siyah bir elbise giymişti fakat bu diğer elbiseden daha uzundu. Aidan tabii gözleriyle kardeşimi yiyip bitiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahşerin 4 Atlısı
FanfictionA: Karımı sal lan! F: Senin karınsa benim de kardeşim! A: Kavga etmeyin nolur. D: Bugünde benim için kavga ettiğinize göre rahatlıkla ölebilirim.