16

2.6K 402 179
                                    

taehyung ile vakit geçirdiğim zaman onunla ilgili hayallere kapılmamak için çabalıyordum ama evren sanki hayalperest olmam için uğraşıyor gibiydi.

çünkü o kucağında mirae'yi tutarken düşünebildiğim tek şey onunla aile kurmaktı.

baba olmak ona o kadar yakışırdı ki bu düşünce beni mahvediyordu. ikimizin birlikte bebeğimizi büyüttüğünü hayal etmek ağlama isteği oluşturuyordu bende.

mirae'yi göğsüne yaslamasını izledim. sanki bebekler de onu seviyormuş gibi dakikalardır kucağımda deli gibi ağlayan bebek taehyung'a temas ettiği an susmuştu. şimdi taehyung'un göğsünde uyukluyordu, gözleri uykuyla kapanırken sanki uyumamak için savaşıyor gibi bir hali vardı.

güldüm, ikisi de çok güzel görünüyordu.

"mirae uyumayı düşünmüyor sanırım." diye fısıldadı taehyung gülerek. dakikalardır salonun içinde dönüp durduğu için yorulmuş duruyordu.

"bana ver istiyorsan diyeceğim ama uyanacak."

"evet. bu kıvama zor getirdim şimdi uykusunu açmayalım."

"neredeyse uyuyacak zaten diye fısıldadım." mirae'nin esnediğini gördüğümde istemsizce güldüm. esnediği zaman yanaklarında aynı namjoon'un gibi olan gamzeleri belirginleşiyordu.

taehyung'a benzeyen bir bebeğimiz olduğunu hayal edince yutkundum. onun gibi mükemmel biçimli yüzü, güzel sivri burnu ve tek ve çift göz kapaklı keskin kedi gözleri, kalp şeklinde ve gül gibi pembe dudakları olan ve yüzünü süsleyen dört bene sahip bir bebeğimiz olduğunu düşündüm.

kendimi kaptırmayacağıma ne kadar söz versem de kendimi sürekli taehyung ile yuva kurduğum bir senaryoda hayal ediyordum.

taehyung, mirae'nin sırtını sıvazlayarak salonun içinde yürümeye devam etti. biraz bıkmış ve yorulmuş duruyordu. buraya geldiğinde mirae'yi tamamen bana bırakmayı ve keyfine bakmayı planlıyordu ancak öyle olmamıştı. bebekler taehyung'u seviyordu.

o güven veren aurasına kapılıyorlardı.

ah, onun kollarında uyuyabilmek için neler vermezdim.

"uyudu sanırım." diye fısıldadı. bakışlarımı taehyung'dan çekip mirae'ye çevirdim. gerçekten de uyumuş görünüyordu.

onu başımla onayladım. rahatlamış bir şekilde gülümsedi ve çok sessizce mirae'nin odasına yürümeye başladı. dikkatlice yerimden kalkıp onu takip ettim.

mirae'yi yavaşça beşiğine yerleştirdi. uyanmadığından emin olmak ister gibi bir süre beşiğe tutunarak onu izledi. ben de arkasında durup omzu üzerinden bakarak aynı şeyi yaptım.

fazla yakınımda duruyordu. sırtı göğsüme yaslıydı. o kadar yakınımdaydı ki hızla atan kalbimi duyacağından emindim. tanrım, kalbim o kadar hızlı atıyordu ki mirae bile duyup uykusundan uyanabilirdi.

beşiğin kenarına tutunan ellerine baktım ve kendi ellerimi yanlarına yasladım. ona arkadan sarılıyor sayılırdım ve taehyung ile yıllardır bir arkadaşlığa göre fazla sayılacak temaslarımız yüzünden o bunu yadırgamasa da ben göğsümde hissettiklerimle öleceğimi düşünüyordum.

teni tenimdeydi, kokusu ise burnumda. gözlerimi kapattım ve sadece taehyung'a odaklandım. nefes seslerini duyabiliyordum. kokusu başımı döndürüyordu. o an kendimi ne kadar kaptırdığımın farkında değildim, giderek saçlarına yaklaştığımı, burnumu yumuşak tutamlarına yasladığımı ve yavaş şekilde soluduğumu fark etmemiştim.

şampuanına karışan saçına sinmiş sigara kokusu bile güzel geliyordu burnuma. belki başkasında beni rahatsız edecek bir şey konu taehyung olunca hoşuma gidiyordu.

primadonna | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin